Hayır sevgili dost. Ne yazık ki bu yazıda metamfetamin hakkında okuyacakların bir distopya değil.
(Öncelikle belirtmek isterim ki bu içerik, uyuşturucu kullanımına yönelik dertli bir öznenin feryadı olarak yazılmıştır. Konunun bütünsel açıdan anlaşılabilmesi için yazının tamamının okunması rica olunur. Hiçbir tıbbi ve psikolojik tedavi niteliği taşımamaktadır. Madde kullanımı ve madde bağımlılığı konusunda lütfen uzman psikologlardan ve psikiyatristlerden destek alınız.)
Taksim’in arka sokaklarından bildiriyorum. Nişantaşı’nın sözde elitleri, Beylikdüzü’nün beyaz yakalıları, Çekmeköy’ün işçileri arasından sesleniyorum. Yardım edin. Daha doğrusu gözünüzü açın! Yalnızca bazı akşamlar ana haberlerde göreceğiniz, “Benim veya bir yakınımın başına gelmez ki canım!” diyeceğiniz, sadece dizilerde ve filmlerde olacağını sandığınız hayatlar; tüm gerçekliğiyle her geçen gün artarak yaşanmaya devam ediyor. Mevzumuzun katili: Metamfetamin.
Halk arasında “kristal”, “buz”, “meth”, “kristal meth”, “yüksek kafa”, “kutsal cumartesi”, “bulut”, “tina”, “420”, “pnp”, “ateş buz”, “T”, “eşya” vb. adlar ile bilinen uyuşturucu madde; özünde kimyasal olarak metamfetamindir. Gariban kokaini olarak da bilinir. Zira erişimi ve saklaması çok kolay olması beraberinde fiyat noktasında, piyasadaki diğer uyarıcı kimyasal maddelere görece ucuz bir uyuşturucu maddedir. Sentetik olarak basit bir merdiven altı laboratuvar düzeneğinde, uygun kimyasalların etkileşimi ile elde edilmesi mümkündür. Limon tuzu, kırılmış cam parçacıkları gibi bir görünümü vardır.
Türkiye’ye ise İran sınırından ve köken olarak dünya uyuşturucu madde diyarı Afganistan üzerinden sevk edilmektedir. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi de bu ticaretin başını çekiyor desek yalan olmaz. Yine ne yazık ki İstanbul’da polislerin ağırlıklı olarak ‘Doğulu’ vatandaşları durdurarak üstlerini aramaları da bundandır. Mercedes sahibi, VIP hizmet sunan torbacılar tutuklanacak değildi ya? Her torbacının bir maşası, her maşanın da kendi kurban edecekleri vardır. Bilmezler ki, hepsi kurbandır. Hepsi pisliğin içinde, bataklıkta çırpınmaktadır.
Narkotik polisinin yayımladığı 2022 Madde Kullanıcıları Analizi Narkolog Raporu’na göre Türkiye’de metamfetamin kullanımı patlamış durumda! Sosyoekonomik ve sosyokültürel olarak hemen her sınıfa yayılmış olan bu maddenin piyasada tutunmasının esas sebebi bu kadar kolay şekilde ve ucuza erişebilmesinin yanında, kullanıcıları tarafından iyi kafa (!) yapmasının deneyimlenmesi yüzünden olduğu kanısındayım.
Burundan çekerek, damar yolu ile enjekte ederek, makattan alım gerçekleştirilerek, içecek içerisine karıştırılarak veya en sık olarak cam pipo (payp) ile kullanımı bulunmaktadır. Muhtemelen bir birey “tekel bayi” den gecenin bir vaktinde “kalem parfüm” alıyorsa; o şişeyi boşaltıp, bir ocak ateşi yardımı ile kendisine bir suç aleti (payp) yapması muhtemeldir. Piyasada ne kadar çok cam bükücü usta olduğunu görseniz muhtemelen şaşardınız.
Kullanıcılar sosyal medya üzerinden rahatça arayışta bulunarak ve ilgili lokasyonlardaki satıcılara ulaşarak hem cam pipoya hem de metamfetamine ulaşabiliyorlar. Rengi, yapısı, kokusu gibi etkenler nedeniyle taşımasının görece daha kolay olması da bu maddenin kullanımını yaygınlaştırıyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki her uyarıcı madde birey özelinde farklı etkiler oluşturmaktadır. Beyin kimyasallarını etkileme durumu kişinin sağlık durumuna, yaşam kalitesine, beslenme düzenine, vücut kitle endeksine ve maddeyi kullanım oranı/ölçüşüne bağlıdır. Zamanla bu etkiler kişide kalıcı psikolojik ve fizyolojik zararlara da yol açmaktadır. Ama söz konusu “haz almak” olduğunda madde kullanan insanlar zaten doğru şekilde “kâr-zarar analizi” yapamıyor. Çünkü beyni uyuşmuş bir insandan bunu bekleyemezsin!
Metamfetamin sahip olduğu kimyasal içerik nedeniyle oldukça güçlü bir uyarıcı madde. Diğer uyuşturucu maddelere nazaran çok daha kısa sürede “kafası geliyor.” Bu da elbette demektir ki çok daha kısa vadede bireyin sağlığını bertaraf edecektir. Gelen kafa genellikle “rahatlama” ve “keyif” hissi oluyor. Çünkü ciddi anlamda bir dopamin yüklemesine maruz kalıyor birey. Bir “ödül” ve “başarmışlık” hissi kaplıyor vücudunu. Dünyanın en yetenekli, en sağlıklı, en zeki, en güzel/yakışıklı insanı gibiymişçesine hissetmek oldukça olası. Bu “mükemmel” hissediş ve yapay şekilde mutluluk hormonlarının (dopamin-oksitosin-serotonin-endorfin) ani şekilde yükselişi sizce beraberinde ne getiriyor? Evet, sayın seyirciler… Seks.
Metamfetamin kullanıcıları çoğunlukla cinsel performans arttırıcı konumunda olduğu için bu maddeyi tercih ediyorlar. Erkek bireylerde hem ereksiyon problemine sebep olup hem de ejakülasyon süresini arttırıcı yönde olabiliyor. Ama esas konu nörolojik sistemin çok fazla uyarılmasından kaynaklı olarak cinsel birliktelik esnasında her bir dokunuşu normal halinden gereksiz ileri bir düzeyde hissetmek mevzusudur. Tüm bunlar beraberinde hiç tanımadığınız bir insan ile kendinizi yatakta bulmanız olası oluyor ister istemez. Hatta kendinizi yatakta bulmanız iyi bir ihtimal diyebiliriz. Muhtemelen hissettiğiniz “yükselme” sonucunda hiç tanımadığınız ve muhtemelen gerçek hayatta asla tanışmayacağınız insanlar ile bir grup deneyiminde kendinizi bulabilirsiniz. Ve evet, bunlar yaşanırken ekstra bir iradeniz ve yerleşmiş bir normunuz yoksa “mantığınız” hiçbir şekilde devrede olmadan hareket ediyorsunuz. Kısacası metamfetamin bağımlısı olduğunuz zaman artık normal seks(!)ten zevk alamayan bir bireye dönüşmeniz oldukça olası. Anlattıklarımı abartılı buluyorsanız metamfetamin kullanıcılarına ait “hikâye kutuma” koyduğum yüzlerce anlatıdan yalnızca birkaçının bu yazıda aktarıldığını bilmenizi isterim.
Eğer metamfetamini uzun vadeli ve düzenli kullanan bir bireyseniz durumun kendisi “sigara içmekten” pek de farklı olmuyor. Ayılıp güne başlamanız için bile bu maddeye muhtaç oluyorsunuz. Sizin normaliniz hâline geliyor. Ta ki ruh sağlığınızı ve beden sağlığınızı geri dönülemeyecek seviyede kaybettiğiniz gün gelinceye kadar. Ve bu kişisine göre değişen 1-3-5 yıllık bir süre dilimi. Üzücü olan şudur ki metamfetamin kullanan bireyler içindeki bulundukları durumdan o kadar “mutludurlar ki” yardıma ihtiyaçları olduğunu onlara kabul ettirmek neredeyse imkansızdır. Çok az sayıda birey sosyal yaşamında sorunlar yaşadığını idrak edip bu maddeden kurtulmak üzere adım atabilmektedir.
