Hayatta Kalma Canavarı
Temmuz 3, 2020
Böyle Öttü Simurg 2
Temmuz 3, 2020

Sen

“Kendinden önce başkalarının kurallarını tanıyacaksın buralarda.” Bunu bileklerine kazı, küçüğüm. Onların senin için tasvirlerini duyacaksın. Zamanla onların tasvirlerini göreceksin kendinde ve doğru sanacaksın. Kimsenin sana “Kimsin?” demediğini fark ettiğinde yıkılacak tüm dünyan.

İnandıklarını, sevdiklerini ve onlar için biriktirdiğin tüm bağları öteleyeceksin kendinden. Onların sana koyduğu kuralların dışını merak edeceksin. Sınırlarından kafanı uzatacaksın, dışarı çıkmak isteyeceksin. Çıktığında ise yalnız, yapayalnız hissedeceksin kendini. Tam o an korkuların başlayacak. Hayatında ilk kez derinden etkileyecek korkuların seni, çaresiz hissedeceksin. Vazgeçeceksin kendin olmaktan ve hiç öğrenmemeyi seçeceksin.

Bu seferde dünyanın tüm renkleri kararacak senin için. Ne eski sınırlarında netlik olacak, ne üzerine dikilmiş hayallerine hevesin. Vazgeçmek ve vazgeçmemek arasında karasız kalacak umudun.

Hiç ortasını bulamayacaksın kendinin. Benliğinin tümüne kavuşamamak özlemi takip edecek seni. Peşini hiç bırakmayacak hayallerin, korkuların, umutların. Ve kendine sahip çıkamadığın için onlarla boğuşmayı seçeceksin. Vaktini dolduracak tüm bu boğuşmalar, insan tanımaya çalışmalar, onlara inanmaların. Ve yalanlarla karşılaştığın sırada burkulacaksın. Ne bir insan isteyeceksin çevrende ne de bir ayna.

Ne yaptığını soracaklar sana hep. Neden demeyecekler. Ruhuna çentik olmuş nedenlerini merak etmeyecekler. Senden başka kimse merak etmeyecek. Kendi nedenlerini cevapsız bıraktığında sadece savrulacaksın oradan oraya. O anda anlayacaksın, seni örseleyenlerin derdini. Onların oradan oraya savrulduklarını fark edeceksin.

Kabul etmelisin kendini. Ama canın yanacak, küçüğüm. Sevdiğin herkes sırtını dönecek sana. Kendinden başka kimse kalmayacak yanında, kendini sürüklediğin yamacında. Ama şunu anlaman lazım küçüğüm; bu hayatı ya başkaları için yaşarsın ya da kendin için. Daha ılımlısı yok, çünkü başkalarının senin “hayır” demene tahammülü yok.

Şimdi sarıl kendine küçüğüm, çünkü unutma kimse artık sana “nasılsın?” demeyecek.

Sevgileriyle seni tehdit edecekler, etsinler. Saygısızlıklarıyla seni yıpratacaklar, yapsınlar. Yaptığın her şeyde söz hakkı sahibi olduklarını… Bırak Öyle Sansınlar!

Hayat senin. Kendini bulduğun an sar sarmala benliğini, karakterini. Karakterin var edecek seni. Onların sınırlarını kaldır. Kendin inşa et duvarlarını, kendini iyi hissettiğin evini. İlk kez içindeki sanatla tanışmış olacaksın işte o an.

Seni sen olduğun için sevsinler. Sevmezlerse sen daha çok sev kendini.

Hayat çirkin. İnsanlar bilinçsiz, hadsiz ve canavarlar/canavarcalar. Senin, senin gibilere ihtiyacı olanları bulmak gibi bir huyun olsun. Ancak bu dürtün yamacına huzurlu karakterleri ulaştıracak. Kini olanlardan uzak dur, yalvarırım. Nefreti olanların affı olmaz, unutma. Bir gün gelir, çirkin nefretleri tekmeler seni, senin yamacından aşağıya.

Ve bırak anlatma kendini, seni yanındaki tanısın. Hep emin ol kendinden, hep emin ol eylemlerinden, hep emin ol yaptıklarından.

Bir gün gerçekten hesap vermen gerekirse, bunların hepsi lazım olacak sana.

Ve bir gün eğer hala kendine sahip çıkabilmişsen, hesap soracaklar senden.

Ve belki o hesap günü iyiler kazanmayacak sandıkları gibi, çünkü iyilik yapmaktan birbirlerini diri diri gömmüş olacaklar. Ama o bir gün doğrular kazanacak ve sen sadece doğrularını yanında tutmuş olacaksın. Bu yüzden tek meziyeti “iyilik” olanlardan kaç. Sadece kendine sarıl. Ne derlerse desinler, kendinsiz yaşayamazsın.

Ve bu hayatı yalnızca kendi kendine zehir edebilirsin.

.

 

“Bana Bakın Ey İnsanoğlu!” başlıklı şiirimde, “Sen yoksun sende” diye kendime hayıflanmıştım. Kendine varmanın acısını ve huzurunu taşıyan tüm benliklere; “Farkındayım” demek için kaleme aldım bu metni. Aksi halde, biliyorum. Hiçbirimiz mutlu olmak, ütopyalara kavuşmak ya da kendini keşfetmiş olmanın huzur olduğunu savunmak zorunda değiliz. Ne sizin hayatınız benim betimlediğim kadar olabilir, ne de benim edebiyatım tüm varlığı genellemeye yetebilir. Ama; Minik Serçe’nin de dediği gibi:

“Kendini seçemiyorsun.
Bırakıp kaçamıyorsun.
Yazmadığın bir hikâyede,
Uzun ya da kısa vadede
Az biraz keşfediyorsun.”

Ve bu hayatta zulüm edenlerin karşısında olmak isteğiyle…



Paylaşmak Güzeldir:

Sena Sarıvaz
Sena Sarıvaz
Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi öğrencisi olan Sena; evrenle konuşmayı, insanların özünü keşfetmeyi, hayvanları sevmeyi, kurulmuş oyunları bozmayı, doğru ile yanlışı kimsenin canını yakmadan ayırt edebilmeyi en temel amaçları arasına koyup umduğu yoldan gidebilmeyi arzuluyor. Tüm bunların yanına mesleki başarılarını da ekleyip kendini reel hayatta var etmek için uğraşıyor. Hayatta bulduğu her şeye bir soru işareti ile tutunuyor. Soran, merak eden, irdeleyen ve bundan hiç bıkmayan karakterini anlamak için uğraşırken her gün kendi ile yeniden tanışıyor. En büyük motivasyonu ise vazgeçmemek olduğu için onunla sohbet ederken pes etmeniz işten bile değil.