Elimizdeki Kristaller -II-
Haziran 3, 2022
Düşüyorum Zihnimin Derinliğine
Haziran 3, 2022

Mum Alevi

Konuk Yazar: Enes Sivri


Gözleri gözlerime değdi, nefesim kesilecek gibi oldu. Günlerce karanlık, yalnızlığı fısıldayan kuyularda şiirler okumuş bir ruh için çıkış yoluydu o bakış. Her bakış bir nakıştı ipliği umut olan o kanatlar için, özgürlüğü vadeden o kanatlar için. Gökyüzünde süzülürken güneş bir anne tesellisi gibi ısıtıyordu ruhunu. Geceleri ne güneş ne mavi gökyüzü arkasındaydı, geceleri kuyuya benziyordu; karanlık umudu boğan, anlamı yoğuran kuyulara.

 

Bir mum ışığında elini yaktı, yalnız eli değil ruhu da yandı. Mum ışığına uzaktan bakanlar bunu anlamadı. Ne ruhunun ne de elinin acısı muma küstürmedi onu. Muma elini uzatan mı, mumu oraya koyan mı yoksa yakan mı suçluydu. Yoksa bu sadece mağduru olan bir dava mıydı? Muma bir daha elini uzattı, bu sefer kanatları da yandı. Kanatları yandı, külleri susamış insanların önünde bir bardak suya karıştırıldı. Yine kuyuların karanlığı sardı onu, mum onu ısıttı ama o mumu ısıtamadı. Isıtabilseydi şayet ne eli yanardı ne ruhu ne de kanatları.

 

Şiirler söyledi, haykırdı karanlığa, ve karanlıktan seken duygular yaraladı yüreğini. Kan kaybından ölünmüyor geceleri, bunu çok sonraları anladı. Her uzvundan dökülüyordu kelimeler, topladı hepsini kuyunun içinde bir yerde, kelimelerden ördü kanatları yeniden, hangi kelimeler art arda gelince uçururdu onu yeninden, hangi dil bilgisi kuralları bir araya gelirse yeniden süzülürdü göklerde? O kanatlar yükseltemedi onu, uğur böcekleri dalga geçti onunla, kuyudaki uğur böcekleri.

 

Kelimelerin üstüne basıp kuyudan çıkmaya çalışmak da nafile oldu, kelimeler yetmedi. En sonunda üşüdüğü için kelimeleri bir yere toplayıp yaktı, kelimeler yandı o daha da üşüdü.



Paylaşmak Güzeldir: