“Ve her şey hızla yetişti sonra Sarı bir günün kahverengi yarınına.” Sinemanın bir kaçış, saklanış ve kendine varışı barındırdığına tanıklık ediyorum iki aydır. Tanıklık eden de bu deneyimi […]
Düşünüyorum. Yaşamı, yaşamın gerçeklerini ve benim dışımdaki dünyanın gerçeklerini. Uzağım ve çok yakınım, içindeyim ve dışındayım, yapayalnız ve dopdoluyum, öfkeli ve çok umutluyum… Yeniyim: her şeye her sabah, ne […]
Nasıl konuşup dertleştiğimizi unuttum güneşin doğduğu vakit öten kuşlar gibi… Etmez mi o kuşlar birkaç dal taşıyarak balkon kenarını yuva, Sabaha karşı bilmem kaç kıkırdıyoruz, kozasında tırtıllar, ben görüyorum denizin […]
Gözümde büyüttüğüm her şeyin, Ertesi gün ellerimde birer karıncaya dönüşmesini seyrediyorum Ellerim gıdıklanıyor. Annemin bile beni kırabileceğini menekşe saksılarının dibine izmarit dikmesinden anlıyorum. Anne, ben çok kırılıyorum. Gözümde büyüyen her […]
Mahalle denildiğinde ne idüğü belirsiz; tam olarak ne iyi ne de kötü olarak adlandıramayacağım birçok şeyi aynı anda hissediyor ve birçok düşünceyi o düşüncenin negatifiyle beraber düşünür olarak buluyorum kendimi. […]
Kısa süreli İstanbul seyahatimi verimli geçirmeye, beni içimde bağırışlarını duyduğum sinema aşkı itti. Ancak yanlış hesaplamalarım ve birtakım saçma yoğunluklarım sebebiyle maalesef iki film bir belgesele girebildim. Bunlardan ilki “Bir […]