Ödüllendirmek Üzerine
Haziran 2, 2024
Nouvelle à Chute
Haziran 2, 2024

Gardiyanın Leylakları

Düşüncelerin taraf tutsa da tutmasa da bertaraf olduğu “Ruminas N’dyon” ada ülkesinde yaz mevsiminin yaklaştığına dair işaretler her yerde görülür durumdaydı. Adanın bir ucundan diğer ucuna 2 saat bisiklet sürerek ulaşabileceğiniz “Sorgular” ana yolunun üzerinden leylek sürüleri yavaş yavaş geçer olmuştu. Evlerin bacası her geçen gün daha az tütüyor ve bahçelerde pişirilen yemeklerin kokusu mahallelerde daha belirgin hissediliyordu. Ancak adanın köşesinde olan ve adada en çok yetişen üründen adını alan Pırasa Tepesi’nde mevsim sanki ilk defa değişiyordu. Çünkü tepeyi kasvetli duvarları ve minik pencereleriyle boydan boya kaplayan  Yetke Hapishanesine ilk defa genel af telgrafı ulaşmıştı. Buna göre iki ay içerisinde hapishanenin yarısı aftan yararlanarak serbest bırakılacaktı.

Gerçekten düşünür oldukları şüpheli olup ne olur ne olmaz dikkat edilmeli klasmanında olan suçluların bulunduğu F bloğunun gardiyanı buruk hissediyordu. Konuşmaktan en çok keyif aldığı mahkumların bulunduğu 555 numaralı hücreye doğru yürüyordu. Bu hücrede hırslarının kurbanı bir genç ve patavatsız sözlerinin esiri olan bir memur bulunuyordu. Gardiyan kapıyı açtı ve elinde taşıdığı leylaklar ile hücreye girdi. Bir duvarda genç, yatağının üstünde oturmuş minik pencereden giren ışığa bakıyordu. Diğer duvarda ise memur, yatağının üzerine bağdaş kurmuş içeriye giren gardiyanı izliyordu. Gardiyan, “Merhaba dostlarım. Haberi almış olmalısınız. İki ay içinde buradan çıkıyorsunuz,” diyerek odadaki iskemleyi girdiği kapının önüne çekti. İkisini de rahat görebileceği şekilde oturdu.

Zamanının çoğunu Yetke Hapishanesinde geçiren gardiyan, burada düşünceler üzerine muhabbet edebildiği mahkumlar olduğu için çok mutlu hissediyordu. Binaya girdiği andan itibaren zihnindeki perdeleri topluyor ve kendine bir adet konuşulacak konu ile bir adet hücre seçiyordu. Alıştığı bu düzenin değişebileceğini hiç aklına getirmemişti. Sabah okuduğu telgraf dolayısıyla çok şaşırtmıştı. Önce arkadaşı olarak gördüğü birçok insanı uğurlayacak olduğu için üzülmüştü. Sonrasında ise birçoğunun geri döneceğinden emin olup sadece kısa bir süreliğine uğurlayacağını fark ederek rahatlamıştı. Sadece geri dönüp döneceği belli olmayan mahkûmlar onu düşündürmüştü. 555 numaralı hücreye tamamen veda etme fikri buruk hissetmesine sebep olmuştu. Bunun üzerine onlarla son kez ödüller üzerine, yetiştirdiği leylak çiçeklerinden hediye edip, konuşmaya karar verdi.

“Sizin için ödül ne demek?” diye direkt ortasından konuya girdi gardiyan. Genç, gözlerini minik pencereden ayırmadan, “Dışarıdan bu minik pencereli binaya bakmanın nasıl olduğunu görmek.” dedi. Memur, gence alaycı bir şekilde göz devirdikten sonra, “Meh! Buranın dışarısında olmak. Yeniden özgür bir kamu çalışanı gibi yaşamak.” dedi. İstediği cevapları hemen alamayacağını bilen gardiyan özleyeceği bu konuşmaların sondan bilmem kaçıncısına başladığını bilerek derin bir nefes aldı. Birbirinden habersiz hücrelerin kaçıngan cümlelerini dinlemek ve her hücrenin düşünsel gücünü yoklamaktan inanılmaz keyif aldığını kabul ediyordu. Gardiyan ekledi, “Özgürlüğün ötesini düşünün. Ödül nedir sizin için? Sonuçta burada biz bizeyiz. Bana mutlak amacınızı ve o amaca ulaştığınızda ne elde etmek istediğinizi söyleyin dostlarım.” Bunun üzerine hücrede bir süre sessizlik oldu. Tez canlı genç ayağa kalktı. Hücrede artık çalışan üç adet zihin vardı. Güreş başlıyordu.

