daha yakın
arşivde ilk gün. sözlerim için özür dileme
gayretim. hâlen oyuncaklarım arasında
annemin gözündeki su. babamla aramdaysa
kurtarılmış Rab. saat
hep onda durmakta ve çerçeveye yer
yok evinde. bizde zaten kevseri
bekleme hâli
dağılmadan toparlayacak çocukluk
mümkün değildi. sesime olan düşkünlüğünü
anlamıştım ağladıkça. yaşamım saati bozdukça
doğru zamanda. sonrasına değil de
var olana soğumuştu bünyem. hem günde beş
yahut pazar; uymuyordu
mesaime
sessiz adım
kurulmuş olandan uzağa lakin
neresi uzakta? tanınması için tepeden inme papyon
birtakım fişlemeler arasında adım. asil de
değil üstelik, kimileri için tehdit. pek değersiz
günlük ihtiyacımın yüzdesi ve coğrafyamın
yetersizliği. hâlen marşları içinde babamın
cenazesi
kabul, hazırım buhrandan çıkmaya. adımla
barıştım. daha fonetik aslından. nerede
demeye başlamak mesele. cevap hep ellerde fakat
eller daima siyaset imgesi. Engeller yine
duble yolarda ve gençliğimden
heybetli
daha uzak
artık ağarmışlığına masal annemin
belki babamın yüzünün. hatırımda
daha beyaz kalanı da öğüttü öğretilen
Rabblar. bilmeden yaşamaya muktedir
benliğim ile soğudum öğrendiklerimden. hem
çırılçıplak karşımda hem adabı
giyinmenin
anıtlaşmış oranda puta evriliyor düşüncem. her an
cahiliye hislerle bir dine mensup dünya
düzeni. ben, dökülen dört kitaptan
bir elma alamadan kurtulma gayretinde. sahi,
varlığım ise sebep yaşamaya
beni bana kim
inkar etii?
sessiz adın
kapının ardı daima gökyüzü. çıkmak için
iznim devlet tarafında. henüz onun ya da onlar
için özgürlük değil ölüm uçurtma. koşarken
bilemedim fakat sanırım
mühlet doldu. kimden kaçtığımı
anlamadan, gökte diye duyurulana açıldı
uçurtma