Karmik İlişkiler
Temmuz 3, 2019
JCI Culture -Röportaj
Temmuz 3, 2019

Yadigâr

Nihal Yüzügüldü (Konuk Yazar)


Günün en ince yeri kımıldıyor

Aniden huysuzlaşan ot yığını içim

Biraz sıkıntı, çokça sinir

Dünyadan razı yaşamayı öğrenemiyorum

İsteğin iradesizliği ya da

Mayalanan gövdesi zamanın

Önüm ardım boşalıyor

Keder, umudumun yorgun atlarını ehlileştirmiyor

Zamanı yırtıp mekânı parçalayınca bilinç

Hissedilen sadece bir el

Yüzü seccadeli bir marangoz

Üstüme bazen huzuru yontuyor

Bende öylesine büyüyor

Yeni soğumuş sabah vakitleri, ay yalnızlığı

Bir şey istemeyi akan suya bırakıyorum

 

Günün en şeffaf yerine çöküyorum

İçimin kuşları hırçın, susuz

Bir avuç toprak taş oluyor kalbin sıcaklığında

Kalbin ıslaklığında tuza dönüşüyor kaya

Sesler külleniyor sürekli

Birikenleri ayıklıyorum

 

Her yerim duman

Çünkü babamdan hatırladığım

Tek cümle yok -yarama süreceğim-

Taş nasıl toprak olur

Toprak nasıl çamur; çamur nasıl insan

Bulut damla verir, damla kan siler

Sözü acıtmadan nasıl demler dil

Yine de

İbrahim düşüyor aklımın gönlüne

Bana yadigâr tek kelime yok

 

Hüznünü sızdırmayan kalbim denizi taşırabilir

Dopdolu iç acısı ve dağılmış kehribarlarla

Eğer taşıyabilirsen kendine eğil diyor İbrahim

Sorgusuz sualsiz teslimiyeti kucakla

Güvercin nefesiyle uyuyorum

Öyle acemi öyle hiç öyle esrek

Babama ait bir cümle arıyorum

Hiç değilse kelimelerin kanatlarına sığınayım

 

Dünyayı yutkunuyorum, sonsuz daralıyor boğazım

Bu nasıl oyun: gece gündüz yap-boz

Bu nasıl oyun: gerçeğe dönüşen rüya; rüyaya dönüşen gerçek

Yürümeyi tam da yolun sonunda unutuyorum

Şaşkınlığın labirentinde sakat sesim

Duvarlara çarpa çarpa bana dönüyor

Boşluğuna inince evrenin

İbrahim fısıldıyor kulağıma

İstemeyi istemek elinde değil

Babamdan öğrendiğim tüm kelimeleri yaktım

Yeni kelimelerle imtihan olmak için

Yalnızlıktan bile yalnızdım

Varlığını yakınca çoğalacak bedenim

 

Evlat iken babamla sınandım

Put yapan ellerini öpmedim tören sabahlarında

Baba olunca evladımla denenecektim

Ona kavuşmak için kesmeliydim damarımı da

 

Öğrendim, elmayı kemiren kurdun şükrü vardı

Kurdu görüp elmayı çöpe atanın israfı

Elmanın suçu yoksa da sordum:

-Dünyada olmak ne

-Öteler nerde

-Suç ne demek

Öğrendim, yanmaya sebep değildi ateş

Öğrendim, söndürmek değil boğmak içindi su

Esbap perdesi aralanıyor

İsteğimin kirini siliyor bir el

Uyanmaya yakın

Bir ezan bütün zarafetiyle üstüme düşüyor

Minnetim kalbimin direncini kırıyor

Sahibine âşık olmuşken

Azat edilince özgürlüğü yadırgayan köle gibi

Şükrederken utanıyorum



Paylaşmak Güzeldir: