Mavi Denge
Eylül 11, 2024
Kül
Ekim 5, 2024

Özgür ve Deli: Kafnâme

Liseye yeni başlamış birisi olarak 2011 yılı benim için buhran olarak tanımlayabileceğim bir yıldı. Kendimden uzak hissediyor ve yakın olmanın ne demek olduğunu da anlayamıyordum. Nereden başlayacağımı bulmaya çalışıyordum. Bu süreç beni 2012 yılının sonlarına doğru belirli amaçlara sahip olan projeleri bulup onlara katılmaya itti. Bu katılım sürecinde aktif olarak alabildiklerimi ve verebildiklerimi gözlemledim. İnsanları tanıdım, sorumluluk aldım, hatalar yaptım, başarılar elde ettim ve en önemlisi de bir etkim olabileceğini fark ettim. Zamanla gözlem gücüm arttıkça aktif rol aldığım süreçlerde neyi daha çok sevdiğimi ve nelerin tutkum olabileceğini keşfetmeye başladım. Bu sayede dünya ile yeni organik bağlarımın oluştuğu, farklı insanlarla iletişim kurduğum ve nasıl biri olduğumu anlamaya başladığım bir akış başladı. Günün sonunda beni kendime yakınlaştıran etken, bir sorunun kendisi oldu. “Kendimi nasıl gerçekleştirebilirim?”

Lise hayatımın büyük bir bölümünde ülkenin farklı şehirlerinde projelere katılım sağladım. Genellikle bunun için para biriktiriyor veya ekstra işler yapıp gelir elde etmeye çalışıyordum. Olabildiğince çok kişiyle tanışarak hikayelerini dinlemek istiyordum. Kendi hikayemle onlar arasında çeşitli etkileşimler oluşturarak kendimce bir etki ticareti yapmaya çalışıyordum. Ancak zaman geçtikçe bu bana yetmemeye başladı. Sorumluluk alarak insanların karşısında kendinizi açık yüreklilik ile temsil etmek bireyi çok hızlı geliştiriyor. Gerçekten de öyleymiş. Bu yüzden fazlasını talep ettim. Hiç sessiz biri olmamıştım. Uzun süredir sadece farkında olanlardan da değildim. Aktif olanlardan olmak ise artık tek başına yetmiyordu. Paydaş olmaya ve üretmeye karar verdim. Bu da beni Simurg ile tanışma hikayeme hazırlayan yolculuğun başlangıcı oldu.

Arkadaşımla omuz omuza lobide kalabalığın arasında yürürken, “Parçası olmak isteyeceğim bir topluluk bulmak istiyorum. Bulamazsam da onu kurabilecek birine dönüşüp doğru insanları bulmalıyım.” dediğimde Aralık 2012’ydi. Dönüşmem ve doğru insanları bulabilmem dört yılımı aldı. Bu süre boyunca onlarca projeye katıldım ve irili ufaklı birçok projeyi hayata geçirdim. Çok fazla ekibin parçası oldum. Birkaç ekibi ise ben kurdum. Yine de dört yıl boyunca herhangi bir topluluğun parçası olamadığım için sürekli hiçbir yerin insanı olarak yalnız hissettim. İlk defa 2015 yılında dört arkadaşımla beraber bir topluluk kurmaya cüret ettim. Ancak kısa süre içerisinde bana göre olmayan bir işin kurucusu olduğumu ve kendimden ödün verdiğimi fark edip pozisyonumdan tüm yan etkileri ile beraber ayrıldım. Çıkardığım derslerle birlikte yoğun bir tempoda yeniden yapılanmaya çalıştım. Böylelikle 19 Mayıs 2016’da beraber sorumluluk almaktan keyif duyacağım yirmi dört harika bireyi I. Anadolu Kongresi’ne (o zamanki adıyla Kuruluş Kongresi) bir topluluk kurmak üzere davet ettim. 1-4 Temmuz tarihlerinde on iki kişi Nevşehir’e gelip daveti değerlendirdi. Soru, kendini beraberlik ile güncelledi. “Kendimizi nasıl gerçekleştirebiliriz?”

Başlangıçta topluluğun kuruluşu noktasında aklımda yapmak istediklerim vardı. Ekip arkadaşlarımla müzakere ederken fark ettim ki hepimizin istek ve idealleri farklı renkler barındırıyordu. Bunun üzerine ortak akıl oluşturmak üzere kongreleri baz alan katılımcı demokrasisine sahip bir sistem inşa etmeye karar verdik. Teamüller ile sistemin yürütüldüğü ve korunduğu bir mekanizmanın temellerini attık. Bir kişi Simurg adını önerdi, bir başkası Simurg efsanesini anlattı ve üçüncü bir kişi bu efsanenin gençlerin kendini gerçekleştirme süreçlerine ne kadar paralel olduğunu izah etti. İçselleştirdik ve kabul ettik. Sonrasında Simurg adının her bir harfine kelimeler atayarak değerlerimizi belirlemek istedik. Yüzlerce kelime konuşuldu, onlarcası aday gösterildi ve 6 tanesi seçildi. Bu değerleri göz önünde bulundurarak vizyon ve misyonumuz kaleme alındı. Arkadan bir kişi sordu: “Kim peki bu topluluğun parçası olan kişi?” Sonra değerlerimizi baz alarak Simurg Üye Profili anlatısını ortaya çıkardık. Derken logosundan tüzüğüne, dernek tüzel kişiliğinin seçilmesinden teamüllerine ve saha çalışmalarını yapılış biçimine kadar dört düşünüp iki istişare ettiğimiz kuruluş akışımız başladı. Artık benim istediklerim yoktu. Merakım yapabileceklerimden ziyade kolektifin yapabileceklerine yönelikti. İsteklerimizin ve düşüncelerimizin sentezinden ortaya çıkan ortak dimağ ne olacaktı?

Beş aylık sürecin ardından Simurg Derneği 7 Aralık 2016 tarihinde 9 resmi kurucu ile kuruldu. İlk iki yıl için Yönetim Kurulu Başkanı olma fırsatım oldu. Buna bir fırsat diyorum. Çünkü elde ettiğim etki imkanı ve yapının yönetişiminden ziyade zihinlerin sentezinden topluluğun düşüncelerini dokümanlaştırıp geri topluluğun onayına sunmak benim için paha biçilemez deneyimlerdi. Sahada gerçekleştirdiğimiz güçlü faaliyetler elbette önemli unsurlardı. Sahip olduğumuz proje deneyimi ile beraber faaliyetlerimize güçlü bir karakteristik kimlik sağlayabiliyorduk. Yeni olduğumuz konu ise uzun soluklu bir topluluğun inşa edilişi ile ilgiliydi. Topluluğun kimliği henüz yeni oturuyordu ve sistemi henüz toy olduğu için üye döngüsü çok kısa ömürlüydü. Çok fazla insan uğradı, bir kısmı kaldı ve çok azı uzun ömürlü bağlar kurdu. Belki benim için de yönetmesi zor bir durumdu bu. Fakat Simurg’u tüzel bir birey olarak ele alacak olursak onun için harika bir zaman dilimiydi. Her gelen bir yorum ve eleştiri bırakıyordu. Fikirler birbirini kovalıyor ve ana akım zihniyetler inşa oluyordu. Bana göre, bu durum sosyolojik bir deney izlemek gibiydi. O yüzden zorluklarına razı oldum ve Simurg’un özgür bir ortamda büyümesine katkı sağlamaya gayret ettim.

Kültür, insanlar tarafından eyleme döküldükçe ve bu eylemler kolektif alışkanlıklara döndükçe gelişiyordu. “Böyle yapılacak!” denilerek bir kültür inşa edilmiyordu. Biz kendimize yakıştırıp kültürümüzde görmek istediklerimizi tekrar tekrar gerçekleştiriyor ve alışkanlığa dönüp dönmeyeceğini değerlendiriyorduk. İçselleştiremediklerimizden vazgeçiyor ve bazen vazgeçemeyişlerimizin mide bulantısını yaşıyorduk. Teamüller, her yıl Anadolu Kongresi daveti 19 Mayıs tarihinde gönderildiği ve her kongrede yoğun bir müzakerenin ardından Sonuç Bildirisi dokümanları yazıldığı sürece gelişiyordu. Sezon içerisinde kafamıza göre “Artık şöyle bir topluluğuz” veya “Üye alım sürecinde sistemi şu şekilde değiştirip soruları da böyle güncelleyelim” diyerek üzerinde onlarca istişarenin gerçekleştiği tasarıları yok saymıyorduk. Bir değişim ihtiyacı varsa süreci ortak akıl ile idare ediyor ve ilk kongrede teamüller üzerinden karar alıyorduk. Bireysel değişim arzumuz ve gençliğimizin ortaya koyduğu hırsı terbiye etme noktasında çılgın bir sınama alanımız olmuştu. Kendi hayatlarını elinde tutma mücadelesi veren gençlerden bir topluluğun makro hayatına etki etmek için geçmişine hakim olması ve geleceğini hayal edebilmesi bekleniyordu. Bu zorlu yolculuk ciddi bir motivasyona ihtiyaç duyuyordu. Simurg, bu motivasyon ihtiyacına cevap olarak faaliyetleri ile etki oluşturmayı sunuyordu. Herhalde en çok güç kazandığımız ve beslendiğimiz nokta da burasıydı. 

