“Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.”
Şair: Murathan Mungan
Kendimizi tanıtmak mı daha zordur yoksa kendimizi tanımak mı? Karakterimiz dışarıya yansıttığımızdan daha karmaşık bir hâldeyken çevremizdekiler nasıl bizi sıfatlarla nitelendirebiliyorlar? Ya da bunları yapabilmelerine biz mi olanak tanıyoruz? “Saldırgan diyorlar bana / Oysa kırılganım ben” diyen Murathan Mungan gibi hissediyorum ben de, sanki kendimi doğru tanıtmışım ama insanlar ısrarla yanlış tanımlamaya çalışıyorlar gibi, ya da kendimi olmak istediğim sıfatlarla çizmişim de etrafımdakilerin aklından o imaj silinmiyor gibi. O kadar net çizgiler mi kullanmış Mungan da ve bu nedenle mi korkutucu olmuş içindeki küçük çocuğa rağmen? Yoksa inanmak mı istememişler onun sözlerinin, içindeki çocuğa rağmen, dışarıya çıkabileceğine? Bu yüzden sert bir imaj giydirmişler, belki de görmezden gelmişler içindekileri.
Kendini korumak için bambaşka bir kimliğe bürünen insanlar da var tabii, ama cesaretin taklit edilebilecek bir özellik olduğunu düşünmüyorum. Sanırım o, dışarıdan öyle durabilecek bir özellik olmak için fazla iddialı. Ama kim bilir, belki o da kendimizi korumak için yarattığımız iki kutuplu kişiliğin bir parçasıdır…
Her Murathan Mungan’ı okuyuşumda, yazdıklarını çok derinden hissediyor, bir cevap verme ve bir yaratı ortaya koyma isteğiyle doluyorum. “Kırılgan” şiirinden etkilenerek yazdığım şiir ise aşağıda.
*Jehan Barbur tarafından söylenen ve 2020 Model : Murathan Mungan albümünde yer alan “Kırılgan” adlı şarkıyı dinlemek için:
Gözümdeki ateşten ben de korkuyorum
Belki de o yüzden onlar da korkuyorlardır
Belki de beni hiç tanıyamamışlardır
Tanır gibi yapıp
Yanıma yaklaşmışlardır
Belki de ben tanınmak istememişimdir
Hep bir bilinmeze özenmiş
Hep şartlara bağlı var olmuşumdur
Hep canım yandığında
Ben de can acıtmış
Her üzüldüğümde
Ben de üzmüşümdür
Birinin gelmesini bekler mi insan
Ve sonra geldiğinde korkar mı
Alıştığında tanınmaya izin verip
Belki de kucaklar
Bir ihtimal ben de denemişimdir
Onun hayatında onun istediği gibi var olmayı
Ve bunu sevmişimdir
O her üzüldüğünde
Ben de üzülmüşümdür
Ve o beni, benim kendimi gördüğüm gibi gördüğünde
Kaçmışımdır
Çünkü benim var olmam hep bir şarta bağlı olmuştur
Ve aramızdaki ilişkinin tek şartı
İkimizin de kendimiz olması olmuştur
O kadar korkmuşumdur ki onun beni farklı görmemesinden
Herkese benzetip
Öncekiler gibi bırakma ihtimalinden
Vazgeçmişimdir
Uzaklaşmışımdır
Sonra da kaçmayı kendime yakıştıramamış
Tekrar yanına yaklaşmışımdır
Kendini anlayacak birini bulabilir mi gerçekten insan
Korkmadan anlatabilir mi kendini
Anlatsa dinlenir mi peki
Veya vazgeçtiklerine dönmek için ikinci şansı hak eder mi?
Dönerse eğer
İstediğini bulabilir mi?
Ben hep şartlara bağlıydım
Belki de bu yüzden hiç anlaşılamadım
Sorularım yanıtsız kaldı
Kendime konuşmaktan yoruldum
Kendi ateşimden korktum
Bir ihtimal
Belki tanıyamamışımdır ben de kendimi