İstasyon
Mart 4, 2025
Altın Post’u Kim İstedi?
Mart 4, 2025

Yeni Başlangıçlara

Konuk Yazar: Yağmur Cantaş


 

Selammmmmmm,

Yoğun istek üzerine (!) dayanamadım ve ilk yazımı kaleme almaya karar verdim. Ne hakkında yazsam diye düşünürken aklıma birçok konu geldi. Bu yazının konu başlığı “düşmeseydim kalkamazdım, kalkmasaydım düşmezdim”, diğer konu başlıkları için yazılarımı beklemede kalın, umarım başka yazı da yazarım. Neyse…

Yağmur kim diye sorsalar derdim ki: Bataklıkta bile güzelliği bulabilen, görünmeyeni görebilmeye çabalayan biri. Hikayeler her zaman bende anlam buldu; tanıştığım her insan, kedi, köpek, ağaç. Acaba bugünlere gelene kadar neler yaşadı, hayatında neler oldu? Öfke patlaması geçirip kaç kez ağladı, mutluluğu ne zaman gözyaşlarına dönüştü, o hep hayalini kurduğu bilinmeze farkına varmadan nasıl ulaştı? Burada biraz kendi hikayemi anlatmak istiyorum: 

Yıllar yıllar öncesi Eskişehir‘in ücra köylerinden birinde dünyaya gözlerimi açtım. Kocaman bir bilinmezlik ama zaten bebeksin bir şey bilmen de beklenmiyor senden. 15 günlükken talihsiz bir kazayla kafatasım yarılmış, tabi bunları hatırlamıyorum bana anlatılanı yazıyorum. Doktorlar yaşama umudu bulamamışlar bende ama benim daha o zamanlardan belliymiş hayata tutunma sevdam. 

Aradan yıllar geçtikten sonra birkaç ufak kaza daha yaşadım ama en büyüğünü beni beklediğini bilmiyordum. Hayatımın nereye gittiğini bile bilmezken güzel köyümde keçilerimiz, ördeklerimizle mutlulukla dolu yaşıyorduk. Bir gün ailemle pikniğe gittik ve kara bulutlar üzerimize yağdı. Talihsiz bir trafik kazası. 3 ağır, 1 hafif yaralı. Bu sahneleri sizin mental sağlığınız için atlıyorum. Kalçam kırılmış. Vücudumu bir arada tutan kemikler ayrılmış, bir daha yürüyemeyeceğim doktorlar öyle diyor. Kabullenmek istemiyorum, kabullenemiyorum da. Taburcu oldum. İyileşmek için inanılmaz bir efor sarf ediyorum. İyileştim, bu günlere geldim. 

Bu yazının konusu sağlığın ne kadar önemli olduğunu söylemekten öte. Hayat bana öğrenmem için ağır bir ödev verdi ben de sorumlu bir öğrenci olup altından kalkmaya çalıştım. Bu yazıda zor zamanların getirdiği umuttan bahsetmek istiyorum. 

Her ağlama hissiyle dolduğumda kolyeme sarılırdım. Anka kuşu figürlü kolyem. Anka kuşunun hikayesini biliyorsunuzdur, ben ankadan hep güç aldım. Benim için figürden çok daha fazlasıydı. Bir söz vermiştim kendime iyileşince bir daha takmayacaktım o kolyeyi. Öyle de oldu. Ne zaman umutsuzluğa kapılsam içimde biriken o kocaman umuda sarıldım ve güçlü kaldım. 

Bunların üzerinden 5 yıl geçmiş. En büyük öğretisi sabır, umut, çaba. Yorulduğumda, artık bir adım daha atmaya güç bulamadığımda kat ettiğim onca yolu düşünüyorum. Bazen düştüğümle kalıyorum, aylarca toparlayamıyorum ama sonunda Anka Kuşu gibi küllerimden doğup; kollarımı açarak “Gelsin, hayat bildiği gibi.” diyorum. Eğer zor zamanlardan geçiyorsan, kendine olan inancını kaybettiysen arkanda bıraktığın dikenli yolları hatırla. Sokak lambası her zaman parlak yanıp sana yol göstermeyebilir, işte o zaman sokak lambasına değil kendi ışığına ihtiyacın olduğunu hatırla.

Küllerimizden yeniden doğduğumuz uzun yolculuklarımıza…



Paylaşmak Güzeldir: