Veda
Mart 3, 2024
Annem Okumadan Silinecek
Mart 3, 2024

6.5 Yaşındaki Kirpi

Konuk Yazar: Ali Hasan Kalk


Yazıma, İlayda Küçükafacan’ın “Anne, Ben Büyüyünce Ne Olacağım?” yazısını okuduktan sonraki heyecanımı anlatarak başlamak istiyorum. Hatta anlatımımı da onun sözleriyle yapmak istedim: “Küçük kirpi o gece herkesin öğrettikleriyle dolu bir kalple uyudu: biriktirdiklerini ve seçtiklerini kabul ederek, yarın için içinde bir heyecanla.”

Bu alıntıyla başlamamın sebebi, ne yazacağımı bilemezken ve bir şeyler ararken İlayda’nın yazısına rastlamam ve başlığının fazlasıyla ilgimi çekmesiydi. ‘Sahiden anne, ya ben büyüyünce ne olacağım?’ diye içimden geçirdim ve kendimi yazıyı okurken buldum.

İlayda’nın anlattığı hikayede, kirpi büyüyünce ne olacağını ararken ağaca ve hayvanlara büyüyünce ne olacaklarını soruyordu ve bu şekilde kendisinin ne olacağını bulmaya çalışıyordu. Kirpi, ağaca ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorduğunda, ağaç ona kuşlara yuva ve yorgun gezginlere gölge olacağını söyledi. Daha sonrasında kirpi, tilkiye ‘Sen ne olacaksın?’ diye sorduğunda, tilki ona avcı olmayı ve zekâsıyla tanınmayı istediğini belirtti. O an fark ettim ki, ağacın, tilkinin, baykuşun veya hikayedeki diğer hayvanların büyüyünce ne olacakları, onlara doğdukları an verilen özellikler tarafından belirleniyordu. Tavşan doğuştan hızlı, nehir sürekli değişen ve ağaç kuşlara yuva olacak şekilde yaratılmıştı.

Benzerleri gibi.

Bana insan olmak bu noktada çok ilginç geliyor. Hiçbirimiz doğuştan, ağaç gibi büyüyünce yuva olabilecek bireyler olarak doğmuyoruz. Hiçbirimiz doğduğumuz anda ‘Büyüyünce ben böyle olabilirim.’ diyemiyoruz. Ne olacağımızı, neye dönüşeceğimizi kendimiz belirlemek zorundayız. Kimi zaman diğer insanlar bize ne olmamız gerektiğini söylüyorlar. Aslında, tam olarak ne olacağımızı değil, ne olmamızı istediklerini bize söylüyorlar.

Tüm bu durumlar son zamanlarda beni bir hayli yoruyor. Kimi zaman ‘Keşke’ diyorum. ‘Keşke ben de bilge bir baykuş, cesur ve hızlı bir tavşan olarak doğsaydım’ diye hayatın benim için daha kolay, daha basit ve daha eğlenceli olabileceği ihtimalini düşünüyorum. Sonrasında biraz daha düşünmek için duraklıyorum. Aklıma, kendi benliğimi ararken yanımda olan insanlar, kendimi bu yolda sevmeyi öğrenen ben geliyor ve ‘İyi ki’ diyorum. İyi ki kendimi bulabilecek bir şansım var. İyi ki yürüyorum. İyi ki ‘Anne, Ben Büyüyünce Ne Olacağım?’ diye soruyorum. İyi ki düşüyorum ve tekrar kalkmaya çalışıyorum.

Kimi zaman bu soruyu sormak, tekrar ayağa kalkmak zor gelse de, yüzüme bulaşan çamuru hissediyorum ve hissetmenin aşırı kıymetli olduğuna inanıyorum. Bizi biz yapan şeyin hislerimiz olduğunu ve ne olursa olsun bunu kaybetmememiz gerektiğine inanıyorum.

Hissettiklerimiz, çocukluğumuzdan bize kalan en büyük hediyeler gibi geliyor bana. Her seferinde aynı heyecanı, hüznü, mutluluğu, keşif duygusunu yeniden yaşatan, gizemli ve özel hediyeler olduğuna inanıyorum. Hediyelerimizi keşfettikçe, tutkumuzun ve ne yapmak istediğimizin de şekillendiğini hissediyorum.

Hediyeleri bulmanın en güzel yolu, bence, hediyeleri saklayan 6.5 yaşındaki kendimizle konuşmaktır. Çünkü hiçbir çocuk, içimizdeki çocuk da dahil, uzun süre sakladığı hediyenin yerini gizleyemez. Ben bir süredir konuşmaya çalışıyorum küçük benle. İlk başlarda çok zordu; ne kadar ararsam arayayım bulamıyordum, bulsam bile konuşamıyordum. Fakat sonra yavaş yavaş alıştık birbirimize, daha çok kaynaştık ve hayaller kurmaya başladık. O, sanki hikayedeki kirpi gibi, bana ‘Ben büyüyünce ne olacağım?’ diye soruyordu.

Bilmiyorum desem de o, sormayı bırakmadı; ben de kendime bu soruyu sormaya devam ediyorum: ‘Ben, Ben Büyüyünce Ne Olacağım?’ Kirpi gibi, hala bilmiyorum. Kirpi gibi, bana da bu sorunun cevabı doğuştan verilmedi. Fakat öğrendim ki, büyüyünce ‘Ne?’ olabilmek için, gülüşüyle ve acısıyla, hayatın bize kazandırdıklarıyla ve kaybettirdikleriyle hissetmek gerekiyor; ve en önemlisi, hislerimizi diğer kirpilerle paylaşmak gerekiyor. Ben, kimi hislerin bir kişilik olmadığını düşünüyorum. Bazı hisler ancak paylaşıldığında var olabiliyor. O hislerin yayılması ve paylaşılması gerekiyor ki, kendimiz ve diğer kirpiler büyüyünce ‘Ne?’ olabilsin.



Paylaşmak Güzeldir: