Sorgularla Anlam Yolculuğu
Haziran 3, 2022
Kendini Tanımak ve Kierkegaard
Haziran 3, 2022

Swarm ve İnsana Övgü

Swarm ve İnsana Övgü

 

Tanrı bizleri yaratı 

Belki başıboş bıraktı

Muhtemelen günahı sevabı 

Saymayı da bıraktı 

 

Ya bıraktıysa bizi sevmeyi 

Ya unuttuysa yaratılan bizleri

 

Bunca hastalığın ve insan acısının ötesinde

Neşe, iç huzuru da var elbette

 

Kerpiçten evler ve mermerden dev saraylar

Rengârenk dans eden kuşlar ve uçamayanlar

 

Tanrı hepimizi yarattı

Ve galiba bizi baş başa bıraktı 

Doğrulmayı öğrendik öğrenmesine

Yine de aşamadık hâlâ evrenin yalnız uğultusunu 

 

Oysa 

 

Çöldeki bir çiçek

Evrende insan

Parlayan yıldız, karanlık gökte

Sesi evrenin

Sevgisiyle nefreti ile düşüyle cehaletiyle

Bir medeniyet yumağı

 

Ve 

 

Unutulmuş bir köşede

Galaksinin kenarında bir yerde 

Yok insandan başkası

Belki bir tanrı bile

 

Anlamlandırmaya çalışmak için cahil

Duygusal ve yorgun 

Gerçekten öte hazzı aradı diye

Kızabilir mi insana tanrı

 

Baş başa olsak da başıboş olsak da

Evrenin bilinmez kumaşını

Hep beraber tutmuşuz

Kırışmasın diye 

Korkarız bırakmaktan

Evvelden beri bekleriz tanrıyı

Onun için hazırlıklıyız bunca sene

 

İnsan olmanın doğası 

Böyle bir şey

Belki de 

 

Bu şiiri yazdıktan sonra Netfilx’teki Love, Deaths & Robots dizisinin Swarm adlı bölümüne denk geldim. Bölüm kısaca uzayda yaşayan gelişmiş bir karınca benzeri böcekleri anlatıyor. Bu böcek türü milyonlarca yıldır evrende yaşamakta, akılsız, duyguları olmayan aynı karıncalara benzer bir işleyiş süreçleri olan bir koloni. Ana karakterimiz bu türü askeri amaçlı üretmek için inceliyor ve türe ait bir yumurtayı büyütmeye başlıyor. Akılsız olan Swarm da buna karşı bir reaksiyon oluşuyor ve kendini korumak için zekâ içeren bir bilinç oluşturuyor. 

 

Dizinin bu bölümü bizlere insan zekasının gerçekten gerekli olup olmadığı sorusunu sordurmakla beraber, insan türünün duygusal yapısına da değiniyor. Yukarıdaki şiirde insanın bir ihtiyaç olarak tanrı figürüne ve bu figür ile kurduğu ilişkiye dikkat çekmek istemiştim. İnsanın gelişkin duygusal süreçlere sahip olması insan doğasının toplumlar içinde yaşarken toplumdaki diğer bireylerle bağlar kurarak duygusal ilişkilere giren bir medeniyet kurması, gözlemlediğimiz ve içinde bulunduğumuz, yaşadığımız bir yaşam biçimi. Oysa Swarm’da gördüğümüz şey duygusuz birer makine olarak evrimleşmiş belli feromonlar ile çalışan büyük bir makine Dizinin iddiasına göre böyle bir makine insan türünden hatta evrendeki türlerden daha üstün bir konumda olabilir. Dizi insan zekâsının bir türün yaşama şansını arttırması için çok gerekli bir avantaj olmadığını hatta bir avantaj sayılamayacağını iddia ediyor. 

 

Dizideki bu sert görüşün kısmen hatalı olduğunu düşünebiliriz. Hangi hayvan türü örneğin kanser gibi komplike bir hastalığı tedavi edebilir ki ya da enfeksiyon hastalıklarını çocukluk aşılamaları ile gezegenden silebilir? Dizi insanın duygusal ve zeki yapısının, insanın gen havuzunun kusursuzlaşması önündeki bir engel olarak görüyor. Oysa bizler teknoloji ile genetik olarak avantajsız olunan durumları değiştirebiliyoruz. Swarm ise doğal seçilimin uzun süreçleri sonucu yaşama şansını arttırabiliyor. Swarm’ın insan türüne karşı avantajı insana nazaran yaşadığı uzun süre olsa da zekâ insana kısa sürelerde büyük ilerleme adımları verebiliyor. Örneğin çiçek hastalığına karşı yüzyıllarca doğal bir bağışıklık geliştirememişken insan türü, aşılama ile son yüzyılda bu hastalığı gezegenden silmeyi başarmıştır. Swarm belki akılsız ve duygusuz olduğu için kendi türü ile savaşmıyor ama insan türü de yüzyıllardır kavgalı olan toplumları birleştirip sınırları olmayan bir Avrupa Birliği’ni kurabiliyor. 

 

Dizinin iddia ettiği gibi insan türünün kendi kendini yok etme olasılığının az olduğuna inanıyorum, yaşama devam etme olasılığına göre. Belki Swarm sahip olduğu milyonlarca yıllık gen havuzu ile insan türünü şu anda yeniyor olabilir ama yeterince süre zeki insan türüne verilseydi teknoloji ile evrimin doğal seçiliminin ilerisine taşıyacağını düşünüyorum kendisini. Yani dizinin kıstası olan iki türün birbiri ile savaşması hâlinde kimin kazanacağı değerlendirmesine göre eğer insan gibi zekâyı kullanan duygusal bir tür ile Swarm gibi mekanik, gelişimini doğal seçilimine dayandıran bir türe aynı süre verilseydi insan türünün daha az stabil ama daha fazla gelişeceğini ve Swarm gibi bir türü domine edeceğini düşünüyorum. Tabii ki kıstası iki medeniyetin birbirini yenmesinden öte uzun yaşamaya çevirirsek zeytin ağaçları bile insandan daha başarılı bir tür sayılabilir. (Başarı ölçütü koyduğumuz kıstasa göre değişmektedir.)

 

İnsan olmak; masallara inanmak, mitler üretmek ve burçlarla motive olmak olsa da bizler Tanrı’nın motivasyonu ile yaşıyor ama rasyonalite ile genel çerçevede iş yapıyoruz. İnsanın Orta Çağ’dan çıkma nedeni de bu olsa gerek.

 

Ve bir şarkı 



Paylaşmak Güzeldir:

Atahan Sır
Atahan Sır
İzmir Ekonomi Üniversitesinde Tıp Fakültesi öğrencisidir. Panik yapmaya gerek olmadığına ve insan uğraşlarının amaçlarının temelde haz almak olduğuna inanıyor. Nesilden nesile aktarılmış olan bilinmezlikle uğraşma sırasının bizlerde olduğunu düşünüyor. Birçok arayışımızın dalgaların kumsalda bıraktığı izlere sınırlar çizmek olduğuna inansa da, cevaplardan çok bu insan uğraşına odaklanıyor ve insan oyalantısının sınırlarını anlamaya çalışıyor. Her şeyin ötesinde yıldızların birinde bizim gibilerin olduğunu düşlüyor.