“Mahalleme gidip kendi işimi kurmak istiyorum. En çok parayı kazanmak ve mahallemdeki herkesin saygı duyduğu kişi olmak benim hakkım. Bu hakkımı kullanamayacaksam niye yaşıyorum? İstediklerimi alacak ve istemediğim işleri reddetme gücüne sahip olacağım. Benim amacım bu. Ben buraya gelirken beni küçük gören gözlerin gücüme göstereceği saygı ise ödülüm!” dedi genç. Gardiyan keyiflendi. Her zamanki gibi hırslı ve net cümleler söyledi içinden. “Peki, ya sen?” dercesine dercesine memura bir bakış attı. Memur bıkkınlığını üzerinden atmaya çalışarak konuşmaya başladı. “İntikam. Beni o değerli dosya işlerimden uzaklaştıran her kimse onu bulup intikam almak istiyorum. Farklılıkların zenginliği üzerine fıkralar anlattığımı iddia edecek kadar delirmiş o kişiden alacağım intikam, toplumun faydasınadır. Ödülüm biricik dosyalarımın yeniden bana emanet edilmesi olacaktır.” diyerek elleriyle hayali dosyalarını tutup yastığının üzerine koydu. Gardiyan, “Bir ödülün kıymetini belirleyen güzelliği değil hayal edilme sıklığıdır. Bahsettiğiniz ödüllerin samimiyeti çok tartışmalı. Bunlar en çok düşündüğünüz ve alıştığınız hayaller. Bu yüzden amacınız ve ödülleriniz de buradan ortaya çıkıyor. Biraz daha açalım istiyorum.” dedi ve leylaklarından birini alıp memura verdi.

“Sevgili memur dostum, intikam almak insanın üzerinde kötü izler bırakır. Hayal ettiğin işleri geri edinmek isterken belki de masumiyetinden olacaksın. Bazen eylemsizlik çok daha iyidir. Bir şey yapmamak zarar verebilecek bir şey yapmaktan daha iyidir. Ödülün de masumiyetini korumak olur. Ne dersin?” Leylaktan gelen güzel kokuyu içine çekmekle meşgul olan memur bir süre düşündü. İki ay sonraki affına zarar vermek istemiyordu. Bundan dolayı intikamına odaklanmış basit bir memur olup erdemlerinden ödün verir görüntüsünü korumak istedi. “Çiçek için teşekkür ederim. Eylemin sonuçlarını pek anlamam. Eylemin kendisini düşünürüm ben. Bilincimdeki alan her doğruya yetmeyecek kadar küçüktür. Kazanan doğru her şeyi alır. İntikamımı alıp işlerime kavuşmak harika bir ödül!”

Diğer leylak çiçeğini gence uzatırken gardiyan memura, “Herkes gibi ödülünü abartıyorsun sevgili dostum. İnsan bir ödüle çok bağlandığında onu hak ettiğinin çok üstünde bir değer noktasına taşır. Eylemsizliğin ödülünü kaçırıyorsun ama ödülündeki samimiyeti gördüğüm için seni daha fazla dürtüklemeyeceğim. Fakat genç arkadaşımıza da bir soru bırakmak istiyorum. Şahsen fikirlere şahsi mülk muamelesi yapmaktan nefret ederim. Bundan ötürü onlardan ayrılmakta zorlandığımızı görünce ne kadar saçma canlılarız derim. Bazen hayatta sahip olamadıklarımızı unutmak için büyük düşünceleri mülk haline getirip kendimizi kandırıyoruz. Genç arkadaşım, acaba sen bu güç arzusu ile ulaşamayacağın bir ödülü mü istiyorsun?”

Elindeki leylağı yatağının yanına koyduktan sonra genç hiç beklemeden söze girdi, “Hiç de öyle değil gardiyan büyüğüm. Sonuç odaklı sözlerimin gerisinde kalan süreci es geçiyoruz. Erişilebilir ödülleri hedeflemek çok daha akılcı durabilir. Çünkü erişilebilir ödül sonuca ulaşmanın hazzını yaşamak ve bir başka yola girmenin zenginliğini kazandırır. Ancak ben sonuçtan ayrı olarak sürecin de ödüllendirici olduğunu düşünüyorum. Büyük bir amacım olduğunda sonucun ödülünü belki hiç alamayabilirim ama süreç boyu çabam bana birçok ödül sunacaktır. Hayatta sahip olunabilecek şeylerin kalabalıklığını küçümsememek lazım.” Genç bir an duraksar. Hırsından fazlası olmaktan korkarak ekler, “Yine de bu dediklerimin çok önemi yok. Tek önemli olan çok çalışarak çok zengin olmam ve herkesin saygısını kazanabilmem!”

