Tabağımdaki makarna bitmişti. Biraz tuzsuz olduğuna kanaat getirdim ama karnımı doyurmuştu. Kitaplığımdaki satmak isteyebileceğim kitaplara baktım. Oysaki her birini ne kadar da severek almıştım. Aralarından 4 tanesini alıp masa dediğim ama pek de masalığı kalmayan şeyin üstüne koydum. Yere yattım. İdamın neden yasak olduğunu düşündüm. Sosyalist ülkelerde fuhuşun legal olup olmadığını sorguladım kendi kendime. Afganistan’ın başkentini hatırlamaya çalışırken dışarı çıkma kararı aldım.Kahvenin girişinde oturan adamdan sigara istedim ve saati sordum. Bunu her gün yapardım, o da beni kırmazdı. Adamın adını ilk tanıştığımızda sormuştum ama pek umrumda olmadığından dinlememiştim. Onu aklımdan geçirirken hep Vedat Abi derdim. Çakmak vermişti bugün, genelde kibrit kullanırdı. Geri verirken Afganistan’ın başkentini bilip bilmediğini sordum ama pek oralı olmadı ve bulmacasını çözmeye devam etti. Veda edip parkın yoluna düştüm.
Parkın girişindeki büfeden Hürriyet gazetesi çaldım. Bunu her hafta 1-2 kere yapardım. Fark ettiğini ama durumumdan ötürü laf etmediğine inanırdım. Parkta bir banka oturup gazeteyi açtım. Dikkatim dağıldı çünkü yanımdaki çocuğun kulaklığından Yavuz Çetin o kadar sesli bağırıyordu ki sesin kulaklıktan değil de bir hoparlörden geldiğine inanabilirdiniz. Arka sayfalarda iş ilanlarına baktım. 2 lisans 1 yüksek lisans diplomam olmasına rağmen 5 aydır işsizdim. Liseyi bitirdiğimde babam benden adam olmayacağını dillendirmişti ama ben bugüne kadar anlamamıştım.
Kitaplarımı satmaya daha önce de uğradığım bir kitabevine geldim. 4 kitaba 20 lira aldım. Çıkarken hem akşam okumak için hem de bir dahakine satarım diye Albert Camus’un bir kitabını çantama attım.
Marketten aldığım makarnanın yarısını bitirdikten sonra yarın birkaç iş yerine başvurmaya karar verdim. Gitmeyeceğimin bilincindeydim ama vicdanım rahat olmalıydı. Komşum bana biraz helva getirdi. Ona başsağlığı dilememle cenazesinin olmadığını öğrenmem bir oldu. Kendisi benim ev sahibimdi ve kirayı ödemem gerektiğini bana bu şekilde hatırlatıyordu.
Helvanın tadı rezaletti, gerçi pek anlamam tatlıdan. Yatağa yattım ve biraz yuvarlandım çünkü midem gastritten ötürü ağrıyordu. Afganistan’ın başkentinin Kâbil olduğunu hatırladım.