Ben 23, dünya da bu yıl 4.543.000.000 küsürüncü yaşına girdi. Hatırlamak unutmaktır derler. Çünkü hatırladıklarımız hatırlamayı seçtiklerimiz, hatırlamadıklarımız da unutmayı seçtiklerimizdir. Dönüp bu seneden bana neler kalmış, benden neler gitmiş, neler birikmiş, neler eksilmiş diye bakıyorum. Duvarımda boyumu ölçüp çizik attığım köşeye gidip ne kadar büyüdüğüme bakıyorum. Biraz Janus’luk biraz da inanma çabası içindeyim. Roma mitolojisinde Janus; kapıların, geçitlerin ve geçişlerin tanrısıdır. Yaşam/ölüm, başlangıç/bitiş, gençlik/yetişkinlik, kırsal/kentsel, savaş/barış ve barbarlık/uygarlık gibi hem somut hem de soyut ikilikler arasındaki orta noktayı temsil eder. Soruyorum, büyümenin cetvelinin yaşadıklarımı ölçtüğünü kabul edersek 2023’ün kapısını kapatmadan dünyanın boyu kaç olmuştur?
2023’e derin dalış yapmadan önce Hans Rosling’in çok beğendiğimiz Factfulness adlı kitabında da önerdiği gibi dünyanın her geçen yıl daha iyiye gittiğini çok kısaca görünür kılmak isterim.
Şimdi 2023’e biraz daha yakından bakalım. Bu yıl yine; teknolojik, politik, ekonomik ve sosyo-kültürel birçok dönüm noktasına tanıklık ettik.
OpenAI’nin GPT-4’ü piyasaya sürmesi, yapay zekâ alanında büyük bir ilerleme olarak kaydedildi. Boston Dynamics’in Atlas robotunun şantiyede çalıştığı ve Tesla’nın Optimus Gen 2‘nin dans figürleri ile yapay zekânın fiziksel dünyadaki etkisini artırdığı görüldü. Yapay zekânın yaratıcı alanlardaki artan etkisini kabul etmeye her geçen gün zorlanırken, Grammy Ödülleri’nin yapay zekâ tarafından üretilen şarkılar için kurallarını güncellemesi dikkat çekiciydi. SAG-AFTRA’nın büyük film ve TV stüdyolarına karşı grev başlatma kararı, eğlence endüstrisindeki çalışma koşullarına dikkat çekiyor. Bu hareket, özellikle düşük ücretler, iş sahipliği ve yapay zekânın artan kullanımı gibi konuların altını çiziyor. Yapay zekânın eğlence sektöründe daha fazla yer alması, hem yaratıcılığın geleceği hem de bu teknolojinin iş gücü üzerindeki etkileri açısından önemli bir tartışma konusu hâline geliyor. Yıl sonuna doğru GPT4’e rakip olarak yayınlanan Elon Musk’ın Grok’u ve Google DeepMind’ın Gemini Dil Modeli rekabetin kızıştığının önemli göstergeleri oldu.
Öte yandan Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Jupiter Icy Moons Explorer (JUICE) uzay aracını fırlatması, uzay araştırmaları alanında yeni ufuklar açtı. Bu proje Jüpiter’in buzlu uydularını inceleyerek 2031’de yaşam arayışına katkıda bulunacak. Hindistan’ın Ay’ın güney kutbuna iniş yapan ilk ülke olması ise uzay keşfindeki yeni kilometre taşlarını ve uluslararası rekabeti işaret ediyor. Bu başarı, uzay araştırmalarındaki gelişmeleri ve insanlığın uzayı keşfetme kapasitesinin sınırlarını genişletiyor. Amazon’un Project Kuiper için rakibi olan SpaceX ile üç fırlatma anlaşması imzalaması, bu alandaki yenilikçi adımların örnekleriydi.
Teknoloji alanında, Geoffrey Hinton’ın Google’dan istifası ve FDA’nın Elon Musk’ın Neuralink beyin implantlarına insan denemeleri için onay vermesi gibi olaylar, sektördeki etik ve güvenlik tartışmalarını tekrar gündeme taşıdı.
Sosyal medya dünyasında da büyük değişimler yaşandı. Twitter’ın adının X’e çevrilmesi ve Elon Musk tarafından satın alınmasının ardından yaşanan dönüşümler, sosyal medyanın geleceğine dair tartışmaları alevlendirdi. Türkiye’de Twitter’ın kullanıcı sayısını artırması, global düzeyde ise alternatif sosyal medya platformlarına olan ilgiyi artırdı. Mastodon, Threads ve Bluesky gibi platformların ortaya çıkışı, sosyal medyanın gelecekteki yönüne dair ipuçları verdi.
Bu gelişmeler, teknoloji ve sosyal medyanın evrimindeki kritik dönemeçleri işaret ediyor ve bu alanlardaki ilerlemelerin toplumsal etkilerini daha derinlemesine anlamamız gerektiğini vurguluyor. Küresel düzeydeki bu gelişmeler, dünyanın geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor.
2023’te medya ve gazetecilik alanında yaşanan ekonomik sıkıntılar da dikkat çekti. Küresel ekonomik daralmanın etkisiyle birçok medya kuruluşu zorluklar yaşadı, bazıları kapandı veya küçüldü. Bu durum, dijital medyanın sürdürülebilirliği konusundaki tartışmaları da beraberinde getirdi. Yıl içinde yaşanan doğal afetler ve çatışmalar, gazeteciliğin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle Türkiye’deki deprem ve Gazze’deki savaş, haberciliğin toplumlar için ne kadar hayati olduğunu vurguladı. Ayrıca, dünya genelinde gazetecilere yönelik baskı ve sansür uygulamaları, mesleğin zorluklarını ve risklerini ortaya koydu.
Küresel demokrasi durgunluğu devam ediyor. İyimserler, küresel demokrasinin dördüncü dalgasının genişleyeceğini öngörüyor. Bu tahmin 2023’te başarısız oldu. Freedom House yılın başında, 2022’nin küresel özgürlük ve demokrasinin arka arkaya on yedinci yıl düştüğü bir yıl olduğunu açıkladı. Noktayı koymak gibi, Afrika’daki darbe salgını devam etti. Temmuz ayında, Nijer’in askeri, ülkenin demokratik yolla seçilmiş başkanını devirdi. Komşu devletler, darbe tersine çevrilmezse müdahale etmekle tehdit etti, ancak Mali ve Burkina Faso’yu yöneten askeri cuntalar karşılık olarak savaş tehdidinde bulundu. Ağustos’ta, Gabon’un askeri gücü ele geçirdi ve sonunda seçim yapma sözü verdi. Tayland’ın Mayıs seçimlerinde yeni bir ilerici parti en çok koltuğu kazandı. Ancak, arka odada yapılan bir anlaşma, seçimin en büyük kazananını dışarıda bırakan bir askeri hûkümeti ortaya çıkardı. Hindistan hûkümeti, eleştirenleri susturmak için yasayı ve gözdağı vermeyi sürdürdü ve birçok diğer demokrasi ifade özgürlüğünü sınırladı. Adayların, seçimi ancak oylama hileli olursa kaybedeceklerini iddia etme eğilimi devam etti. Avrupa genelinde aşırı sağ partiler iyi sonuçlar aldı, bir asır önce Avrupa demokrasilerinin nasıl çöktüğü anılarını canlandırdı. Guatemala’nın başsavcısı, ülkenin seçilmiş başkanının göreve başlamasını engellemeye çalıştı, Peru’nun başsavcısı ise müttefiklerine yardım etmek için yasa koyucuları baskı altına almak için yolsuzluk soruşturmalarını kullandı. Donald Trump, rakiplerini “haşarat” olarak nitelendirdi, Beyaz Saray’ı yeniden kazanırsa “Sadece İlk Gün hariç” diktatör olmayacağını söyledi ve başkanlığı siyasi düşmanlarını hedef almak için kullanacağını ima etti. Tüm bunlar demokrasi için iyi bir yıl olmadı.
Ekonomik gelişmeler de global ekonomik düzenin dönüşümünü ve bölgesel güç dengelerinin değişimini gösteriyor. Yılın ilk günü, Hırvatistan, Eurozone’a 20. ve Schengen Bölgesi’ne 27. üye olarak katıldı. Bu, ülkenin ekonomik ve siyasi entegrasyonunu derinleştirdi ve özellikle turizm alanında olumlu etkiler yarattı. Ancak, Schengen Bölgesi’ne katılımının ardından yasadışı göçte yaşanan artış, bölgesel güvenlik konusunda yeni sorunları da beraberinde getirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nde Silicon Valley Bank’ın iflası, 2008 Krizinden bu yana en büyük ikinci banka iflası olarak finansal sistemlerin kırılganlığını ve büyük finansal kurumların karşı karşıya olduğu riskleri hatırlatıyor. Bu olay, özellikle teknoloji ve girişimcilik odaklı bölgelerde etkiler yaratarak yatırım ve kredi mekanizmalarında yeniden değerlendirme ihtiyacını ortaya çıkardı. Brezilya ve Çin’in kendi para birimleriyle ticaret yapma kararı ise ABD dolarının küresel ticaretteki egemenliğine meydan okuyan bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu durum, dünya ticaretindeki çok kutuplu bir yapıya doğru geçişi simgeliyor ve ABD dolarına olan bağımlılığı azaltma eğilimini gösteriyor. İran’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılması, bu ülkenin bölgesel ve uluslararası politikada daha etkin bir rol arayışını ve bu örgütün etki alanının genişlemesini simgeliyor. Bu durum, özellikle Orta Asya ve Ortadoğu’da yeni siyasi ve ekonomik ittifaklar oluşmasına yol açabilir. Diğer yandan, ABD Adalet Bakanlığının (DOJ) Google’a karşı son 20 yılın en büyük antitröst davasını açması, Microsoft’un Activision Blizzard’ı 68,7 milyar dolar karşılığında satın alması ve Adobe’nin regülatörlerin sıkı muhalefetinden ötürü 20 milyar dolarlık Figma birleşmesini iptal etmesi, sektör için önemli hamlelerin birkaçıydı.
2023 yılı, politika alanında önemli gelişmelere tanıklık etti. 2023 yılının ilk haftası Eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun destekçileri, Üç Erk Meydanı’nda bulunan önemli hükümet binalarını bastı. Bu olaylar sonucunda 1500 kişi gözaltına alındı ve ülke genelinde OHAL ilan edildi. Bu olaylar, demokratik kurumlar üzerindeki baskının uluslararası bir sorun olduğunu ve siyasi liderlerin, medyanın ve vatandaşların demokrasiyi nasıl koruyabileceği ve güçlendirebileceği üzerine düşünmelerini gerektiriyor. Öte yandan, Charles III ve Camilla’nın Birleşik Krallık ve diğer İngiliz Milletler Topluluğu krallıklarının Kralı ve Kraliçesi olarak taç giyme töreni Londra’daki Westminster Abbey’de yapıldı. Kral Charles, İngiltere Kilisesi’ne olan bağlılığını yeminle teyit etti ancak tüm inançlara saygı duyan bir Britanya’yı temsil etme arzusunu da dile getirdi. Finlandiya’nın NATO’ya 31. üye olarak katılması, Avrupa’nın güvenlik yapısında da dikkate değer bir değişiklik oldu. Türkiye’nin bu süreçte Finlandiya’nın üyeliğini onaylaması, ittifakın genişlemesini destekleyen bir adım olarak görülüyor. Ancak Türkiye’nin, Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylarken aynı zamanda İsveç’in NATO üyeliğini geciktirmesi Türkiye’nin bu konudaki politik hesaplarını ve bölgesel güvenlikle ilgili endişelerini yansıtıyor. Türkiye, İsveç’ten, Ankara’nın “terörist” olarak gördüğü gruplara karşı adımlar atmasını talep ediyor. Bu durum, NATO’nun genişlemesi ve ittifak içindeki üye ülkelerin politikalarının karmaşıklığını gösteriyor. Yine de bu adım, özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik eylemleri ışığında, bölgesel güvenlik ve savunma politikaları açısından önem taşıyor. Rusya’nın Ukrayna işgali ve Wagner Grubu’nun bu çatışmada önemli bir rol oynaması, uluslararası güvenlik ve bölgesel istikrar için ciddi endişelere yol açtı. Bu durum, uluslararası toplumun çatışma bölgelerindeki etkisini ve müdahale kapasitesini sorgulamaya neden oluyor. Ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında savaş suçları iddiasıyla tutuklama kararı çıkarması, uluslararası hukuk açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. ICC’nin tutuklama emrinin simgesel bir değere sahip olduğu ve uluslararası toplumda Rusya’nın izolasyonunu artırabileceği belirtiliyor. Bu durum, uluslararası arenada adalet ve insan hakları konusundaki kararlılığı vurguluyor.
Rusya ve Belarus’un Nükleer Anlaşması, NATO’nun doğu sınırına yakın bir konumlandırma ile stratejik bir hareket olarak dikkat çekti. Rus Büyükelçisi, Belarus’un batısına, Polonya sınırına yakın bölgelere Rus taktik nükleer silahlarının konuşlandırılacağını duyurdu. Bu adım, Avrupa ve ABD’den tepki çekerken Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko da bu silahların Belarus’a getirildiğini açıkladı. Bu hamlenin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana ilk kez yurt dışında nükleer silah konuşlandırılması anlamına geldiği belirtiliyor.
İran ve Suudi Arabistan, Çin’in arabuluculuk çabalarının ardından 7 yıllık bir aradan sonra diplomatik ilişkilerini yeniden kurma kararı aldı. Bu karar, bölgedeki güvenlik ve diplomasi dinamiklerinde önemli bir değişiklik oluşturuyor ve bu ilişkinin bölgesel ve global politikada nasıl etkiler yaratacağı önemli bir konu olarak öne çıkıyor. Suriye’nin de Arap Birliği’ne yeniden kabul edilmesi, bölgesel diplomasi ve güvenlik açısından önemli sonuçlar doğuruyor. Bu gelişme, Arap ülkeleri arasında, Suriye’nin krizinin ele alınmasının ve Suriye hükümetiyle yeniden diyalog kurulmasının gerekliliği konusunda bir fikir birliği oluştuğunu gösteriyor. Arap dünyasının bu kararı, Suriye’de yaşanan iç savaşın ve bölgesel istikrarsızlığın sonuçlarına karşı bir müdahale olarak görülebilir. Bu durum, Suriye’nin uluslararası izolasyonunu sonlandırmak ve Suriye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve güvenlik sorunlarına çözüm bulmak için bir fırsat sunuyor.
İsrail-Hamas çatışması ise Orta Doğu’da devam eden gerginliği daha da artırdı. Hamas’ın Gazze Şeridi’nden İsrail’in güneyine yönelik saldırıları, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin askeri müdahalesine yol açtı. İsrail, Gazze’deki El-Ehli Arap Hastanesi’ni vurarak ve Lübnan’a hava saldırıları düzenleyerek karşılık verdi. Bu çatışmalar sonucunda 500’den fazla sivilin hayatını kaybettiği bildirildi. Bakanlığı, yaptığı açıklamada 11 haftadır süren çatışmalarda ölü sayısının 20.258’e yükseldiğini bildirdi. Saldırılarda 53 binden fazla kişi de yaralandı. Gazze’deki 2,3 milyon insanın neredeyse tamamı yerinden edildi. Savaşın ilk günlerine ait uydu görüntüleri, 2 bin kiloluk bombaların geride bıraktığı bölgede çapı 12 metrenin üzerinde 500’den fazla krater ortaya çıktığını gösterdi. Savunma İstihbarat Analisti ve yine eski BM Savaş Suçları Araştırmacısı Marc Garlasco, İsrail’in Gazze’deki bombardımanının ilk ayındaki yoğunluğunun “Vietnam’dan bu yana görülmediği” görüşünü dile getirdi.
