Bugün 6 Aralık 2023. Nasıl hissettiğim konusunda pek bilgiye sahip olmadığım bir gün. Bir süredir hayatın akışında sırtüstü uzanmış ilerliyorum. Karşıma çıkacaklara hazırlık yapmadan. Sizleri seyre dalmak keyifli çoğu anlamda. Kimi zaman hayrete düşsem de yaptıklarınızdan, eskisi kadar ürkütmüyor beni. Sanırım alışıyorum olanlara belki de alıştım, işte bu ürkütücü.
Yaptığım planlar, çizdiğim yollar, koyduğum hedefler hepsi bir kenarda yazılı olarak kaldılar yalnızca. Klişe cümlelerden biri 2023’te hayatımı ele geçirmişti;
“Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir.” Hayatımın her adımını planlayan ben, şimdilerde hayatım sürer giderken hepsine uzaktan öylece bakıyorum. Köşeyi döndüğümde karşıma çıkacaklara önceleri durup hazırlık yaparken şimdilerde hepsini sakince karşılıyorum.
…
Bugün 18 Aralık 2023 yorgun ve güçlü hissettiren bir gün. Zaman zaman tersi varlığını gösterse de çoğunlukla güçlü hisseden biriyim, sanırım kendimde en sevdiğim özelliklerden biri. Tabii bunun da kimilerinin olumsuz olarak nitelendireceği bazı getirileri de var, örneğin “inatçılık”. Kimilerinin aksine ben oldukça keyif alıyorum bu özelliğimden de. 🙂 İnatçı kadınları da çok hoş bulurum ayrıca. Yalnız kadınlar için değil erkekler için de inatçılık olumlu bir özellik bence. Şöyle bir baktığımızda da devrimsel değişimler kararlarında inatçı kişilikler tarafından yapılmamış mıdır? Tabii nereden/kim olarak/nasıl/ne kadar baktığımıza göre de değişir bu durum. Bu cümleyi kurarken geçmişten yazdığım bir yazıyı yeniden yazar gibi hissettim.
“Neye nasıl baktığımız ne kadar baktığımız ne ile baktığımız, hangi yaşamı sürerken baktığımız…
O kadar bakış var ki, nasıl emin olsun insan baktığından?”
Yineleniyor muyuz sizce, dönüştüğümüzü düşünürken aslında biriktirdiklerimizle yinelenmiyor muyuz? Yenilenmediğimiz kesin.
…
Geçtiğimiz günlerde 14 yaşındaki Ceyda ile karşılaştım. Yazdıkları o denli umutlu ve güçlüydü ki gururla doldurdu gözlerimi. Hedeflediği ve dilediği pek çok şey yerine gelmiş veya yerine gelmesi için yolu açmıştı. Oysaki süreçte ne kadar da çok kaybolmuş ve uzaklaşmış hissetmiştik. Yazıyor olmak sihirli bir eylem, 8 yıl sonra eski bir dost ile karşılaşmak gibi. (Bu arada ne tesadüf ki 8 beni hep iyi hissettiren ve karşıma çoklukla çıkan bir sayıdır, bunun detayını Furkan’la konuşmak lazım:) Hiç 14 yaşımla karşılaşmamış bana sorsaydınız çok değiştiğimi söylerdim size fakat okuduklarımdan sonra temeldeki benliğimi hiç kaybetmemiş olduğumu, yinelendiğimi gördüm ve bu his oldukça keyifli.
Bu aralar da yazmaktan çok uzağım aslında. Kendimle oturup ara ara gelişi güzel karaladıklarım oluyor tabii. Yazar kişiliğim için iki cümle çiziktirip atıveriyorum şapkasının içine sanki “Şimdilik bunla yetin.” der gibi. Bu yazı da onların kırpılıp biraz eklenip biraz tutkallandıktan sonra Nursu için ortaya çıkan hali. Yeniden bir Genel Yayın Yönetmenine verilen sözle yazılan yazı, bir de sizler varsınız tabii. Epeydir bekletiyorum sanırım. Sahi en son ne zamandı gelişiniz? Haziran ya da temmuz sanki. E ama misafirperver olmadığımı dile getirmiştim.
Ah tabii! Ne demiştik? Dertli biriyim, yüreğimde koca dünyayı sakladığım odam var.