Konuk Yazar: Enes Sivri.
Beyaz kalemtıraş hediye ettiğim evsiz bir adam kedileri turuncuya boyuyordu, ben insanlara beyaz kalemtıraş hediye etmeyi severim. Denizleri maviye boyayan bir kadın vardı hiç unutmam, gece olunca denizleri siyaha boyayan yaşlı adama rağmen her sabah denizleri maviye boyamakta ısrar edişine hayran olurdum. Son zamanlarda sabahları evden çıkmadığım için onunla pek karşılaşmıyorum. Artık geceleri dışarı çıkıyorum, evsiz adamla olan arkadaşlığımız da bunun neticesinde ilerledi. Ona neden kedileri turuncuya boyadığını sordum, uzunca bir süre düşündükten sonra anlatmaya başladı ve ben tüm dikkatimle birileri bir yerde denizi siyaha boyarken onu dinledim. Bana başından geçen bir aşk hikâyesini anlatıyordu, kedileri turuncuya boyamasıyla olan ilgisini anlayamadım ama dinlemeye devam ettim. Hepimiz için sıradanlaşan bir aşk hikâyesiydi bu, sanki ucuz bir aşk romanı gibi. Sevmiş, sevilmiş, ama kavuşamamış, doğrusunu isterseniz dinlerken çok sıkıldım ve bitmesini istedim. Her cümle başında onu ne kadar çok sevdiğinden bahsediyordu, bir çocuğun yazmış olduğu aşk şiiri gibi tekrar eden cümleler midemi bulandırmıştı. En sonunda merakımı tazeleyerek neden kedileri turuncuya boyadığını sordum artık bitirmesini isteyen bir tavırla. Sevdiği kadının çok sevdiği turuncu bir kedisi varmış ve o kedinin ölümünde onun ne kadar üzüldüğüne şahit olmuş. Bunları söyledikten sonra ağlamaklı bir ses tonuyla “Onun üzülmesindense dünyanın tüm kedilerini turuncuya boyar ona hediye ederim.” dedi. Açıkçası etkilenmiştim, beyaz kalemtıraş hediye ettiğim herkes beni şaşırtıyordu, etmediklerimse daha çok şaşırtıyordu. Beyaz kalemtıraşı olmayan insanlar her gün daha çok boyuyordu dünyayı, mesela eğer giydiğiniz kıyafetin üstünde ufak bir yemek lekesi varsa sizi pasaklı bir insan diye boyayabiliyordu, ya da içten bir kahkaha attığınızda basit, sorumluluk sahibi olmayan bir insan olarak boyayabiliyordu. Ben buna daha çok şaşırıyorum, kedileri turuncuya boyayan adam da denizleri maviye boyayan kadın da siyaha boyayan adam da beni hayrete düşürmek konusunda onların yanında bir hiç kalıyordu. Ben o insanlardan nefret ediyorum, onlarla aynı gökyüzünün altında olmaktan, aynı havayı solumaktan tiksiniyorum. Onlar katil, onlar samimiyetin, içtenliğin ve birbirine güvenmek gibi duyguların katilleri. Onlar benim ilkbaharda ağaçları yeşile boyayan arkadaşlarımın sonbahardaki katilleri.