Konuk Yazar: Ece Altıkulaç
Küçükken dedemle bir hayalimiz vardı.
Cumhuriyetimizin 100.yılını birlikte, coşkuyla, tam da olması gereken yerde, Türkiye’nin kalbinde; Ankara’da kutlayacaktık.
Bugün 28 Ekim 2023.
Yarın Cumhuriyetin 100. yaş günü…
Ben; hiç bilmediğim bir ülkede, daha önce hiç gelmediğim bir şehirde, aynı dili konuşamadığım ve “cumhuriyet” kelimesinin zihnimizde vuku buluşunun çok ayrı olduğu insanlarla birlikte, bana yabancı bir evde tek başıma bu satırları yazıyorum.
Dedem ise umuyorum ki; her zaman hayalini kurduğu çiçekli bir bahçede, keyifli keyifli çayını yudumluyordur, tam da sevdiği gibi… Koyu.
Ben, dedem ile büyüdüm.
Bugün dönüştüğüm kişinin en büyük emekçilerinden.
Bana hayatla, evrenle, dünyayla ve ülkemle ilgili bildiğim çoğu şeyi öğreten ve anlamlandıran kişidir kendisi.
Dedem özel günlerin insanı değildi bana kalırsa, mesela doğum günlerini hiç kutlamazdı.
Benimki hariç.
Sevmezdi bir güne sıkıştırılmış ve bir günle sınırlandırılmış incelikleri.
Ama her sene mutlaka bir günde erkenden kalkar, en güzel takımını giyip beni de kaptığı gibi kutlamalara götürürdü.
Çünkü, “Kutlamaya en çok değecek gün, cumhuriyetin doğum günüdür.” ona kalırsa.
Ve kutlamaya en çok değecek günü, ömrü boyunca kutlamaya en çok değecek şekilde kutladı ve kutlattı. Bunun için minnettarım.
Hayat, her zaman planladığımız gibi gitmiyor.
Çocuklar büyüyor, dedeler ölüyor, insan her zaman sevdikleri ile birlikte olamıyor.
Her ölüm zamansız, insan büyüdükçe her yıl bir öncekinden daha acımasız oluyor.
Hayatın ve kişilerin zamanlaması da bazen birbirini yakalayamıyor.
Ve ben, tam da o anlardan birindeyim.
Ülkesiyle ilgili kafasında dönen sayısız soru arasında sıkışıp kalmış bir genç kadın olarak; bugün içimde hem çocukluğumdan beri kaybetmediğim umudum ve minnettarlığım hem de gizleyemediğim bir öfkem var. Yönlendiremediğim ve kaybedemediğim bu öfkeye yenik düşmemeye çalışırken bazen kaybolduğumu hissediyorum.
İçimdeki bu öfke hepimizden bir parça alıp büyüttüğüm ve içimde sakladığım, tanıdık bir öfke.
Ama her şeye ve herkese rağmen bu öfkenin içimdeki umudu bitirip tüketmesine asla izin vermeyeceğim. Ben, minnet duyduklarıma tutunup içimdeki umudu yeşertmek ve kendi kafamda kavga ettiğim güzel ülkemle barışmak için elimden geleni yapıyorum. Kolay olduğunu söyleyemem ama denemeye değer.
Yarın, sabahın erken saatlerinde; sokaklarını tanımadığım, caddelerini bilmediğim, tanıdık yüzlerle o kadar da sık karşılaşmadığım bir ülkede; içinde benim gibi umudunu kaybetmemiş bir sürü genç ile birlikte, o hiç de tanımadığım sokaklarda cumhuriyetimizin 100. yaş gününü kutlayacağım. İçimdeki umudu, minneti ve sevgiyi büyütüp paylaşıp çoğaltarak…
Tek kişilik bir imparatorluğu ve hakimiyeti sürdürmek yerine, sil baştan bir ülke kurmayı tercih eden; aydınlık, gelişmiş, laik ve parlak nesiller yaratıp bir ülke büyüten; bu ülkenin en aydınlık yanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e minnet, sevgi ve saygıyla…
Cumhuriyetimizin 100.yılı kutlu olsun!
Daha güzel yarınlara…