10 günlük güzel bir tatilin içinden sesleniyorum bu ay sizlere. Ne güzel şey değil mi kafa dinlemek, dinleyebilmek, huzurlu olmak…Ve düşünebilmek, sorgulamak.
Bu ay sizlerden ufak bir ricam olacak başlıktan da bunu anlayabilirsiniz ? Fakat bu rica bireysel olmaktan ziyade etrafınızdaki herkes için bir rica.
Evet tatil dedim, huzur dedim, düşünmek dedim. Çıkarıyorum ağzımdaki baklayı hemen. Uzun süredir sorguladığım ve düşündükçe içimi sürekli kıpırdatan bir şey kurcaladı bu tatil sürecinde beni. Ben tamam mıyım, nasıl tamam olurum, yapacak bir sürü şeyim var, kimseye yetişemiyorum, hayatımda yaşadığım duygu değişimlerine takılı kalıyorum, kendimi bölemiyorum. Boş kaldığımda sadece ve sadece bunları düşündüğümü ve bir türlü eyleme geçemediğimi fark ettim. Oldukça rahatsız edici değil mi? “Bu durumu nasıl çözerim”e yoğunlaştığımda işin içinden çıkamaz hale geliyor ve kendimi yalnızlaştırıyordum. Tüm bu olanlar üstüne telefonumun çalmasıyla kendimi çok keyifli bir arkadaş grubumla kahve içerken buldum. İnsanın insan olduğunu fark ettiriyor, iyi arkadaş vefakar dost…1 saat sonra çok eğlenmiş bir şekilde etrafa şen kahkahalar atıyordum taa ki içlerinden biri kahvemi bitirip muhabbet çayına geçtiğim en keyifli anda beni bam bam eleştirmeye başlayana kadar…
Karşımda yıllardır tanıdığım beni üzmekten her zaman kaçınan, üstüme titreyen o sima inanılmaz büyük bir mimiksizlikle rahatsız olduğu şeyleri, bunların bana geri dönüşünü, içinde bulunduğum durumu, isteklerini, kırgınlıklarını, duygularını bir çırpıda döküyordu suratıma. 10 dk. sonra kendimi gözleri dolu ve sinirli bir şekilde buldum. Cümle kuracak halim yoktu, beynim düşüncelere o kadar dalmıştı ki harfleri toparlayıp, sözcüklere dökemiyordu.
Eve geldikten sonra yıllardır beraber olduğum o grubun yanından ilk defa kırgın ve düşünceli ayrıldığımı fark ettim, çünkü;
Ve ben bu üç cümleyi bu zamana kadar kendime hiç bu kadar net kurmamıştım, çünkü;
Tüm bu bahsettiğim noktalardan sonra peki ne yaptım biliyor musunuz? Tamam mıyım, devam mıyım, yapar mıyım sorularını bıraktım bir kenara önce kendimi karşıdan seyretme kararı aldım. Çünkü o gün beni alışkın olmadığım bir tarzda eleştiren ve beni bana sert bir şekilde de olsa anlatan arkadaşım tüm sorularıma cevap olmuştu. Kendimi tanımadan karşımdakileri, kendimi yönetmeden, etrafımdakileri yönetmeye çalışıyordum ve bu da beni gereksiz ve anlamsız bir rafineliğe sürüklüyordu.
Şimdi senden de beni bana anlatmanı ve bu anlatıcılığı başkalarına da yapmanı rica edebilir miyim? Belki benim kendimi ya da birilerinin kendini bulması için açılacak kapıların bir anahtarı da sende. Birbirimize kapılar açacak cesaretimiz bol olsun. Anahtar olabilmek dileğiyle…