Türkiye, genç bir ülke. Kuruluşundan bu yana yalnızca 100 sene geçti. Kurucu şahsiyetlerin benimsediği kültürün çevresinde kurulan cumhuriyet, o yıllardan bugüne büyük bir kültürel çatışmanın ortasında yer aldı. Bu çatışma fiziksel eylemlere de döküldü. 70’ler bir iç savaş havasında geçti. Daha sonra gelen “düzen”, toplumu 80’den bu yana kötürüm bıraktı. İnsanlar eylem kaslarını yitirdiler, korkutuldular. 90’ları da iç savaş havasında atlattık ülkece. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de 2000’li senelere geçmenin heyecanı köpürürken 99’da tüm ülkenin, o zaman doğmayanların dahi, hafızasında yer edinen elim deprem faciası gerçekleşti. 2000’lerin başında yurttaşlarımıza kepenk indirten döviz krizini yaşadık. Çok ufak bir süre, yine 2000’lerin başlarına ümitlerimiz yükseldi. Ülkece daha iyi bir yol üzerinde seyir etmeye başlamıştık. Ama öyle olmadı. Toplumsal kültür katmanları arasındaki çatışma ve bitmeyen intikam hırsı ülkemizi dipsiz kuyunun karanlıklarına itti. Ebeveynlerimizin, dedelerimizin, hocalarımızın, yazarlarımızın acıyla sancıyla andığı seneler yine yaşanıyor da bizler öyle uyuşmuşuz ki fark edemiyoruz.
100. yıla giriyoruz ancak ne bir coşku ne bir kutlama… İnsanların da pek mecali yok gibi. Uzun süren gerginlik ve anlaşmazlığın yol açtığı problemler ve akabinde yoksullaşan halkımızın endişelenecek daha farklı ihtiyaçlar çıktı ne yazık ki.
İçinde bulunduğumuz coğrafyaya bakıyorum bir de. Bizimle üç aşağı beş yukarı benzer deneyimler görüyorum. Onlar bizden ayrışıyor ama. Sonu gelmeyen işgaller, karun gibi zengin diktatörlerin altında ezilen yoksul halk kitleleri. Çığırından çıkmış iç karışıklıklar nedeniyle güvenin asla tesis edilemediği, en zengin ülkelerin de uzak Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin güdümünden çıkamadığı bir dünya var güneyimizde.
Kendi atlattığı badirelerin tüm ciddiyetine rağmen bugün geldiğimiz noktada Türkiye hiçbir zaman güneydeki, doğudaki komşuların düştüğü bedbaht vaziyete düşmedi. Kendi yurdunun işgale uğradığı, savaş sebebiyle komşu ülkelerdeki insanların uğradığı korkunç olaylara uğramadı.
Ben bunun bir tesadüf olmadığı kanısındayım. Bu ülke kurucularının aşılamaya gayret ettiği bazı değerler, bizleri bugün bulunduğumuz bu noktada tutma noktasında eşsiz ehemmiyete sahip olduğuna inanıyorum. Anlatılacak çok şey, paylaşılacak çok ayrıntı var ama uzatmadan, iyi bir dilekle sonlandıralım. Bu yıl böyle geçsin, bizler telafisini ileride yapalım. Daha kutlayacağımız nice senelerimiz olacak, onların çok daha güzel olacağından ümidimi kesmiyorum.