Bazen bir çılgınlık yaparsınız, sevdiğinizin yanına kilometrelerce uzağa bir yolculuğa çıkmaya karar verirsiniz ya da ani karar vermeniz gereken bir teklif alırsınız, bazense bi’ iltifat edersiniz… Anlık kararlar ve söylemler hayatımızda kelebek etkisi yaratabilir ama ya o an onu yapmazsan? Ya o an onu söylemezsen, gitmezsen, o an artık an’lamını kaybedebilir ve o an artık geri gelmeyebilir.
Ders ingilizce, sınıfta keskin bir sessizlik hakimken arkamdaki kız parmak kaldırdı güzel bir aksanı vardı… O an sadece aksanına odaklanabildim ve zil uyandırdı odak noktamdan. Düşündüm… Aksanı çok güzeldi. Niye bunu ona söylemiyorum? Bu düşünceyi içime atınca benim ne işime yarayacak? Hafızamın en kuytu köşesinde anlamsız bir yer kaplayacakken dışıma savurursam belki bir gülümseme eklenecek evrene, bi’ pozitif enerji daha. Hızlı bir dönüş yaptım arkama onu daha önce görmüş müydüm? tanışmamıştık. “Niye bakıyor bu koca gözlü kız bana?” diye sorguladığını anladım ve pat diye söyleyiverdim. “Aksanın çok güzel!” Evet o an evrene bi gülümseme eklendi, hatta iki koca gülümseme! Çünkü karşındaki gülümsediğinde hele de gülümseten sensen alamazsın o gülümsemeyi yüzünden.
Bu satırları yazarken yani tamda şu an bir gece yolculuğundayım, yol uzun, ışık arada bir yüzüne çarpıyor ve çarparken yansımamı görüyorum simsiyah gecenin camında. Sıcacık bir otobüsteyim. Kendimi oldukça rahatlamış hissediyorum çünkü bilirsiniz kafa dengi bi’dostla yapılan muhabbetin ve aldığın desteğin ardından müthiş bir tat kalır dimağında. Evet! saat 02.30 ve Imagine Dragons albümünü dinlerken kulaklığımı aksanı güzel olan bir arkadaşla paylaşıyorum. Üstelik beni derin düşüncelere sokan güzel bir sohbetin ardından uykuya ramak kala, öyle güzel bir andayım işte. Üstelik bu an küçük bir kelebeğin ingilizce dersinde kanat çırpıp arkasına dönmesiyle başladı. Sen peki güzel misafirim sen de içine atanlardan mısın? Söylesene hakikaten onları güzel bir enerjiye dönüştürmek varken niye hafızamızın çöplüğünde birikmelerine mahkum bırakırız?
Susma! Söyle, çünkü bu hayatta bir şeylere cesaret edebildiğin kadar şanslısın, mutlusun, hayattasın. Anların keyfi bi’ başka ve inan bana her anın tadı da başka. Anlarını dolu dolu geçirsen inanılmaz lezzetli hikayeler çıkar karşına ama ertelersen ve en önemlisi cesaret edemezsen ya tuzu eksik olur ya da şekeri, değil mi? Ha bir de açılan kapılar tabii. Düşünsene güzel misafirim, bahçenin arkasında bir saray var ama sen bahçe kapısını açmayı erteliyorsun. Hiç bir zaman bilemeyeceksin orda bi saray olduğunu… Hatta belki saray bir deniz kenarında ve koca bir gemisi var. Diyar diyar dolaşabilecektin belki. Belki…
Evren ayna gibidir sen nasıl bi enerji verirsen o da sana öyle gösterir kendini, susarsan o da susar sana. Susma güzel misafirim.