Kaşlarını çatan gardiyan otoritesini hissettirmek istercesine sırayla iki mahkuma da bakar. Sonra düşünceler paylaşmaya devam eder. “Dostlarım beni ne çok üzüyor biliyor musunuz? Ödülü verilmeyen önlemler. Tedavinin önlemden daha çok ödül alması ne kadar da adaletsiz bir durum. Çıkan büyük bir kavgayı bitirdiğinizde sizi uzlaşmacı olarak takdir edip ödüllendiriyorlar. Ancak büyük bir kavgayı önlediğinizde uzlaşmacı olarak neyi başardığınız anlaşılmıyor. Bir gardiyan olarak bu hapishanede önlediğim durumlar kimsenin umrunda değil. Oysa bu hapishaneye yeni kişileri yollayan her bir muhbir ödüllendiriliyor. Biz insanlar geriye bakmaya ayarlanmış makineleriz. Henüz ortaya çıkmamış olanın soyutluğunu ve değerini es geçeriz.” Genç ve memur sadece baktılar. Ne onayladılar ne reddettiler. Bakışlarında “Ne diyorsan odur.” tadında bir anlam vardı. Her zamanki gibi.

Gardiyan şansını bir kez daha denemeye karar verdi. Ellerini birbirine kenetledi. “Dostlarım! Bugünlerde hakikatler sadece çocuklara ulaşıyor. Yetişkinler ve felsefeci olmayan bizler ‘ciddi meseleleri’ düşünüp ortak refahımızı önemsiyoruz. Bu esnada geçmiş ve gelecek arasındaki ilişkiyi yeterince dikkate almıyoruz. Geleceği düşünürken geçmişe bakıyor ve bir benzerinin yaşanacağını varsayıyoruz. Daha önce çok çalışmış insanlar ödüllendirildiği için gelecekte de çok çalışanlar ödüllendirilecek diyoruz. Olasılık dahilinde hayal kuruyoruz. Ya bu değişirse? Olasılıksız gözükenin etkisi her zaman daha büyük olmaz mı? Çok çalışmayan birisinin ödüllendirilmesi daha çarpıcı ve doyurucu gelmiyor mu size?” Minik pencereden giren ışığın azaldığı saatler gelmişti. Memur bu sözlerin kendisine edildiğini hissederek anlamlı hale gelen sessizliği bozacak bir söylem düşündü. Öte yandan gardiyanın dostane havasına giderek daha da sinirleniyordu. Bundan dolayı patavatsızlığının esiri oldu, “Evet biz insanlar genellikle rastlantısal olguların algılanmasındaki asimetriyi anlamayız. Her şey bir düzen içerisinde geçmişten yarına doğru ilerleyecek diye düşünürüz. Olasılıksız gözüken bir ödülün her şeyden daha çok tatmin edeceğine katılıyorum ama ne yazık ki bu ödülün ne olduğunu bilmiyorum. Bu bilinmezliği düşünmenin ağırlığından sıyrılmak için her şey olduğu gibi devam edecek demek çok daha rahatlatıcı. Çalışmalarıma kavuşacak olmanın benim için rahatlatıcı bir ödül olması gibi. Basit olmak iyidir.” Dediklerinin etkisinden endişe duyarak son cümlesini tekrarladı, “Basit olmak iyidir.”

Gardiyan yeniden gülümsüyordu. Aslında bir an umutsuzluğa düşmüştü. Sonrasında ise konuların bu kadar hızlı ve keskin ilerlemesi F bloğunun dengesizliği ile ünlü hücrelerden oluştuğunu hatırlamasını sağladı. “Olağan olanın unutulan hissi dostlarım. Hayat ödüllerle doludur. Sürekli eriştiğimizde ödül bir standarda dönüşür. Haftada bir melodi sokağında dinlediğiniz müziği her an, her yerde dinleyebildiğinizi düşünsenize. Artık müzik dinlemek bir ödül değil de olağan bir eylem olurdu. Sizin için istediğiniz yöne doğru durana kadar yürüyebilmek gibi. İki ay sonra buradan çıkabilirseniz istediğiniz kadar istediğiniz doğrultuda yürüyebileceksiniz. Ne güzel bir ödül. Sahip olduklarımızı basit görerek değerini es geçiyoruz. Olağan olanın unutulmuş hissi…”

