Gerçek Mistisizmin Yalnızlığı/Tevrat Blues
Eylül 3, 2023
Heidelberg 
Eylül 3, 2023

Gerçekten Ne İstiyorsunuz?

Konuk Yazar: Enes Sivri


Hava birkaç gündür öyle kasvetliydi ki artık insanların içine de yayılmıştı bu kasvet. Herkes havayı düşünürken; bir yerlerde pencerenin yanında gökyüzünü seyreden genç bir erkek, tek ve başka bir şeyi düşünüyordu. Yağmur yağdığında insanlar topyekûn yağmuru düşünürdü ve çoğu, paçaları ıslandı diye yağmura küfürler ederlerdi; yağmur bulutları dağılıp güneş kendini gösterdiği zaman ise insanlar topyekûn güneşi düşünürdü ve çoğu sıcaktan bunaldık diye güneşe küfürler ederdi. Oğuz Atay buna ses çıkarmıştı satırlarında; yukarıdaki adam çıkıp gelse, o kadar sızlanıp duruyorsunuz, gerçekten ne istiyorsunuz diye sorsa ona ne cevap verirdik?

Sahiden ne istiyoruz biz, camın kenarında oturan gençten başka ne istediğini çat diye söyleyebilecek var mı aramızda? Camın kenarında otururken ne camdan dışarıdaki dünyaya ne de içeriden gelen yansımayla içerisine bakıyordu. Gözlerinin önünden gitmiyordu bir türlü o güzellik, belki de sadece onun güzelliğine şahit olalım diye yaşıyordu tüm dünya ve insanlık. Onu ilk gördüğü andan kopmak istemiyordu, ne onu yemek yemeye zorlayan midesinden gelen çığlıklar ne de gözlerini ve aklının perdesini örtmeye çalışan uyku, onu vazgeçiremiyordu düşünmekten.

Onunla gezen erkek ve kadınları düşündükçe yüreği daralıyordu, her yerde karşısına çıkabiliyorlardı. Benim günahım neydi, bir adım olsun yaklaşamıyordum yanına diye kahroluyordu camın kenarında. Bir gün ama hiç unutmuyordu o günü, yanında bir erkek vardı o mükemmel varlığın, erkek onu yolun kenarında bırakıp bir arkadaşının yanına gidip birkaç dakika konuşmuştu, o sırada yanaşma fırsatı buldu ve ta dibine kadar gitti, kafasını çevirip bir kez olsun tam bakamıyordu ona ancak o yakınlık bile ne çok zevk vermişti ona. 

Ona bir kez dokunabilsem diye düşündü, ellerinden beynine hücum eden kan ondan selam getirir miydi beynine, o zaman inanır mıydı böylesi bir varlığın gerçek olduğuna. Daha çok kanıt lazımdı, kanıt arayan bir dedektif gibiydi yüreği, gerçekten var mıydı, yoksa sadece beyninin oynadığı bir oyundan mı ibaretti? Of çekerek içinden şöyle söyledi, “Yaşamının en büyük ve hatta tek önemli işiydi belki de onu sevmek.” 

Kaç para istiyorlardı onun için? Bu sorunun cevabını biliyordu ancak çıkıp evinden yine gitti ve sordu, ne çok para istemişlerdi, onlara kızamıyordu çünkü daha bile çok ederdi onun güzelliği. O ödemese parayı ödeyecek başkaları vardı, bir tek o sevmiyordu ki. Umutlarını kaldırım taşlarının üzerine bıraktı, eve gideyim, belki biraz teselli bulurum kendime diye düşündü.

Kapıyı çaldı, bir süre kapıyı çaldı ve açan olmadı. Sonra kapı birden açıldı ve karısı ona üzgün olduğunu, kapıyı duymadığını söyledi. Sorun değil diyerek geçiştirdi ve doğruca camın yanına oturdu. Dertli dertli dışarıya bakarken karısı yanına geldi, onu biraz izledikten sonra yanına oturdu ve yine onu düşünüyorsun değil mi diye sordu. Adam evet der gibi başını yavaşça salladı ve yine bir of çekti, karısı teselli etmek için hemen ona parası ne olursa olsun öderiz sıkma bu kadar canını, hem ben de bir yerlerden para bulurum çünkü seni çok seviyorum ve üzülmeni istemiyorum dedi. Adam aradığı teselliyi eşinin şefkatli yüreğinde bulmuştu.  



Paylaşmak Güzeldir: