Marco Van Basten bütün bu başarıları geride bıraktığında sadece 29 yaşındaydı:
3 Ballon d’Or
3 Altın Ayakkabı
4 Hollanda Ligi Şampiyonluğu
5 İtalya Ligi Şampiyonluğu
3 Şampiyonlar Ligi
1 Euro Şampiyonluğu
373 maçta 277 gol ve 86 asist
“Gün gibi açıktı. Can evimden vurulmuştum. 80.000’in önünde… Kendi vedama tanıklık ediyordum. Futbolcu Marco Van Basten, artık yoktu. Var oluşu sona eren birini izliyordunuz. Artık var olmayan biri için alkış tutuyordunuz. Koştum ve alkışladım, ancak ben artık yoktum.”
Ajax, Milan ve Hollanda Milli Takımı formalarıyla kariyerine büyük başarılar sığdırdı ‘Utrecht Kuğusu’. Bizim bile devam etseydi ne olurdu diye hala sormaktan kendimizi alamadığımız yıldız Van Basten. Santrafor dediğimizde hâlâ akla gelen, özellikle 1980’ler ve 1990’larda döneminin fiziksel özellikleriyle, esnekliğiyle ve çalımlarıyla defans oyuncularına zor anlar yaşatan 1.88 boyunda yıldız golcüydü.
31 Ekim 1964 yılında Hollanda’nın Utrecht şehrinde doğdu Van Basten. Futbola 6 yaşında yerel bir kulüpte başladı. Kısa bir süre içinde fark edilmişti küçük golcü. 9 yıl formasını giyeceği Utrecht’e transfer olduğunda 8 yaşındaydı. Genç Takım’da oynarken forvet oynarken yediği tekmelerden bunalmıştı. Eski defans oyuncusu olan babası Joop’a ‘‘Galiba orta saha oynamam çok daha iyi olacak’’ dedi. Babası bu teklife karşı çıktı ve futbolu en iyi o pozisyonda öğrenebileceği öğüdünü verdi. Zamanla bu tekmeleri kendisine yapılan bir övgü olarak anlamaya başladı küçük Van Basten. Aslında kariyerini çizen şeyler de bu tekmeler olmuştu.
1982 yılında Milan’a gideceği yıl olan 1987’ye kadar oynayacağı Ajax’a transfer olmuştu Van Basten. Bu süreçten sonra tanınırlığı daha da artmaya başlamıştı ve uluslararası tanınırlığa kadar uzanmıştı ünü. Ajax kariyeri boyunca 172 maça çıkmış 152 gol ve 37 asist yapmıştı. Son yıllarında sakatlanıp uzun süre sahadan uzak kalmıştı ama 1987 yılında geri dönmüştü. Son sezonunda Johan Cryuff “Eğer bize o kupaları getirmezsen seni bitiririm. Bundan emin ol; seni yok ederim!” demişti ona. Tabi ki de kazandırmıştı o kupayı takımına Van Basten. Üst üste 4 kere Gol krallığı, 3 Hollanda Ligi Şampiyonluğu, 3 Hollanda Kupası ve 1 UEFA Kupa Galipleri Kupası kazanmıştı. Ajax kariyeri başarılarla geçmişti ve artık daha büyük adım atmanın vakti gelmişti.
1 Temmuz 1987 yılında 1.13 milyon euro bonservis ile Milan’a transfer olmuştu. Başarmak istediği çok şey vardı Van Basten’in. Milan serüvenine, Pisa’ya karşı oynadıkları maçta takımın 3. golünü atarak şiir gibi başlamıştı. Fakat sezon başında sakatlık ona bu mutluluktan mahrum bırakmıştı ve dizindeki problem ona kâbus yaşatmıştı.
Hollanda ile 1988 Avrupa Şampiyonası’na gitti Van Basten. Hem oyunuyla adından söz ettiriyordu hem de finale çıkarıyordu Hollanda’sını. Finaldeydi Hollanda ve kupanın önünde sadece SSCB vardı. Van Basten sahneye çıkmıştı, finalde muhteşem bir vole atmıştı ve bu akılları tamamen bulandıran bir goldü. Hollanda’nın maçı kazanmasını kesinleştirmişti bu golüyle. Hollanda, ilk kez uluslararası bir kupa kazanırken, kendisi Marco Van Basten efsanesini başlattı. O sezon Milan ile 1988-1989 sezonunu Şampiyon Kulüpler Kupasını da kazandılar. İşler onun için muazzam gidiyordu. 3 kez alacağı Ballon D’Or ödülünün ilkini almıştı o yıl. Ne kötü gidebilirdi ki, artık o Avrupa’nın en iyi futbolcusuydu.
1992’de yılında eski dostu onu tekrar ziyaret. Çok sevdiği sahalara uzak kaldı. Tekrar geri dönme zamanı gelmişti ve savaşmaya kararlıydı. Fakat sakatlık onu bir kez daha ele geçird i. 1993’te ise kariyerinin sona erme vakti gelmişti artık. Son maçına çıktığından haberi yoktu maç başlarken, Milan formasıyla Marsilya’ya karşı aldıkları Şampiyonlar Ligi Finali mağlubiyeti son maçı olmuştu. 28 yaşındaki Marco Van Basten bu maçtan sonra sahalara bir daha geri dönememişti.
Hayatın acımasızlığı Marco Van Basten’i can evinden vurmuştu. En çok sevdiği şeyi elinden almış ve onu, bunu izlemeye mecbur etmişti: “Keder, varlığımın en derinlerinden yükseldi. Beni gafil avladı. Şarkılar ve alkışlar, gardımı delip geçti. Avazım çıktığı kadar bağırmak istesem de kendimi sakin kalmaya zorladım. Her şeyi kontrol altına aldım; istediğim gibi, olmak zorunda hissettiğim gibi. Gerçekten istediğimde daima bunu yapabilmiştim. O an da bir istisna değildi. Bir şeyler değişmişti. Temel bir şeyler… Futbol benim hayatımdı. Hayatımı kaybetmiştim. O gün, bir futbolcu olarak öldüm. Kendi cenazemde bir konuktum’’
Geriye bıraktığı çok şey vardı Van Basten’in. O kadar kısa sürede başarması imk bir kariyer, ülkesine yaşattığı tarifsiz mutluluk ve biz futbolseverlere öğrettiği unutulmaz ‘‘Santraforluk’’ dersi vardı. Yüz binlerce çocuğa hayal aşılamıştı Van Basten, onun futbola bıraktığı bu miras yıllar geçmesine rağmen herkesin dillerinde de dolaşmaya devam ediyor. Bütün bunların arkasında şans ve denk geliş yoktu arkasında sadece Marco Van Basten vardı.
Efsaneye saygılarla.