Genç bir an aklına gelen bir düşüncenin heyecanı ile dile geldi, “Aslında ileriyi görebilen kişilere ‘bilge’ denir. Belki bu çok da doğru değildir. Ya asıl bilgelik geleceği göremeyeceğini kabul etmekse? Bu tür bir bilgelik bizi olasılıksız gözükenin etkisinden korumaz mı?” Gardiyan beklemediği şekilde konuşmaya dalan gence dönerek, “Diyorsun ki olağana, geçmişe ve basit geleceğe teslim olmak yerine ortaya çıkmamış olanın soyutluğunu kabul etmek daha güvenli olabilir.” Genç doğru mu yanlış mı yaptığını bilmeyerek ekler, “Onun gibi bir şey sanırım, sadece dediklerin aklıma geleceği ele almak yerine bilinmezliğini kabul etmek bizi daha bilge mi yapar gibi düşündürdü.”

Gardiyan teyit eder, “Sonuçlar öngörerek bir ödül peşinde çalışmaktansa sürece odaklanarak ödülü aslında yanılabilirliğimizden korumak istiyorsun?” Genç gerilir, “Sadece çok güçlü olmak istiyorum.” der. Gardiyan devam eder, “Olasılıksız gözükenin hayalini kurmak ve sürecin getirdiği bilinmezliğe teslim olabilmek için zihni açık tutmak gerekir. Bilge olmak için düşünülmüş olana ve geçmişe teslim olmak yerine düşünmeye devam etmek ve olasılıklara açık olmak gerekir. Dediklerinden bunu anlıyorum genç arkadaşım.” Gardiyan ayağa kalkar. İstediğini almıştır. Çıkmadan önce son cümlelerini söyler: “Hayatı ödüller kazanmak için yaşarız. Nasıl bir ödül istediğimiz bize dair çok şey anlatır. Genç arkadaşım ve memur dostum. Sizinle konuşmak bir zevkti.”

Gardiyan hücreden çıkar ve ofisine doğru ilerler. Bu esnada hücrede genç ile memur birbirine bakmaktadır. Memur, “Çok hırslısın aptal çocuk. Duyulma ihtiyacını törpülemediğin sürece risk altındasın.” der ve kendisini de düşünerek ekler, “Rastlantısal olguların algılanmasındaki asimetri de neyin nesi, ne gereksiz bir kavramsal patavatsızlık!” Bu esnada gardiyan ofisine ulaşır. Hücre takip formuna tarih atar ve hücre numarasına 555 yazar. Altına not düşer:

Memur, çalışma arkadaşları için çeşitli fiziksel riskler barındırmaktadır. Toplumsal riski tartışmalı olmaya devam etmektedir. Basit düşünmek ve rolüne dönme arzusu gibi düşünceleri ön plandadır. Yanlışlıkla saptığı düşünsel derinliğin farkına varabilmekte ve bunu yorucu bularak yüzeysel düşüncelere dönmektedir.. Bundan dolayı “sorgusuz çalışır” olarak olumlu notlama ile değerlendirilebilir.

Genç, kimse için fiziksel risk barındırmamaktadır. Toplumsal riski ise tartışmalı olmaya devam etmektedir. Hırsı ve güç arzusu ön plandadır. Ancak her geçen gün farklı düşüncelere daha fazla sapmakta ve kendine hakim olamayıp paylaşmaktadır. Bundan ötürü farkındalık derinliği artabilir ve yüzeysel düşünmeye döndürülmesi gerekebilir. “Sorgular çalışır olarak olumsuz notlama ile değerlendirilebilir.

Notlamasını tamamladıktan sonra Yüzeyde Refah Ruminas N’dyon’da Huzur Merkezinin telgrafına bir cevap yazar:

“Sorgulama durumlarına göre genel affın yeniden değerlendirilmesi için hücre takip formlarının incelenmesini, Yetke Hapishanesi mahkum ödülleri arasına hapishanenin dışında yılda bir kez olacak şekilde beş dakikalık yürüyüş hakkının eklenmesini ve leylak kokusu ile muhabbet sorgusunun önleyici etkileri tasarımının yeniden değerlendirilmesini; sorgu gardiyanı no 3 olarak arz ederim.”



Paylaşmak Güzeldir:

M. Haluk Ovacık
M. Haluk Ovacık
Tutkusu hikayeler olan ve öğrenip gelişmek için yaşayan bir etki girişimcisidir. Hayallerini gerçekleştirmek için arkadaşlarının ideallerinin bir parçası olmaya özen gösterir. Hedefi davranışsal iktisat alanında uzmanlık geliştirerek ekolojik sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktır. Kendisini toplumsal etkiyi hızlandırmak için gençliğe bulaşmış bir halde veya Simurg'u anlatırken bulabilirsiniz.