İki şiir
Mızrağı ile gelmiş
Meşeden bayağı gövdesi
Yontulma taştan baş bölgesi
Metronun ortasına peydahlanmış
Sanki taş çağından
Takım elbise giymiş olsa da
Mızrağı sığmıyor, sırıtıyor
Fakat sığdırmak için ısrarcı
Rahatsız olsa da ondan başkaları
Bedeninin bir parçası gibi taşıyor
O çağ dışı mızrağı
Mızrak arkaik olsa da
Keskinliği baki kalmış belli ki
Bir korku salıyor çünkü
Bu çağ dışı bayağı herif
Bir güç devşiriyor
Bu mızrak ile kendine
Ve mızrağın saçmalığının
Farkında olan çoğunluklar
Biat ediyor mızrağın gücüne
Mızrak edinmek için
Onlarda bir mağara arıyor kendilerine
Böylece mızraklı adam
Mağarasından getirdiği mızrağını
Metropolün ortasındaki
Gökdelenlerin arasındaki
Modern insanlara kabul ettiriyor
—
Beton
Çizili sınırları
Ve sert açıları
Şekilsiz doğaya karşı
Ne kadar da katı
Oysa meşe palamudu
Ya da bir akarsu
Renkli, şekilsiz, çoşkulu
Oysa set çeker durağanlığı
Keser suyun akışını
Fakat insanı
Bu durağanlığı
Hareketsizliği, keskinliği
Katı açıları
Güvende hissettiriyor
İnsanın yuvasıdır çünkü
Düşlerinin beton duvarları