Nihal Yüzügüldü (Konuk Yazar)
Günün en ince yeri kımıldıyor
Aniden huysuzlaşan ot yığını içim
Biraz sıkıntı, çokça sinir
Dünyadan razı yaşamayı öğrenemiyorum
İsteğin iradesizliği ya da
Mayalanan gövdesi zamanın
Önüm ardım boşalıyor
Keder, umudumun yorgun atlarını ehlileştirmiyor
Zamanı yırtıp mekânı parçalayınca bilinç
Hissedilen sadece bir el
Yüzü seccadeli bir marangoz
Üstüme bazen huzuru yontuyor
Bende öylesine büyüyor
Yeni soğumuş sabah vakitleri, ay yalnızlığı
Bir şey istemeyi akan suya bırakıyorum
Günün en şeffaf yerine çöküyorum
İçimin kuşları hırçın, susuz
Bir avuç toprak taş oluyor kalbin sıcaklığında
Kalbin ıslaklığında tuza dönüşüyor kaya
Sesler külleniyor sürekli
Birikenleri ayıklıyorum
Her yerim duman
Çünkü babamdan hatırladığım
Tek cümle yok -yarama süreceğim-
Taş nasıl toprak olur
Toprak nasıl çamur; çamur nasıl insan
Bulut damla verir, damla kan siler
Sözü acıtmadan nasıl demler dil
Yine de
İbrahim düşüyor aklımın gönlüne
Bana yadigâr tek kelime yok
Hüznünü sızdırmayan kalbim denizi taşırabilir
Dopdolu iç acısı ve dağılmış kehribarlarla
Eğer taşıyabilirsen kendine eğil diyor İbrahim
Sorgusuz sualsiz teslimiyeti kucakla
Güvercin nefesiyle uyuyorum
Öyle acemi öyle hiç öyle esrek
Babama ait bir cümle arıyorum
Hiç değilse kelimelerin kanatlarına sığınayım
Dünyayı yutkunuyorum, sonsuz daralıyor boğazım
Bu nasıl oyun: gece gündüz yap-boz
Bu nasıl oyun: gerçeğe dönüşen rüya; rüyaya dönüşen gerçek
Yürümeyi tam da yolun sonunda unutuyorum
Şaşkınlığın labirentinde sakat sesim
Duvarlara çarpa çarpa bana dönüyor
Boşluğuna inince evrenin
İbrahim fısıldıyor kulağıma
İstemeyi istemek elinde değil
Babamdan öğrendiğim tüm kelimeleri yaktım
Yeni kelimelerle imtihan olmak için
Yalnızlıktan bile yalnızdım
Varlığını yakınca çoğalacak bedenim
Evlat iken babamla sınandım
Put yapan ellerini öpmedim tören sabahlarında
Baba olunca evladımla denenecektim
Ona kavuşmak için kesmeliydim damarımı da
Öğrendim, elmayı kemiren kurdun şükrü vardı
Kurdu görüp elmayı çöpe atanın israfı
Elmanın suçu yoksa da sordum:
-Dünyada olmak ne
-Öteler nerde
-Suç ne demek
Öğrendim, yanmaya sebep değildi ateş
Öğrendim, söndürmek değil boğmak içindi su
Esbap perdesi aralanıyor
İsteğimin kirini siliyor bir el
Uyanmaya yakın
Bir ezan bütün zarafetiyle üstüme düşüyor
Minnetim kalbimin direncini kırıyor
Sahibine âşık olmuşken
Azat edilince özgürlüğü yadırgayan köle gibi
Şükrederken utanıyorum