Hayatımızda çok kritik bir noktada olan bazı anlar, olaylar, kişiler hatta duygular var. Bunlar; iyi ki gerçekleşti, yaşattı deyip aşırı mutlu, tatmin edebilir ya da tam tersine içinde bulunulan durumun altüst olmasına sebebiyet verebilir. İşte bunlardan biri de tutku gibi geliyor bana. Tutkunun bende ilk çağrıştırdıkları heyecan ve tehlike oluyor. Hem bir şeyi bu kadar arzulama ve biri ya da bir şey için iradeni belli bir noktada yok sayacak kadar bağlı olma hissinin verdiği heyecan hem de kendinden ödün vererek bağlı olduğun bu kişi ya da durumun hayatındaki birçok şey için oluşturduğu tehlike. Birbiri ile hem bağlantılı hem de uzak iki hissiyat gibi.
Tutku; sınırlarımızı zorlamamızı, kendimizi keşfetme yolunda adım atmamızı teşvik edecek bir yerde konumlanabilir ama burada ince bir çizgi var gibi geliyor bana, çünkü atılan adımın kontrol edilememesi durumunda rüzgârda savrulup gidilebilir. O rüzgârda savrulma hâlinden zevk alanlar da olabilir tabi. Hayatı gerçekten uçlarında yaşamak, rüzgârla birlikte yaşadığını hissetmeden duyulan zevk de bazılarımız için yaşam amacı hâline dönüşebiliyor. Bir yandan bu duygu hayatımızı zenginleştirebilir, bir işi daha coşkuyla yapmamızı sağlayabilir, hedeflerimiz yolunda bize kolaylık sağlayabilir. Kendini bırakıp hayatı gerçekten bazı durumlarda doruklarında yaşamak da hiç beklemediğin olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Yine en temelinde bu hayatı nasıl yaşamak istediğimize bağlanıyor bu durum. Tutkuyu hayatımızda nasıl konumlandırdığımızla, bazı noktalarda da elimizde olmadan savrulma hâliyle birlikte tutku, bize bir sürü ihtimali beraberinde getirebilir.
Hayattaki tutkularımı bulmak, sorgulamak, onlar üzerine düşünmek hep zor olmuştur benim için, belki de üzerine ekstra düşünülmesi gereken bir duygu olmadığındandır. Dürtüsel olarak eğilim gösterdiğimiz ve kendiliğinden ortaya çıkan bir duygudur, bilmiyorum. Bu sebeplerle bu yazıda bir tutkumu paylaşmak yerine tutkunun bendeki yansımasını aktarmak istedim. Tutku hayatımıza heyecan, coşku katabilir, yaşamımızı renklendirebilir; aynı zamanda bazı tehlikeleri de beraberinde getirebilir. Bu noktada dengeyi bulmak en önemlisi oluyor sanırım; bu duygu ile başa çıkıldığı noktada, heyecanı da tehlikesi de hayatımıza dokunan, deneyim kazandıran bizden parçalar olmaktan öteye geçmeyebilir.