Konuk Yazar : Nilsu Sevinçli
Simge ile içimizdeki girişimcilik ateşini harlamak istiyorduk. Projemize devam ederken fikir maratonu içerisinde kendi fikrimizi de geliştirmek için heyecan bulacağımızı düşünerek ,biraz da okulların çevrimiçi olmasından kaynaklı boşluktaydık, Innovation Boost etkinliğine başvurduk. Etkinlik İTÜ Girişimcilik Kulübü tarafından gerçekleştiriliyordu. Rastgele ekiplere dahil olduğumuz sürecin ilk iki günü yüz yüze eğitimlerle gerçeklecekken haftaiçi çevrimiçi, haftasonu tekrar yüz yüze bir finalle bitiyordu. Etkinliğin ilk günü Maslak’ta ortak ofis alanlarının bir tanesinde başladı. Uzak mesafe olunca yine koştura koştura kendimi yollara attım. Bir yandan da ,Romanya zamanlarından kalma alışkanlık, hiç paylaşmadığım halde her şeyi youtube kanalına atacakmışçasına kaydediyorum. Şimdi videolara bakınca başıma geleceklerden ne kadar habersizmişim… Bahsettiğim gibi etkinlikten beklentim biraz içimde devam etme heyecanı bulmak biraz ise bu benzeri etkinlikleri düzenlemek için ilham kazanmaktı.
İlk gün eğitimler ve üç farklı girişmi tanımakla geçti. Oturumlar sonrası ekiplerimizle tanışmak için bize söylenen masa numaralarına göre yerlerimize geçtik. Daha tam tanışamadan ortama ısınmamız ve birbirimizi tanımamız için farklı ekiptekilerle karıştık. Karıştırılan ekiple gerçekleştirdiğim soru-cevap sonrası kendi ekibimi tanıyamadan başka bir ekibi daha fazla tanıdım desem yeridir. Sonrasında ekiplerimizle tekrar bir araya geldik. Artık tanışma faslını yok sayıp üzerinde çalışacağımız güncel bir problem bulmaya odaklandık. Bu arada konu kısıtlamamız da olduğunu belirtmeliyim. Ben istiyorum ki kişilerin sağlık problemlerine yönelik reelslerden buldukları asılsız çözümler yerine yapay zekâ destekli bir sağlık uygulamamız olsun. Akademik makaleler ve doktor onaylı reçeteler ile kişiyi basit rahatsızlıkları için yönlendirsin. Kimse bu fikre olur gözüyle bakmıyor. Mantıklı tabi; kişisel sağlık zahmetli, yanlış yönlendirmeye açık, izinleri zor vesaire. Biraz üstte şikâyet ettiğim gibi başka ekiplerle buzları kırdık ama ekipçe birbirimizi çok tanımıyoruz, süremiz kısıtlı ve biraz da uyumsuz sivri kişilik tipleriyle dolu bir ekibiz. Memnuniyetsizliğim had safhada, umutsuzum ama çabalamaya devam ediyoruz.
Ekibimizdeki herkes sivri karakterli dedim ama aslında bu pek doğru sayılmaz. Bir arkadaşımız bize göre biraz daha çekingendi ama girişim fikri ondan geldi. Neden elektrikli araçların yolda kalmasıyla alakalı bir probleme yönelmiyorduk? Elektrikli araçlar şimdi de gündemde ama geçen yıl bu zamanlar hep haberlerde, medyada etkinliklerde elektrikli araçların geleceğini dinliyorduk. Madem bu sektöre olan ilgi yoldaki elektrikli araç sayısıyla beraber artıyordu, biz de bu alanda doğacak problemlere odaklanabiliriz dedik. Görüşmelerimize sonrasında zoom’dan devam ettik. Süremiz yetmemişti yüz yüze tartışmaya. Görüntülü görüşmelerde bir araya gelerek fikirlere SWOT analizi yaptık. Bir gün de yüz yüze görüşelim dedik. O gün önce Taşkışla’ya geçtik, İTÜ ile resmi tanışmamı da gerçekleştirdim. Baktım biyoteknolojiyi bir kenara koymuşuz, İTÜ ortamı da hoş, aklıma da okul değişikliğinin tohumları ekildi. Yemekhanenin yemekleri daha kötü ama idare edebilirdim.
