Yazar: Şeyma Tombul.
“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.”(Canıgüz, 2021) sözleriyle başlıyor Alper Kamu’nun hikayesi. Kendine özgü afacanlıkları ile yer yer güldüren, olgunluğu ile şaşırtan ve nihayet Sherlock Holmes’ü kıskandıracak dedektiflik meziyetleri ile Alper Canıgüz evrenindeki en renkli karakterlerden biri olan Alper Kamu’nun maceralarını okuduğumuz bu ayki Seçki sonrası kitap üzerine hazırladığımız kısa inceleme yazısını sizlerle paylaşmak istedik. Şimdiden iyi okumalar!
Kitapta beni en çok şaşırtan kısım Alper Kamu’nun hikâyesinin mizahi edebiyatın genelinden ayrılan bir özelliği oldu. Genellikle Nasrettin Hocavari nüktedan ve ince zekâ işi göndermelere alışkın olan okuyucuları epey sarsacağını düşündüğüm bu özellik, yazarın üslubunun samimiliği ve her mizahi ögeyi doğrudan ve apaçık olarak aktarması. Nitekim Alper’in öyküsünde gizli göndermeler ve ince dokundurmalar yerine tüm çıplaklığı ve sarsıcılığı ile hayatın kendisi karşımızda yer alıyor. Bu doğrudanlık ve konuyu derinlemesine imgelerle anlatmadan uzak üslup akıcılık ve sahicilik konusunda kitabı oldukça öne çıkarıyor.
Henüz beş yaşındaki Alper Kamu’nun felsefeye olan hakimiyeti yakın zamanlarda medyada sıklıkla gördüğümüz Filozof Atakan’a taş çıkartır cinsten. Öte yandan “Adım Atakan, bu kadar, anlatılabilecek fazla bir hayat hikâyem yok. Metafor uzmanıyım desem olmaz, beyin cerrahıyım desem olmaz, cumhurbaşkanıyım desem olmaz.” sözleriyle kamuoyunun aklına kazınan Filozof Atakan’ın aksine Alper Kamu kendini yaşıtları ile karşılaştırırken çok daha olgun ve adeta bir ilk çağ filozofunu çağrıştırır şekilde “Çocuklara bakıp da saflık masumiyet ve güzellik edebiyatı yapanların aklına şaşarım. Ben bizimkilere bakınca insanoğlunun en alçakça eğilimlerinin en çıplak halinden başka bir şey görmüyorum. Kendimi onlardan çok farklı bir yere yerleştiriyor değilim. Sadece ben, hasbelkader, içimdeki çirkinliğin dışavurmanın daha rafine yöntemlerini geliştirmiş bulunuyorum.” (Canıgüz, 2021) sözleriyle okuyucunun dikkatini çekmeyi başarıyor.
Alper Kamu olay örgüsü içinde toplumsal değerler ve çarpık adalet sistemine yönelik eleştirileri de eksik etmiyor, örneğin, suç için şüphelenilen kişi bir deli olunca şu sözleri dile getiriyor: “İşlenen suçun sorumluluğunu bir deliye yüklemek otoritenin sadece kolayına gelmiyor, aynı zamanda işine de geliyordu. Meseleyi “Katil zaten delinin tekiymiş,” diye çözmek rahatlatıyordu onları. Yani düzen o kadar mükemmel ki, o düzenin yasalarına karşı çıkan kişinin aklından kuşkulanmak gerekir demeye getiriyorlardı.” (Canıgüz, 2021). Kamusal vicdandan toplumsal adalete, eğitim sisteminden adalet mekanizmasına kadar pek çok kritik meselenin tartışıldığı polisiye roman türündeki kitabın asıl çözüm noktası ise hâliyle son sayfalarda saklı. Katilin kim olduğunu öğrenirken hafif zihin egzersizleri yapmaktan keyif alan biriyseniz kitap tam size göre. Daha fazla spoiler vermeden yazıyı hitama erdirelim, keyifli okumalar!
Teşekkür: Ocak ayında Türk Edebiyatı temamız özelinde gerçekleşen söyleşimize katılan tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz.
Kaynakça
Canıgüz, Alper. Oğullar ve Rencide Ruhlar. İstanbul: Alfa Yayınları, 2021.