Ruh üşümesini bedenen üşüyerek bastırmaya çalıştığım bir günde bile. İnat. Kozmosun, pardon kaosun inadı. Ve diğer tanrı da öldü. Bağırmayacağım bu sefer. Halbuki bağırarak tanışmıştım onunla, Goethe sağ olsun. Miya’nın […]
Bir film yerine bir dalga üzerine yazmaya karar verdim bu sefer, sinema tarihi açısından efsanevi bir dalga üzerine. Evet, bize birçok başyapıt bırakan la Nouvelle Vague’dan bahsediyorum, yani Fransız Yeni […]
Saat üçe doğru İsa yüksek sesle “Tanrı’m, Tanrı’m, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. Matta İncili (27:46) Birçok başyapıta imza atmış İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ın bir filmi vardır ki […]
Uzay çöplüğünde dolanıyorum Yok mu yani inandığın hiçbir şey? Sanata inanıyorum ya Off eczaneler kapalı bugün Yaşam istenci diye bir şey kalmamış Bana Dionysos gerek Bu leş hâlimde bile benimle […]
Gün daha yeni ağarıyordu. Havada kan kokusu vardı. Ve tabii çöküyordu sis bulutları şehrin üstüne, ölüyü selamlarcasına. Çanlar çaldı, birçok defa, sanki ahalinin kulaklarında. Ancak şehrin delisi ‘Uyanın! “…” öldü! […]
Bu yazıda tartışmalı yönetmen Lars von Trier’in 2011’de çıkan filmi Melancholia’yı inceleyeceğim. Yönetmenin kendi melankolisinden izler gördüğümüz iki kız kardeşe odaklanan filmde Melancholia adlı gezegenin Dünya’ya çarpmasına tanık olacağız. Trier, […]