Kurmacaya giriş
Hangi gökte yalnız, hangi
güz daha berrak yazılı alnında? Latif
ezgilerle sözlenmiş çiçeklerin. Öğretilerin
saklanmakta toprağın karalığına. Gündelik azmin
ile devriliyor geleceğin. Kurmaca, çağdaş sömürge,
hürriyet hakkı. Haklı, saklanmakta
öğretilerin.
Gül farklı lakin, sessiz adımlarıyla
yaşıyor alnında.
Kurmacaya filiz
Hayatta kalmaya davan, kavganı sorgularken
devriliyor kaleler. Oyunları andırıyor ülken, halen
hakim şah. Ve mat! Yüzünde simgeler, ellerin
bağlanmakta ifade etme çabanla. Basitlik korkulan
çirkinliği doğurmakta. Faşist, damga, kargaşa.
Belirlenen yalnızca devrileceğin
kat.
Sevi farklı lakin, özgür tohumlarıyla
ilerliyor toprağına.
Kurmacaya izin
Hasretin kime yahut insan daim has.r.ettir
kendine. Soluğun kısık sesine yenik, yorgunluğun
duruldu, ara sokaklarında şehrin bulundu
hüviyetin. Babandan kalan ismin, iznin
yaşamak için kâğıtlara dökülen, ölümünü
doğrulayan yaşayanlara. Fotoğrafının ihlali ile
çirkinliğin.
Özlem farklı lakin, ufak mesafeleriyle
çiziyor haritanı.
Kurmacaya inanç
Çocuksun, ellerinde henüz misketler. Sormayı
unutmamışken, aklında tazeliği yemişlerin. Çıkmamışken
hüviyetin. Yalanlara henüz renkler eklenirken.
Kalelerine sen dahi çıkamazken. Yüzleşti dünya.
Kırmadan, koparmadan. Güneşten
karartarak yüzünü. Uyumadan yaşanacak
rüya.
Gökyüzü farklı lakin, renkli görüntüsüyle
karşılıyor ölümünü.
Kurmacaya daim
Aynada kördüğüm, düzenli bakışların ile
çirkinleşen gördüğün. Parçaladıkça çoğalıyor,
kıymetini yitiriyor fikrin. Unuttuğun sorularla
karşında ömrün, siyah-beyaz. Sırtında karınca,
emsalsiz yaşamında son dokunan tenine. Halen
yüzün izinsiz simgelere yuva.
Elleri farklı lakin, yeni ekilmiş güllerle
değmekte tenine.
Kurmacadan kaçış
Kırlarda adımların, düşmüşken dillerden yaşın,
sürmekteyken has.r.etliğin. Doğruldu çocukluğundan.
Soğuk gözleri, çiçekleri sözlenmemiş sevi. Kapandı eflak,
aydınlığı görmekte
yüzün. Ruhun çıkmazdan kurtuldu, ufukta
gördüğü yaşam için dilinde
alesta.