Bu yıl 7 Aralık 2024 tarihinde Simurg Derneği sekizinci yaşını yıldönümü yemeği ile kutlayacak. Halen tüzel bir yapı için küçük bir çocuğun büyümekte olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumun en zorlayıcı tarafı ise genç üye tabanının değişimi ve sonuçları en kısa sürede elde etme hırsını yönetmek. Çünkü Simurg’a dair en güzel yönlerden biri aynı zamanda en büyük sınavı olan genç kitlesi. Simurg, 16-24 yaş aralığındaki gençlerin üye olabileceği ve en geç 26 yaş itibari ile mezun ağına geçerek sorumluluk alanının gençlere teslim edildiği bir topluluk. Bu, inanılmaz bir dinamizm katıyor. Öte yandan 100 yıllık topluluk hayali ve geçmişi olan birçok teamülün gençler tarafından taşınmasını da beraberinde getiriyor. Çok erken yaşta kurumsal hafızayı anlamak, bir sistemi birey olarak kabul etmek ve her eylemi onlarca insanla istişare ederek teamül düzleminde gerçekleştirmek oldukça zor bir deneyim. Aynı zamanda da çok kıymetli bir tecrübe. Şu an mezun ağında bulunan ben ve birçok arkadaşım tarafından biraz heyecan ve biraz kaygı ile nereye doğru gideceğini izlediğimiz muazzam bir hikaye…

Simurg topluluğu, kendi içinde kavramsal bir hazine barındırıyor. Aylar ve yıllar sürmüş araştırmaların ardından istişareler ile senteze taşınmış birçok tasarıya sahip. Bunları burada anlatmak oldukça boğucu olacaktır. Örnek vermek gerekirse sosyal etkisinden değişim teorisine bir anlatı paylaşarak Simurg’un nihai amacı “Kendini gerçekleştirmenin yollarını bilen ve bunun için eyleme geçmeye hazır gençler.” ortaya çıkarmak diyebiliriz. Bunu demek için tam 3 yıl boyunca bir sürü çalışma grubu onlarca fikir toplantısı gerçekleştirdi ve bir Anadolu Kongresi’nde onaylanarak bu tanım içselleştirildi. Size bunun mantığını, sürecini ve nihai amacın altındaki diğer unsurları Simurg’un felsefesini gözeterek izah edebilirim. Siz de onlarca sayfa okumak durumunda kalırsınız. Dunbar Yasası ile topluluğun kişi kapasitesini ve kümelenme sistemini matematiksel anlamda nasıl şekillendirdiğini konuşabiliriz. Maslow’un İhtiyaçlar Teorisi kullanılarak kendini gerçekleştirmeyi düşünmek adına Simurg topluluğunun ne sağladığını analiz edebiliriz. İkigai ile kişinin kendini gerçekleştirdiği anlam haritasını anlık olarak nasıl görebileceğini konuşabiliriz. Tasarladığımız deneyim haritası ile beraber yaşadığımız ve yaşayabileceklerimizi nasıl uzay, zaman ve x-y-z koordinatlarında görselleştirebildiğimizi sorgulayabiliriz. Favori teamül maddelerinin altını çizebilir ve sevdiğimiz faaliyetlerin zihniyetini tartışabiliriz. 100 yıllık topluluk hayali nedir ve SİP adlı dokümanlarla nasıl oraya doğru yolculuk edebilmeyi bu değişim döngüsü yoğun toplulukta mümkün kılmaya çalıştığımızı açıklayabiliriz. Topluluk gündemlerinin insanların kişisel güdümünde olmaması için ortaya çıkardığımız “gündemler havuzu” içinden en sevdiğimiz dinamik gündem (gelecek tasarısı) her üye için farklı olacaktır. Birisi Simurg Köyü gündemi favorim diyecektir. Ben ise bizi tam anlamıyla bir bütün olarak anlatan taslak adı ile Kafnâme kitabı derim. İçimizdeki aykırı gençler ise der ki: “Abi burayı anlamak ve anlatmak zor. Video içerikleri çalışarak bunu daha akıcı ve basit kılmalıyız.” Anlayacağınız üzere, Simurg’un anlatısı şu an ele avuca sığmaz bir noktada. Şimdi ben hangi hadde dayanarak buranın kurucusuyum diyebilirim? Diyemem. Bir zamanlar kurulan bir topluluğun kurucusuyum. Ancak şu an mevcut topluluğun onlarca kurucusu her an bir yerine inşa etmekte. Bu da buraya dair en sevdiğim detay.