Birleşmiş Milletler’in projeksiyonlarına göre Hindistan’ın dünyanın en kalabalık ülkesi olması, küresel nüfus artışının etkilerini ve kaynakların sürdürülebilir kullanımının önemini gündeme getiriyor. Bu durum, özellikle gıda, su ve enerji gibi temel kaynaklara erişimde artan baskıyı ve bunların iklim değişikliğiyle olan ilişkisini vurguluyor. Dubai’deki COP28 İklim Zirvesi’nde fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda varılan fikir birliği, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adımı temsil ediyor. Bu anlaşma, enerji politikalarında sürdürülebilir ve yenilenebilir kaynaklara geçişin önemini gösteriyor. Almanya’nın nükleer enerjiyi sonlandırma kararı ve Avrupa Parlamentosu’nun 2035’ten itibaren benzinli ve dizel araç satışlarını yasaklama kararı da bu yönde atılan adımlar olarak değerlendirilebilir. Bu kararlar, karbon emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadele etme yönündeki küresel çabaların bir parçası olarak görülebilir. Öte yandan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, uluslararası sularda denizlerin korunmasına yönelik ilk antlaşma olan Açık Denizler Antlaşması’nı oybirliğiyle kabul etti. Bu antlaşma, denizlerin korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla uluslararası sularda uygulanacak kuralları belirlemeyi amaçlıyor. Antlaşmanın kabulü, deniz ekosistemlerinin korunması ve deniz kaynaklarının adil kullanımı için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Dünyadaki okyanusların 2016’daki rekoru aşarak yeni bir sıcaklık rekoruna ulaşması ve temmuz ayının kayda değer bir farkla en sıcak ay olması, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin acil ve ciddi doğasını vurguluyor. Bu durum, çevresel politikaların ve sürdürülebilirlik çabalarının önemini artırıyor.
2023 boyunca, iklim aktivistleri, iklim krizinin aciliyetine dikkat çekmek amacıyla dünya çapında müzelerdeki ünlü sanat eserlerine saldırarak eylemlerini yoğunlaştırdı. Dikkat çeken olaylar arasında Londra’daki Ulusal Galeri’de Diego Velázquez’in “Venüs’ün Tuvaleti” eserine çekiçle yapılan saldırı, Washington DC’deki Ulusal Sanat Galerisi’nde bir Degas heykelinin bulunduğu vitrine kırmızı boya sürülmesi ve İsveç’te Monet’nin “Giverny’deki Sanatçının Bahçesi” eserinin kırmızı boyayla lekelenmesi yer alıyor. Hükümetler, ulusal hazineler üzerindeki bu tür saldırıları caydırmak için karşı önlemleri artırdı. Washington DC’deki Degas eserine saldıran aktivistler “Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı suç işlemek”le suçlandı, Avustralya’da bir protestocu, Frederick McCubbin’in bir eserini tahrip ettikten sonra terörle mücadele suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve Vatikan mahkemesi, eski bir heykele yapıştırılan iki aktiviste 30.000 dolar ceza verdi. Bu önlemler, aktivist taktikleri ile ulusal ve tarihi eserlerin korunması arasındaki artan gerilimi yansıtıyor.
Bizde de yine hareketli bir seneydi. 2023 yılının ilk ayında, Türkiye’nin 2021 yılının mart ayında Cumhurbaşkanı kararıyla tek taraflı olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle başlayan ve kararın yasallığının Danıştay tarafından onaylanması, ülkenin cinsiyet temelli şiddetle mücadele politikaları konusunda önemli bir değişikliği temsil etti. Bu adım, ülkedeki kadın hakları ve cinsiyet temelli şiddetle mücadele konusunda ciddi endişelere neden oldu. 2011 yılında İstanbul’da imzaya açıldığı için bu isimle anılan ve Türkiye’nin sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında olduğu İstanbul Sözleşmesi, üye devletlerin iç mevzuatını benimsemelerini ve ev içi şiddet ile cinsiyet temelli şiddeti sert bir şekilde cezalandırmalarını gerektiriyordu. Türkiye’deki kadın cinayetleri ve şiddeti, hükümetin bu konudaki politikalarıyla ilgili tartışmalara yol açtı. Bu senenin ilk 10 ayında 253 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 194 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu.
