Bu başlığın yaklaşık 5-6 aylık bir geçmişi var aslında. Okunan onlarca yazı, kitap, izlenen onlarca uzman, akabinde onlarca mesleki deneyimle beraber sağlıklı bir bireyi tanımlayacağım kalemim döndüğünce.
Sağlıklı birey öyle hepimizin hayalindeki en yüksek iyiyi elde ederek ya da o en yüksek iyiye ulaşıp onu sunarak olunmuyor, yaratılmıyor, sağlıklı birey; ne en kötüyü deneyimleyince ne de en iyiyi elde edilince, sağlıklı birey öncelikle hayat DENGEsi ile ete kemiğe bürünüyor. İyiyi de kötüyü de öğrenerek öğreterek, tanıyarak tanıtarak, seçim yapma şansı elde ederek ettirerek ama aynı zamanda SINIRlayarak da.
Sağlıklı birey, bir şeylere yalnızca karşıdan bakmayı öğrenmekle de başlıyor, EKSİK olmayı öğrenmekle de. Çünkü her şeye hükmedemeyeceğini ve elde edemeyeceğini kabul ettiğin an kendini keşfediyorsun. Neyi yapıp yapamadığını, ne için uğraş verme cesaretin olup olmadığını, gücünün son noktasının neresi olduğunu… Ve böylelikle hırs’ın altında ezilmeden, AZİMle, SABIRla yan yana yürümeyi.
Sağlıklı birey YAŞAMın sana adadığı ROLLERİ reddetmemekle de başlıyor. Doğumla başlayan hikâyede değiştiremeyeceğin rollerin olduğunu bilmek ve bu rollere yeri ve zamanı geldiğinde bürünecek olmayı beklemek, AKIŞI YAŞAmakla da.
Sağlıklı birey KALBİNE İYİ BAKan birey oluyor en nihayetinde. Kalbine iyi bakan kendine, kendine iyi bakan da çevresine iyi bakıyor. Ve en nihayetinde kalbin çekirdeği vicdan güçleniyor, yeni filizler veriyor. Can, NİYET, değer, anlam kazanıyor. Anlam kazandıkça birey, birey oldukça sağlıklı oluyorsun…