Sanmayın ki yalnızca “dinsiz, kitapsız, Allahsız” insanların bu maddeyi kullandığını ve bu madde kullanım ortamını paylaştıklarını. Muhafazakâr-Müslüman cenah özelinde inanılmaz bir yaygınlığa sahip uyuşturucu madde kullanımı. İstanbul özelinde Fatih Camii’nin arka sokaklarına dileyen kişilerin bir uğramasını (aman aman, sosyolojik travma uyarısı) önerebilirim. Elbette ricamdır ki lütfen unutmayalım: “Hiç kimse sınanmadığı bir günahın masumu değildir.” Yaralanmayan, bir yarayı hakkıyla bilemez. Kızılderili atasözünde olduğu gibi, birinin yaşadıklarını anlayabilmek için önce onun ayakkabılarını giymeli ve yürüdüğü yollardan geçmeli. Shakespeare de ne güzel eklemiş: “İnsanlar yalnızca kendilerinin hissetmediği acıları teselli etmeye kalkışır.”
İyi olmak bir hâldir. Ancak kötüyü bilmeye rağmen iyide kalabilmek bir erdemdir. Ben, naçizane, iyi olan insana saygı duyar; kötülüğe bulaşmasına rağmen iyi için çabalayan insana ise sempati duyarım.
Bunlar naçizane benim yorumlarım ve ilk aklıma gelen önerilerimdir. Bunlar uğruna çabalayacak olduğum için ve bu konu özelinde hayatım boyunca katma değer üretme motivasyonuna sahip olduğum için binlerce kez şükürler olsun. Veriler ve uzman yorumları gösteriyor ki özellikle yeni “Z kuşağının” ve gelecekteki hayatlarımızın ana gündemlerinden biri bu durum olacaktır. Konu ile alakalı Yılmaz Özdil’in Sözcü gazetesinde yayınlanmış Narko isimli bu yazısını ve Yeşilay kurumunun metamfetamin ile alakalı ilgili sayfalarını incelemenizi de öneririm. Bu konuda dert ortağı olan her kişi ve platform ile iş birliği yapmaktan ve destek mekanizmaları kurgulamaktan onur duyarım.
Kimseyi yargılama amacım yok. Hepimiz bu ortak tehlikenin bir ürünüyüz. Bir gün benim de bu madde ile bir ilişkim söz konusu olursa ümit ederim ki yazdığım bu yazıya tutunurum. Ne ile savaştığımızı bilmemiz ve ne uğruna nasıl bir hayat yaşadığımızı anlamlandırabilmemiz kâfi. Zarara rızasıyla girene zaten merhamet edilmezmiş. Buyurun bozun sağlığınızı ve zihninizi. Sonuçta özgür değil misiniz?
Madde bağımlılığı konusunda şifa arayan herkesin şifasına kavuşabilmesini dilerim.
Bu maddeye neden bulaştığını ve neden sürekli kullanımda bulunduğunu her insanın fark edip anlamlandırabilmesini dilerim.
Bir birey, bir madde üzerinden bağımlılık geliştirecek kadar hayatının ve iradesinin özgürlüğünü neden kaybettiğini sorgulasın isterim.
Göz göre göre akıl sağlığını ve biyolojik sağlığını çürüten bir gerçekliği neden seçtiğini anlayabilmesini ve bu doğrultuda çözüm odaklı yaklaşabilmesini dilerim.
Ey düştüğü bataklığın farkında olup bu yazıyı okuyan kullanıcı! Evet, bu bir seçim. İnsanca yaşamak ile çürüyerek yaşamak özelinde bir seçim. Seçimini sana yakışan şekilde yapmanı dilerim.
Çünkü sen, en güzeline layıksın; Esfel-i sâfilîn’den kendini kurtarıp, alâ-yi illiyyîn’e çıkabilecek kudrette teçhizatlarla yaratılmış olansın.
Vicdanının sesini dinle. Hayatının iplerini eline almanın, sorumluluk ve irade geliştirmenin vakti geldi.
Bir kenara bırak “para babası baronların” senin içindeki cevheri engellemek için kurguladığı uyuşturucu stratejilerinin dramasını yapmaktan.
Bir kenara bırak seni bu madde ile tanıştıran her şeyi suçlamayı. Özgürleş içinde bulunduğun ortamdan. Kurtar kendini yaşadığın bağlamdan. Biliyorum, sen yepyeni bir sayfaya başlayabilecek kadar güçlü bir insansın.
Vazgeç ve veda et seni zehirleyen, seni senden uzaklaştıran bu toksik her şeyden. Helalleş yaşadığın tüm zorluklarla.
Başka bir hayat, inan ki, mümkün.
Ve inanıyorsan dön bir bak Ellerindeki Kristallerin neler olduğuna!