Konuk Yazar : Ali Berdan Kaya
Zihnimin istekleri ve beni yaptırmaya zorladığı şeylerle savaş içerisinde hissediyorum. Yatağımda debelenirken sarıldığım yumuşak yastığın hissiyatı, yatağın soğuk tarafına ulaşmanın verdiği keyif, asla içinden çıkmak istemediğim yorganımın sanki bir tuğla gibi üzerimde ağırlığı… Bütün bunların içerisinde büzülüp yok olmayı bekleyen, cansız bir yaratığa dönüşüyorum git gide. Bir taraftan isteklerimin ve planlarımın ağırlığı çöküyor, diğer taraftan kurduğum hayallerime olan uzaklığım suratıma çarpıyor. Zehirli bir dost gibi gelen yorganıma sarıldıkça sarılıyorum ve bu bana korkunç keyif veriyor. Dünyadaki başka hiçbir şey gerçek değilmiş, dünya sanki kafamda dönen birkaç illüzyondan ibaret gibi; o yatağın içerisi benim için ayrı bir gerçeklik oluyor. Orada her şey kolay ve mümkün, çünkü sadece beynimle baş başayım ve orada ne istersem onu düşünürüm. Sanki sözümün geçtiği tek yer orasıymış gibi. Evet aslında tam olarak öyle, yatağın dışarısında karşılaşacağım çoğu şey benim istediğimin dışında; Evim, olmayan arabam, olmayan param, yolunda gitmeyen sorumluluklarım ve planlarım… Onlardan kaçmak için gidebileceğim daha iyi bir yer düşünemiyorum, çünkü yatağımın içerisinde -bir de telefonum da yanımdayken- onlar aklıma bile gelmiyor ve bu bana çok iyi hissettiriyor.
Kurduğum hayallerimin gerçekleşmesi bile mümkün yatağımın içerisinde. Tek yapmam gereken birkaç plan ve ayağa kalkmak. Kurduğum iki üç olumlu senaryo; Nasıl, ne zaman, kiminle sorularının birine bile cevap veremeyen muhteşem planlarımla mümkün oluyor her şey. Bu sorulara yatağın içerisinde cevap vermem yasak, çünkü cevaplayabildiğim saniye bu hayaller bir gerçeklik kazanacak. Onun yerine hiçbir çaba göstermeden, sadece başardığım senaryoyu hayal etmek daha kolay. E gerçek gibi zaten, sadece ben biliyorum. Başkası bilmese de olur, yatakta tek kişiyim hâlâ çünkü.
İyi mi hissettiriyor! Uyuşturulmuş, kollarından zincirlenmiş ve yatağa bağlanmış desem daha doğru olabilir. Çünkü bu anın gerçekliği tam olarak bu, sadece gözlerimizle göremiyoruz.
Dünyanın bana bir borcu varmış gibi hissediyorum ve bu borcu bana ödeyeceği günü bekliyorum.