Öte yandan, Türkiye’nin İstanbul’daki bazı Batılı ülkelerin konsolosluklarının kapatılması ve güvenlik endişeleri, uluslararası ilişkilerde önemli bir gelişme olarak dikkat çekti. Almanya, İngiltere ve İsveç gibi ülkeler, Kuran yakma olaylarına tepki olarak konsolosluklarını geçici olarak kapattılar. Bu hareket, Türkiye’de potansiyel terör saldırılarına ilişkin endişelerin artmasına sebep oldu. Birkaç gün ardından Kahramanmaraş’ta meydana gelen büyük depremler de Türkiye’nin modern tarihindeki en yıkıcı doğal afetlerden biri olarak kayıtlara geçti. TSİ 04.17’de Pazarcık ilçesinin merkez üssü olarak 7,7 büyüklüğünde bir depremle başlayan bu felaket, yaklaşık 9 saat sonra Ekinözü ilçesinde 7,6 büyüklüğünde bir artçı şokla devam etti. Bu ana depremlerin ardından, en büyüğü 6,7 büyüklüğünde olmak üzere 33.777 artçı deprem daha meydana geldi. Bu depremlerin sonucunda, yaklaşık 50.500 kişi hayatını kaybetti, 107.204 kişi yaralandı ve 301.000 bina hasar gördü veya tamamen yıkıldı. Türkiye’deki 10 ilde bu yıkıcı etkiler nedeniyle 3 ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi, bu karar afetten etkilenen bölgelerdeki insani yardım ve yeniden yapılanma çalışmalarını hızlandırmak amacıyla alındı. Bu felaket, hem ülkenin afet yönetimine olan ihtiyacını hem de kentsel altyapıların depreme dayanıklılığını güçlendirmek için acil eylem gerekliliğini ortaya koydu. Bu büyük depremlere gelecek olursak doğal afetlerin yıkıcı gücünü ve insan hayatı üzerindeki derin etkilerini vurguluyor. Bu afetler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yüz binlerce insanın hayatını etkileyerek, büyük bir insani ve ekonomik krize yol açtı. Maddi ve manevi kayıpların sayısı, afet yönetimi ve dayanıklı altyapı inşasının önemini gösteriyor. Ayrıca, 301.000 binanın hasar görmesi veya yıkılması, kentsel planlama ve inşaat standartları konusunda ciddi revizyonlar gerektirdiğini ortaya koyuyor.
Türkiye’deki ekonomik ve siyasi gelişmeler açısından baktığımızda İstanbul Finans Merkezi’nin hizmete girmesi, Türkiye’nin finansal hizmetler sektöründe bir merkez olarak konumlanma çabasını ve bu alanda bölgesel bir aktör olarak yükselme niyetini gösteriyor. Bu gelişme, özellikle bölgesel ticaret ve yatırım ilişkilerinde etkili olabilir. Karadeniz’deki doğalgaz keşfi ve bu kaynağın kullanıma sunulması da, enerji bağımsızlığı ve bölgesel enerji politikaları açısından önem taşıyor. Bu keşif, Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve bölgesel enerji dengelerindeki rolünü güçlendirebilir.
Yılın bir diğer önemli olayı da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleşmesi oldu. Bu seçimde, mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçerli oyların %52,18’ini alarak seçimi kazandı ve yeni kabinesini açıkladı. Bu sonucun, Türkiye’nin siyasi yapısında ve geleceğinde önemli bir rol oynayacağına şüphe yok. Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun belirlenmesi de süreçte oldukça dikkat çekiciydi. İttifakın önemli bir üyesi olan Meral Akşener, başlangıçta bu karara itiraz etse de, sonrasında Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etti. CHP’de ise genel başkanlık değişikliği yaşandı ve Özgür Özel, partinin yeni genel başkanı olarak seçildi. Bu yıl ayrıca Türkiye Eski Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, Türk ekonomist ve siyasetçi Kemal Derviş ve tartışmalı Nobel Barış Ödülü’nün sahibi eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger hayatını kaybetti.
2023 yılı, dünya genelinde sanat ve kültür alanında birçok önemli etkinliğe de ev sahipliği yapmakta. Paris’te Art Paris fuarı modern ve çağdaş sanat eserlerini sergileyerek 25. yılını kutladı. Kopenhag’daki Enter Art Fair, uluslararası galeriler için bir platform sunmuş ve halka açık sanat programlarına yer verdi. Afrika’nın en önemli çağdaş sanat fuarı olan Investec Cape Town Art Fair, zaman kavramı üzerine odaklanarak 10. yılını kutladı. İskandinavya’nın Market Art Fairi’nde çağdaş sanat ve etkinlikler programı sunuldu. Chicago’daki EXPO CHICAGO fuarı, 140’tan fazla uluslararası sergiciyi ağırladı. Londra’daki Frieze, New York’taki The Armory Show ve Hong Kong’daki Art Basel gibi diğer büyük uluslararası sanat fuarları da küresel sanat topluluğunu bir araya getirdi.
Müze sergileri ve gösterileri açısından, mart ve haziran ayları arasında Royal Academy “Souls Grown Deep like the Rivers” sergisine ev sahipliği yaptı. V&A Dundee, tartanın tarihini ve küresel etkisini keşfeden büyük bir sergi düzenledi. Tate St Ives, Fas’ın bağımsızlığını takiben yaşanan sanatsal büyümeyi keşfeden Casablanca Sanat Okulu üzerine bir sergi sundu. Eylül ayında Dulwich Resim Galerisi, Rubens’in çeşitliliğini “Rubens & Women” sergisiyle gözler önüne serdi. Whitney Müzesi, Tate Modern ve Rijksmuseum gibi önemli kurumlar, Edward Hopper, Magdalena Abakanowicz, Claude Monet ve Johannes Vermeer gibi sanatçıların ikonik ve nadir eserlerini sergiledi.
2023 yılında sinema ve televizyon dünyasında önemli ödüller ve dikkat çekici filmler öne çıktı. Golden Globe Ödülleri’nde “The Fabelmans” en iyi drama filmi, “The Banshees of Inisherin” ise en iyi müzikal veya komedi filmi seçildi. En iyi yönetmen ödülünü “The Fabelmans” ile Steven Spielberg kazandı. Ayrıca, “Guillermo del Toro’s Pinocchio” en iyi animasyon film, “Argentina, 1985” ise en iyi yabancı dil filmi ödüllerini aldı. Oscar ödüllerinde ise “All Quiet on the Western Front” uluslararası en iyi film ödülünü kazanırken, “Everything Everywhere All at Once” en iyi film kurgusu ödülüne layık görüldü. “Babylon” en iyi orijinal müzik, “Black Panther: Wakanda Forever” ise en iyi kostüm tasarımı ödülünü kazandı. Yazardan özel bir ekleme olarak da not düşelim: Hayao Miyazaki, emeklilikten dönerek “The Boy and the Heron” adlı yeni animasyon filmiyle 2023 yılında sinema dünyasına geri döndü. Bahsetmeden geçilemeyeceği üzere, Greta Gerwig’in yönettiği “Barbie” ve Christopher Nolan’ın yönettiği “Oppenheimer” filmlerinin aynı tarihte vizyona girmesi, Barbenheimer fenomenini yarattı. Bu eşzamanlı yayın, iki çok farklı tarzdaki film arasındaki çarpıcı kontrastı vurgulayarak, sinema dünyasında büyük ilgi ve tartışma yarattı. Filmlerin birbiriyle olan bu rekabeti, hem medya hem de izleyiciler arasında geniş yankı buldu ve sinema pazarlamasında yaratıcı yaklaşımların önemini ortaya koydu.
Ve son olarak bu yıl aramızdan ayrılan değerli sanatçılarımızdan bazıları ise Erkin Koray, Köksel Engür, Özkan Uğur, Yılmaz Gruda olup Matthew Perry’yi de kaybettik.
Başımızdan geçenlerin tam listesi için buraya bakabilirsiniz.
Ben de kapılardan geçiyorum, yavaşlamak istenci içimde. Tüm bu 2023 özetini yazarken aklım yazmadıklarımda. Ne çok şey var başımızdan geçen, ne çok şey var geçse de fark etmediğimiz. 2024’ten en çok istediğim şey yavaşlamak ve fark etmek yılın geçişini. Gelecek yıl yeniden boyumu ölçtüğümde duvardaki çizgiler arasındaki değişimin her santiminin farkında olmayı diliyorum.
Ve mumu üflüyorum.
Not: Tüm araştırma ve derleme sürecinde destek olan Kağan Korkmaz’a özel teşekkürlerimle.