Başta beş kişi olan ekibimizden bir arkadaş ayrıldı yerine ekibimizin ayrılmaz parçası Berkay geldi. Berkay makine okuyor, tasarımlarımız hep onun elinden çıktı. En güçlü yanımız da ürün tasarımlarımızdı her zaman. O gün biraz daha alıştık birbirimize. Haftasonu hızlıca geldi. Biz yine kendimizi eğitimlerin arasında bulduk. Güç bela sunumu hazırlamaya başladık. Rakiplerimiz dişliydi. Aralarında hitabeti çok güçlü kişiler vardı. Bizde ise sunumu kimin yapacağı henüz belli değildi. Cumartesi akşamı, pazar günü sunumun yetişmeyeceğini öngörerek medde çalışmaya başladık. Günün yorgunluğu pesto soslu makarna ile giderilmeye çalışılırken türk kahvesi makinesi o gece sadece bana çalışıyordu. Beş kişi fikri tartıştık, geliştirdik, dinleyiciye duygusal bir yolculuk sunmaya çalıştık.
Beş farklı kişiliğin bir araya gelmesi zaman zaman çatışmaların yaşanmasına da sebep oluyordu. Ama değişik bir şekilde ekip kimyası uyuşmuştu. İddialı bir takımdık, elektrikli araç fikrinden sonra yarışmayı kazanacağımıza inanıyorduk. Gece üçe kadar çalışmaya devam ettik ama bir noktadan sonra artık dinlenmiş bir şekilde güne başlamanın daha iyi olacağına karar verdik.
Yarışmaya katılan başka bir arkadaşın evinde kaldığım gecenin ardından Beril’den aldığım kıyafetlerle yarışmanın final günü geldi. Sabah aldığım onlarca prova ve başlangıçtaki heyecan yönetiminde pek başarılı olamamaktan kaynaklı kötü sunumlarımdan sonra, muhtemelen kırk kere sesli sunmuşumdur, sunum sırası bizdeydi.
Girişte dinleyiciyle empati yaptırmak adına hayalî bir personanın hikayesiyle başladık. Siz de yattığınız yerden aracınızı şarj etmek istemez miydiniz? Klasik girişim sunumlarının olmazsa olmaz sayfalarını da aktardıktan sonra sunumumuz bitmişti. Ben sunum öncesi ağlamak isteyecek kadar heyecanlıyken sunumun her anında, dinleyicilerin ifadelerine baktığımda keyif aldım.
Bu arada diğer sunumları dinlerken bizdeki özgüven biraz hasar aldı. Rakiplerimiz arasında şehirlerin gezi rotalarını oluşturan bir fikir vardı, yani fikre benzer projeler duymuştum ki benim de benzeri bir girişim hayalim vardı, sunumları harikaydı. Bir başka fikir ise evde küçük çaplı tarıma imkân veren kitler oluşturmayı planlayan bu fikrin sunumu görsel açıdan bizden öndeydi.
Sunumlar bittiğinde sonucun açıklanma anını heyecanla bekliyorduk. Üçüncü açıklandı, biz değildik ve buna sevindik. İkinci açıklandı, korkmaya başladık. İkinci olmak da kabullenebileceğimiz bir durumdu. Çoğul konuşuyorum ama video kayıtlarına bakınca bir ekip arkadaşım kameraya devamlı biz kazandık, aldık, zaten bizde diyerek konuşmuş.
Yarışmanın ödülleri arasında İTÜ Çekirdeğin zorlu seçim aşamalarını direkt atlayarak çoğunlukla fikir aşamasındaki projelerin yer aldığı ön kuluçkaya dahil olma imkânı, beş bin liralık kendisi mütevazi ama kartonu kocaman bir çek, yatırımcı görüşmesi simülasyonları ve ofis kullanım hakkı vardı. Ama o ödüllerden ziyade bizim için dünyayı kazandıran başka bir ödül olacaktı: Takım çalışmamızın, kimyamızın tescillenmesi. Biliyorum belki yazarken anlaşılmıyor ama bir hafta gibi kısa bir sürede başlangıçta uyumsuzluğu bizimki kadar fazla olan bir takım olmadığına inanan ben, yarışmadan sonraki bir yılda nasıl oluruz acaba diye düşünmeye başlamıştım. Takım kimyamız olsun diye ekip toplantılarımızda AIESEC’de gördüğüm biraz utanç verici ama eğlenceli danslara yer verdiğimizde ortak bir utancı paylaşarak yakınlaşacağımızı düşünürken sanırım bu teklifim hakkında dalga geçerken yakınlaştık. Bolca kaotik ama tutkulu bir ekipti bizimkisi. Yarışma kazanılmasa bile bu fikre bir şans verip devam etmek istiyorduk.
Kazanan kişi açıklanırken şu sözler söylendi: Büyük kurumlarla iş birliği yapacak, Türkiye’nin ihtiyacı olan o büyük girişim… Çok zor, yapması çok zor (gerçekten zordu) ama bunu tek bir ekip yapabilir (yapamadı ama çabaladı). İşte o ekip: E-Walker!