Zlata‘ya
En ilkel olan, doğaya en çok yakışandır düşüncesinden hareketle içimdeki aykırılıkları da seleye oturtup pedalladığım günlerden birindeyiz, ormandan vadiye doğru.
Bir çemberin devingenliğidir bazen kişiyi yolda tutan bisiklette. Varmak değil, yolda olmak heyecanlandırır. Yokuşlar bilinmeyene eşlik eder bisikletteyken. İnip inemeyeceğin ya da yokuşun bitip bitmeyeceği aklında olsa da çıkıştır düşünmeye sevk eden kişiyi. Bazen yolun çizgilerini izlersin kesikli-kesiksiz, bazen de kovanından çıkmaya çalışan bir arıdır gözünün gördüğü.
Ağaçlı alanların merkezinden çıkıp da çakıllı yollarla devam edilen ilerleyişte vadiye ulaşınca fark edersin: Yukarıdan bakıldığında dehşete düşüren vadi, içindeyken o kadar da fena değilmiş hani!
Artık hem vadinin hem de kendinin içindesindir. İlerleyecek ama yine orada kalacaksındır. Çünkü kişinin yolculuğu, başladığı yer olan kendinedir.
*Kendinden ve kendiyle yola çıkan bireyin yine kendine döneceğini bilse de arama sürecinin varlığından heyacanlanan, güzel bir hüznü de hep içinde taşıyan, alelacele kaçışlarımın en güvenilir sığınağıdır bazen genellikle: Tezer Özlü. “Her an ve her yerde, daha önceleri ve şimdi ve hep sürekli bir yolculukta değil miyim. Böyle yaşamadım mı. Böyle yaşamıyor muyum. Böyle yaşamayacak mıyım.” (Özlü, 2013c: 35) diye haykırır içime içime. Yolculuk etmek genellikle bazen varmaktan iyidir.
Güneşin göz kamaştırdığı, tatlı bir esintinin de tende dolaştığı vakitteyiz. Dinlenmek için verilen ufak bir molada vadiden gelen sesleri kucaklama:
Midas’ın, Pan’ın yaptığı müziği övmesi ve hatta onun Apollon’dan bile iyi bir müzisyen olduğunu etrafa yayması üzerine Tmolus ikisi arasında bir müzik yarışması düzenlenmesini ve bu yarışmada hakemlerin Midas ile kendisi olmasını teklif eder. Yarışma başlar; Pan çılgın, ritimsiz ve içinden geldiği gibi Syrinks‘e üflerken Apollon’un müziği dingin, dengeli ve ruhani bir etki yaratan biçimdedir. Tmolus kazananın Apollon olduğunu belirttikten ve yarışmayı sonlandırdıktan sonra Midas duruma itiraz ederek tekrar değerlendirilmesi gerektiğini söyler ve Pan’ın müziğinin Apollon’unkinden üstün olduğunu yinelemeye devam eder. Bunun üzerine Apollon “Güzel müziği ayırt edemeyene normal bir kulak yakışmaz.” diyerek Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına çevirir. Midas’ın kulakları ile andığımız efsanenin arka planında ise Tmolus’un iddiası bana epey çarpıcı gelir: Tmolus Pan’ın şarkısının hiçbir amaca yönelik olmadığını savunurken bu amaçsızlığın da hiçbir işe yaramayacağını belirterek oyunu Pan’a vermediğini haykırmıştır. Yolculuğu ömür belleyenler Tmolus’un aksine amaç çemberini aşan insanlardır ki asıl özgürleştirici olan budur. Amacını aşan hareketlerde bulunmaktır yolda oluş. Gitmek ve hep gitmek istersiniz sadece -ister kaçmak densin buna ister yolda olmak. Bu kısımda Tezer Özlü tekrar girer araya: “Her gidiş, her yolculuk, kendi “benimin” bilinmeyenine doğru, bilmek için bir iniştir.” (Özlü, 2013c: 79)
Düşünürsün teker döndükçe içe dönüşünü ama; o dışa, sen içe; o dışa… Dur!
Sağda durdum. Belli dönemlerde hayatıma etki eden kadınları düşündüm -neyi, niye, nasıl, kimin için ve kiminle ürettiğimizi de özensizce düşündüm farklı kadınlar arasından geçerken- onlardan aldığım gücü ve yıkıcı zihniyetlere karşı yapıcılığı, dayanışmanın güzelliğini düşündüm. Pan’ın Syrinks’ten geçen nefesinin dönüştüğü düzensiz ezgiler gibi, aklı başında olmakla alâkamın kalmadığı şimdi’yi düşündüm. Kadın olmakla ilgili meselem ise hâlâ çözemediklerimdendir. Toplumca yaşadığımız ve beni insanlığımdan utandıran buhranı da düşününce -bir yerlerde hâlâ küçük bir kız çocuğunun bomba seslerine maruz kalışı aklıma geldikçe ve aklımdan gitmedikçe- bunlar küçük meseleler.
Eğimi fazla olmayan fakat çamurlu bir yokuş daha kaldı, sonra frenleri yavaşça sıka sıka yokuş aşağı akıştayız.
Theseus gemisine bakım yaptıkça, bazı tahtaları söküp yeniler. Yıllar ilerledikçe geminin bütün tahtaları değişir. Eski tahtaları da çöpe atmayan Theseus onlardan da yavaş yavaş bir gemi yapar. İnşa aşaması bitince ortada iki gemi vardır. Bunlardan hangisi Theseus’un asıl gemisidir? Yolculuklarımızda eski gemiye tutunanlar olur, bazen de yeni gemiye. Kimler gerçek “siz”e tutunanlardır? Bazen geçmişteki “siz”e tutunarak ilerler sevdikleriniz. Bazen de şimdiki hâlinizdir tutundukları. Hangisidir asıl sevdikleri “siz”? Yolda ve yolculuklarla var olan “siz”i kim sever? Yolda olmak, kişinin kendine katlanabilmesini sağlamaktır.
Uzun yolculuklar sırasında ‘ev’ çağırır bazen. Yerleşik olmak da çekici geliverir. Her kavram zıddıyla beraber vardırdan çıkarsak yola, gittiğinizde kalmayı da aklınızdan çıkaramazsınız ya da bir seçenek olarak ‘kalmak’ diyelim.
Yerleşik duygulara geçebileceğime inanmaktan kaçtığım şu günlerde, ruhum çingene renkliliğinde. İç sesime kulak verip de bir yerlerde gereksiz güç göstergeleri yüzünden göçebeliğe mecbur bırakılan birilerinin tortulu kederlerini cevaplandıramadığım anlarda aklım; yolda, uzaklarda kaldığından. Uzakta ve yalnızken ehlileştiğimi düşündüğümden. Bugünlerde yakınımda olup da inandığım tek şeyin, evimin önündeki kavak ağacının rüzgârla hasbihâli olduğundan.
За справедливий, рівний і вільний світ;
проти війни, за мир…
Kaynakça
Özlü, T. (2013c). Yaşamın Ucuna Yolculuk (20. bs.). YKY: İstanbul.