KARANLIK SAATLER [1]
Ucuz kelimelerime bakıyorum
Yarının acısını onlardan çıkarırcasına
İçimdeki bitmeyen korkuya serpilen su
Geceler, akıyor içime şırıl şırıl
Soğuk karı getiren sabahları erteliyorum karanlık odalarda
Uyanmayı reddediyorum uyumayarak
Sabahın getireceği gümüş tepsiyi hayal ederek sadece
Uyutabiliyorum kendimi
Uzun yatıyorum ve kısa uyuyorum
Uyandığımda hâlâ yatıyorum
Kalktığımda hala uyuyorum
Yorgun ve telaşsız, bir o kadar da soluk ve soluksuz
Karlı karanlık bir sabaha uyanıyorum
……
KARANLIK SAATLER [2]
Gözlerim bulutsu
Yarının bana geç geleceğini bilerek uykuya meydan okuyorum
Düzeltmekte çok geç kalınmış bir hataya güvenerek
Yaşadığım hayatın bıraktığı boşlukları dolduruyorum yeni hayatlarla, yarım hayatlarla
Sonlarını sürpriz sakladığım sayfaları çevirirken çocuksu bir heyecan içinde
Bir gün daha yaşayacağım
Uykunun kurşunu geç vuracak beni
Belki sonlu belki sonsuz bir uykuya yatıracak olan
Bunun rahatlığıyla sanki bugünün ve yarının bir izi yokmuşçasına ruhumda
Şu karanlık saatlerde yaşatacağım hayallerimi
Beni yönetmesine izin vereceğim bu duygunun
Kendimi kafesinden çıkaralı çok oluşunu bahane ederek.