Konuk Yazar : Alper Saruhan
Tutku ve motivasyon… Yan yana gelince çok düşüneceğimiz iki kavram. Birbirleri ile bağlantılı gibi gözükseler de aslında aralarında büyük bir savaş da var. Eğer ki doğru zamanı yakalarlarsa, birbirleri için gerçekten çok değerli iki kelime. Peki nedir bu ikisinin yaşadıkları, gelin beraber daha detaylı bakalım.
Bir işe başlamadan önce, ilk başta o iş hakkındaki yolları düşünürüz. Nasıl olacağını, sonucunda nereye gideceğini, ne zaman başlayacağımızı vs. her ayrıntıyı düşünürüz. Bazen o kadar çok düşünürüz ki işe başlamayı sürekli erteleriz. Fakat bazen tam tersi olur ve sadece o anki hislerimizle bize kim olduğumuzu, nerede olduğumuzu, nasıl olacağını unutturan bir iş çıkar ve hiç düşünmeden o işe başlarız. Bizi heyecanlandıran ne peki burada, içimizi kıpır kıpır eden olgu nedir sizce ? Hatta bazen başında saatlerce oturduğumuz, sabahlara kadar onsuz yapamadığımız, bize saatin kaç olduğunu unutturan o motivasyon noktasına “tutku” denir.
“Tutku” benim için, 10 yaşıma kadar sadece bir bisküviydi :). Gerçekten çok kaliteli bir atıştırmalıktı ve hâlâ en sevdiğim bisküvilerden biridir. En güzel noktası, dışındaki sert kabuğun içindeki o akışkan çikolatasıdır. Diyeceksiniz Alper ne anlatıyorsun,
“ Canımız çekti ! ” veya “ Hanımeller daha iyiydi ya ! ” söylemlerini duyar gibiyim. Tutku kavramı aslında, benim için hâlâ aynı noktada. Tutku; dışarıdan sert ve zor gözüken işleri, o anki heyecanlı motivasyonumla kazdığım ve içindeki o güzelliği görecek noktaya getirecek bir idea. Aynı dışarıdan sert kabuklu, içinde akışkan çikolatası olan bisküvi gibi…
Tutkuların içerisinde çok kaybolursak, amacımızın dışına çıkıp verimsiz günler geçirebiliriz. Thomas Hobbes’un “İdare edilemeyen tutkuların başka bir adı da çılgınlıktır.” sözü de aslında söylediğim ile kesişiyor. Evet, tutkumuz bizi işin içinde tutacaktır ama her şeyde olduğu gibi bir dozajı kesinlikle olmalıdır. Tutkunun bir adım sonrası, bizi işte tutacak olan motivasyondur. Motive etmek denildiği zaman birçok kişi, başkalarını motive etmek gibi düşünür. Aksine, motive edeceğiniz en öncelikli kişi kendinizsinizdir.
Tutkularınızın içinde; üretkenliğinizin hiçbir zaman kaybolmadığı, motivasyon noktasında hiçbir zaman düşmediğiniz bir gelecek, sizi her zaman doğru noktaya götürecektir. “Bakarız…” değil, “Haydi!” insanı olmak, bu noktaların başlangıç noktasıdır. Biraz uzun ama benim için etkili bir yazıydı, bu yazıyı hazırlarken saatin kaç olduğuna hiç bakmadım. Benim tutkum da yazı yazmaktır belki de kim bilir. Fakat sadece tutkum değil, motivasyonum ile adım attığım bir noktadayım. Haydi şimdi sen, tutkularını doğru yöne yönlendir ve adım at. 🙂 Bugünlük benden bu kadar. Hem tutku bisküvim de bitti, yenisini alana kadar kendine iyi bak!