Sorularımız var. Sormak ve öğrenmek istiyoruz. Hayat bilinmezliklerle doluyken biz bu bilinmezlere nasıl yaklaşıyoruz? Bilmek mi istersin yoksa bilmemek mi seni rahat ettirir; ya da daha önce bu sorgulamalara girmiş miydin? Evren derya deniz, biz de içinde yaşayan balıklar. Balıklar bilir mi hangi su onlara daha uygun, hangi balıklarla daha iyi yaşayabilirler, onların çevresinden başka bu derya denizde neler var? İnsan biliyor galiba, ama ne kadarını biliyor bilmiyorum. Sorgulamak, anlamak, anlamlandırmak ve anlaşılmak değerli olduğunda sorular çıkıyor ortaya. Kimi zaman başkalarına, kimi zaman da kendine yönelttiğin sorular.
Her sorunun cevabı yok, bir kısmının var, bir kısmının ise çok muğlak ama akılda kalan sorgulamalar çok net. Bazen cevabı bulmak değil de cevabı bulma yolunda olmak mı sorgulanır? Bazen karşına bir olay çıkar ve bu olay ne dersin, olay devam eder ve dersin ki nasıl oldu? Nasıl olduğunu anlamak ise olayın kahramanlarıyla bire birde birçok soruyu beraberinde getirir. Tüm sorulara cevap vermek mümkün olmasa da olay hakkında bilgini arttırmak o olayın daha iyisini yapmana imkan tanır.
Bazen ise sorarsın kendine: ‘‘Ben karşılaştığım bu olay karşısında ne hissettim, nasıl davrandım? Peki bu davranışların sebebi ne, neden böyle hissettim ve davrandım?’’ Gidersin geçmişe, bakarsın bugüne. Tüm parçalarınla bütünsündür, bu parçaları anlamak ise yanlış birleşmeler varsa açığa çıkarır, bazı hatalı parçaları hayatından çıkarmana olanak tanır. Ne yaşarsan yaşa senin bütün benliğine işlenmiştir, bu benliğe işlenen parçaları anlamak ve kabul etmek önemlidir. Anlamayı ve kabulü gerçekleştirdiğinde hayatın sana sunduğu fırsatlara daha açık olursun, geleni kucaklar ve istemediğinden ayrılırsın.
Farkındalıklarıyla evrendeki yerini anlar insan. Kendi hayatına, başkasının hayatına ya da evrene etkisini anlar. Anladığı şeyi hayatıyla ilişkilendirir ve anlamlandırır. Kabul etmek istediğini kabul eder, değiştirmek istediğini değiştirir. Sorgulamalar bu akışın bir parçasıdır, cevaplar da akışta bazı noktaları netleştirir ama cevaplar olmadığında sorular devam eder ve sorular biterse hayat, hayat biterse de sorular biter. Anlamak ve anlamlandırmak nedir, insanın hayatında neden etkisi vardır ve nasıl bunu daha iyi şekilde bütünselliğimiz için kullanırız? İnsan bu sorguların, cevapların ve belirsizliklerin hepsinin altından kalkabilecek güce sahiptir. Her insan bir potansiyeldir; peki bu potansiyel nedir, neden potansiyeller önemlidir ve nasıl potansiyeller gerçekleştirilir?
Soruların cevaplarını buldukça yeni sorular sormak istiyor insan. Bilinmezliklere yaklaşma stratejileri belirliyor, sordukça öğreniyor, öğrendikçe daha fazlasını istiyor. Sorgulamalar denizin içinde bir girdap belki de ama bu girdaba girmeden denizin ve içindekilerin anlamını öğrenemiyorsun. İnsan anlamlandırmak istiyor, ben istiyorum ve soru sordukça daha fazlasının olduğunu görüyorum. Gördüğüm manzaradan ise çok etkileniyorum. Sorgulamak, anlamak, anlamlandırmak ve anlaşılmak değerli olduğunda kendime ve başkalarına sorularımı yöneltmeye devam ediyorum. Sorgulamanın ne olduğu, neden yaptığım ve nasıl benim için iyi olacak şekilde devam edeceğim gibi sorgular bile bir sürü cevap gerektiriyor. Dünya içinde farklı dünyalar, farklı dünyaları özel kılan noktaları fark ediyorum. Tüm bunları sorgularla anlama ve anlamlandırma yolculuğu ise bu dünyaların ayrılmaz parçası olmaya devam ediyor.