Ağlamak bebekliğimizden beri en aciz anlarımızda bile yanımızda olan bir hareket. En sıkıştığımız, en güçsüz, en cansız hissettiğimiz; en ümitsiz, bitik anlarımızda bizimle olan bir refleks, bir yöntem,bir karşılama biçimi. Hayatın bize yaşattıklarını karşılama biçimi. Ruhsal sağlığımızı muhafaza etmek, edebilmek adına bir savunma mekanizması belki de. Pek çok şey yaşarız: ölümler, ayrılıklar, kayıplar kısaca acziyetler. Hayat en sert tokatlarını vurur yüzümüze anlayacağınız. En kötü en bitik anlarımızı yaşarız. Kurtulup kaçmak gelmez elimizden. Akılcı çözümlerle bir çıkış bulunamaz. Akıl tükenir, mantık durur, kalem yazmaz olur. O anda birkaç damlayla başlar. Ufak ufak hüznü sarar bir bakmışsın ağlarsın, durduramazsın. Aktıkça rahatlarsın; yaptıklarını, yaşadıklarını anımsarsın. Ağladıkça derdini azaltırsın hatta belki de geride bırakır aşarsın.
19 yaşımayım yıllardır bilfiil bu hayatı yaşarım
19 yıl boyunca gezdim, gördüm, denedim
Çokça denedim, çokça yanıldım
Bundandır çoktur tecrübelerim
Denedim
Denedikçe kaybettim
Bazen yendim, bazen yenişemedim
Ama en çok da kaybettim
Herhalde çoğu da bundandır tecrübelerimin
Kaybettiklerim
Kaybettiklerim beni derin hüzünlere boğdular
Bundandır çokça hissettim
Hüzün hissettim, keder hissettim, acı hissettim
Bolca dert hissettim
Dertleri aşmak için debelendim
Farklı farklı yöntemler izledim
En iyisi nedir bilemedim ama
Ben ağladıkça azalmayan dert görmedim