Sona yaklaşırken bazı referanslamalar yaparak detayına girmek isteyenlere seçenekler bırakmak istiyorum. Malum, dümdüz anlatı yaptığım bir yazı oldu. Çok zamanın geçmiş olması ve buranın gençlerine kıyasla dinozorluğa eriştiğim için aktarım yapma dürtüsüyle yazdım. Eminim birçok noktayı da atlamışımdır. Çünkü bu bireysel bir yazıydı ve istişaresi yapılmadan kaleme alındı. 

Şimdi yapacağım referanslamalar benim daha önce yazdığım  yazılar üzerinden olacak. Çünkü Simurg’un ikinci yılında şu an yazıyı okumuş olduğunuz Zümrüdüanka Dergisi yayına alındı ve başlangıçta tamamen bu topluluğun dimağı üzerine yazılar yazıyordum. Yazının başlangıcında anlattığım ‘zihinlerin sentezinden topluluğun düşüncelerini dokümanlaştırıp geri topluluğun onayına sunmak’ eyleminin ardından, Simurg’u anlaşılır kılmak için yazılar yazmıştım.

Eğer Simurg’un değerlerini anlamak isterseniz “Deneysel Kaf Yazı Serisi” için yazmış olduğum 8 yazıyı okuyabilirsiniz:

  1. Başlangıcın üzerinden geçen, Kaf Dağı’ndan Sevgilerle
  2. Sorgulayıcı değerimizi öğütleyen, Sorgula Dostum
  3. İdealist değerimizi irdeleyen, Botanik İdealler
  4. Mücadeleci değerimizi tartan, Asılsız Kadim Mücadeleler
  5. Uyumlu değerimizi düşündüren, Bermuda Uyumsuzlar Üçgeni
  6. Realist değerimizi detaylandıran, Ruhsatsız Gerçeklik
  7. Genç değerimizi vurgulayan, Genç Dimağ
  8. Son olarak bir metodoloji denemesi sunan, Deneysel Kaf Metodolojisi

“Ben bu değerleri anladım ama yolda nasıl düzülür faaliyetler?” diye sorgulayacak olursanız birkaç yıllık demlenmenin ardından faaliyetin hayata geçmesine dair bir kesit zihniyeti “XYZ Yazı Serisi” olarak bırakmak isterim:

  1. Sürdürülebilirlik için geç kalındığını düşünen, Rejeneratif İnovasyon
  2. Kariyer kalıbının sığlığına bir eleştiri, Hikâye Kariyerden Üstündür
  3. Güç anlayışına bir bakış açısı, Fevkalbeşer Güç
  4. Neden yola çıktığımızı veya yolda olduğumuzu sorgulayan, Tasavvur Çalışması
  5. Kan, ter ve gözyaşı olarak tanımlanan süreçleri bilelim, Sabır & Dirayet
  6. Bir tür  döngüsel izah denemesi, İnkişaf Kültürü
  7. Bonus: Sürecine liderlik ettiğim biricik XYZ ler I. XYZ Kampı ve  II. XYZ Kampı

Sona geldik. Yukarıda bırakmış olduğum yazıların oldukça ilginç başlıkları var. İçleri de, geçmiş ben tarafından nicel olarak büyük olmasa da nitel olarak güçlü olması için yazıldı. Bugün baktığım yerden başarılı veya başarısız diyemiyorum. Bu seriler gibi Simurg’un kendisi ve gösterilmiş tüm emeğe bakıp sadece çabaladığım için iyi hissediyorum. Yollarım ayrılmış da olsa beraber de olsa çok güzel insanlarla zamanı paylaştığım için şanslı hissediyorum. Hep iradesinin farkında olan özverili insanlarla beraber yakın çalıştığıma inanıyorum. İdealine ve hayallerine saygı duyduğum bu insanlara olumlu bir yerden iyi niyetlerimi bırakıyorum.

Simurg’u ve hikayesini çok seviyorum.

Sevgili Simurg Dinozorlarından Haluk.



Paylaşmak Güzeldir:

M. Haluk Ovacık
M. Haluk Ovacık
Tutkusu hikayeler olan ve öğrenip gelişmek için yaşayan bir etki girişimcisidir. Hayallerini gerçekleştirmek için arkadaşlarının ideallerinin bir parçası olmaya özen gösterir. Hedefi davranışsal iktisat alanında uzmanlık geliştirerek ekolojik sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktır. Kendisini toplumsal etkiyi hızlandırmak için gençliğe bulaşmış bir halde veya Simurg'u anlatırken bulabilirsiniz.