Gün daha yeni ağarıyordu. Havada kan kokusu vardı. Ve tabii çöküyordu sis bulutları şehrin üstüne, ölüyü selamlarcasına. Çanlar çaldı, birçok defa, sanki ahalinin kulaklarında. Ancak şehrin delisi ‘Uyanın! “…” öldü! “…” öldü!’ diye bağırınca meraklar uykulara ağır bastı. Gölgesi kendinden büyük bir cesetle karşılaştı olup bitene bakmaya gidenler. Maktulü tanıyanlar kapandı yere, yerle birlikte ağladılar.
Mahkeme salonu. Mahkemeyi izlemeye gelmiş bir grup, hâkim, Varol, İ, Hiç ve şehrin delisi orada bulunmaktadır.
İZLEYİCİLER
Nasıl ölürsün “…”,
Neden bırakıp gidersin bizi?
Düşünmez misin hiç
Ne bok yiyeceğini bu insanların?
(Cinayet sanığı Pozitif’i getirirler.)
HÂKİM
Sessizlik!..
Sessizlik!..
Evet, doğru mu Pozitif,
Cinayeti itiraf etmek istediğin?
POZİTİF
Evet sayın hâkim, kabul ediyorum cinayeti.
Pişman değilim hiç
Toplumumuzun bekası için işlenmiş bu cinayetten,
Gelişmemiz önündeki en büyük engel olan “…”yı öldürmekten,
İlerleme yolunda atılmış bu ulvi adımdan.
Şimdi de hiç kuşkunuz olmasın;
“…”nın yerini alarak bu yola devam edeceğimden,
Ve bu vazifenin ancak bana düştüğünden.
İ
Yavruma kıymakla kalmadın,
Hâlâ utanmadan konuşuyor musun ahlaksız herif!
‘Yaşasın yeni kral!’ mıdır dememizi beklediğin?
Çok beklersin avucun ıslak.
Bir hiçsiniz onsuz,
Hele bir de onun yaptıkları olmadan.
Yerini doldurabileceğine inanıyors…
(Pozitif araya girer.)
POZİTİF
Dinime küfreden bari Müslüman olsa.
Sen değil misin putları kıran,
Yalnız ve yalnız yenisini yaratmak için?
Sözde yavrunun hortlağı belki bir süre daha dolaşır ortalıkta,
Fakat öldüğü gerçeğini hiçbir şey değiştiremez bundan sonra.
Kabul etmelisin artık ki
Onun yerini doldurmama sen de muhtaçsın.
VAROL
Evet, “…” öldü Pozitif
Ama yerini doldurma sanatının da ölmesi gerek onunla.
Hiçbir şey anlamamışsın, belli.
Ne “…”ya ihtiyacımız vardı
Ne de onun yerini doldurmaya.
Kaldı ki unutuyorsun lanet Platon’un varlığını,
Ve takip etmek istediğin yolun
“…”nın çıkmaz sokağıyla aynı yere saplandığını.
Hiç mi hiç şaşırmam,
Bu sefer de kendi canına kıyarsan.
HİÇ
(Silkinerek)
Koca bir hiç görüyorum,
Size ve manasız tartışmalarınıza baktığımda.
VAROL
Bense sana baktığımda.
HİÇ
Geçiniz şimdi bunları, geçiniz.
Onun ölümünün gösterdiği şey;
Hiçliktir, başka bir şey değil.
Bu anlamsız dünyaya bir bakın hele,
“…”nın bile geberip gittiği dünyaya.
Bu mahkeme bile anlamsızken
Söylemeliyim gerçeği,
“…” ile birlikte gerçeğin de öldüğünü.
VAROL
Düşünmüyorum hiç
Gerçeğin öldüğünü falan.
Bilakis damarlarımda hissediyorum,
“…”nın ölümüyle birlikte kendimi yeniden doğurduğumu.
Karşımıza çıkan bir fırsat var;
Gerçekliği farklı bir açıdan kavrayabilme fırsatı,
Kendimizi doğurarak,
Harici bir şeye ihtiyaç duymadan.
(Şehrin delisi bağırmaya başlar.)
ŞEHRİN DELİSİ
Ne anlatıyorsunuz be?
Hepimizin payı olsa da onun ölümünde,
“…”yı ben öldürdüm, ben!
Çiğ çiğ yedim etini onun.
Sindirmek de herkesin harcı değildir he!
Enfes kanını da içtim câm-ı cem niyetine.
Bu şekilde doğuracağım ben kendimi hahahah,
Aynı ayinlerdeki gibi!
Ben de öleceğim bir gün elbet
Ama atımdan düşmeyeceğim.
Ra ra ra raa!…
(Şehrin delisi susturulup dışarı çıkartılır.)
HİÇ
Bu neydi şimdi…
İ
(Oflayarak)
Kaos görüyorum ufukta,
Sizdeyse acizlik.
Düzen ahlak kalmayacak bu dünyada belli ki.
Felsefi kılıflar hazırlamakla meşgulsünüz hepiniz,
Musluğu kapanmayan ahlaksızlığınıza.
HİÇ
Nedir ki ahlak ahlak dediğin?
POZİTİF
Ahlaksız oluyoruz sanırım,
Senin ahlakına uymayınca.
VAROL
Hiç yok bu kelimeyi tekrar duyasım.
İ
Oohooo siz hazırsınız çoktan
Ruhlarınızı şeytana satmaya.
Çekinmeyin lütfen
Bu çabalarınıza karşılık indirim istemekten!
(Faust girer.)
HÂKİM
Bir sen eksiktin…
FAUST
İğreniyorum ruhunu şeytana satmaya cüret edemeyen korkaklardan.
Yoruldum senin gibilere laf yetiştirmekten.
Ruhunuz da sizin olsun ahlakınız da.
Şeytan şeytan dediğin,
Bir parçasıdır benim ruhumun.
Sözüm ona terbiye etmedim onu stoa taşıyla sizin gibi,
Aksine kucakladım biricik nefsimi,
Ve ardıma bakmadan koştum tutkularımın peşinde.
Ne anlarsınız siz?
Sevişemeyeceğimiz yıldızlarla doluyken gök,
Helen’i arzuladım ben, Truvalı Helen’i!
Siz terbiyelemeye devam edin insaniyetinizi;
Ben gurur duyuyorum insan olmaktan,
Hem de kanlı canlı bir insan!
(Faust ayrılır. Ulak, “…”nın hortladığı söylentilerini iletince hâkim mahkemeyi erteler, dava hâlâ sürmektedir.)