Hücreye çıplak
Dağınık adımları, yankılar henüz
çağırmamakta ölümü. Düzen için direniş
marşları. Sahip olduğu son övgü
tutsaklığı. İsimler daha gür,
fikirler daha sığ. Kapital okumadan
komünizmi.
Hücreye kuru
Sokak, güvenilirliğini yitirmekte. Gövdesi yaralı,
engel olunmuyor keskinliğine ideolojik kutupların.
Tebrik mesajları almıyor, dinleniyor
nefesindeki dua. Artmakta küfre
alışkanlığı. Sorguları, Tanrıyla arasındaki
tek farka. Hayranlığı
aramakta.
Hücreye dar
Hatırında babasının temennisi, adının
benzerliğini kutluyor. Yakın evi, evsizler
daim yakındır hapse. Umursanmıyordu göç edişi.
Yola meşru kılınır devrim. Seferi
sayılmazdı. Toprağa ve secdeye en çok
babasını gömerken yaklaşmıştı.
.mümkünse.
Hücreye yaş
Levhalar anlamını yitirmekte. Yalnız adım atılan
yeri temsili mümkün. Dört duvar-yedi kıta? Yeniden
görmeden varlığına inanması gereken evrenler. Ancak
yoktu kütüphane çevresinde asılı
‘’Sorgulamayın!’’ yazılı
cahiller.
Hücreye hasret
Meşru olan eylemi; gözleri günahlar
ötesinden. Hem inanılmamış afetlerine rağmen
Nuh’un, aynı gemide olma hayali. Denize
olan uzaklığı yazmıyor kimliğinde. Uçmaya
kanat gerekliliğini öğrendiği güne,
yeniden aramakta
küfrü.
Hücreye güneş
Görüş. Kimsesiz olduğunu anımsıyor. Orta
yol sevilmezdi, fikirler keskin ve öldürücü. Hem
sonra anlaşılacaktı; ideolojilerin
birleştiği tek gerçeklik
yağmalanmış insanlık suçu
faşistlik.
Hücreye ait
İlkel yasaklara düşmanlığı, ülkesi
çoğul fakirliği demokrasi görmekte. Aldandığı
kağıtlar ham. Çamurdan geldiği güne,
muhtaç temizliğe. 45lik yanlış yerde
takılmakta. Duyulan
tek başına.
Hücreye sahip
Sönmeden ateşi; öptü, kırılmadan kolu;
havada yumruk. Kesilmeden nefesi; son kez
özgürlüğü. İktidar sessiz-selasız, iptidai
şartlarda yönetmekte ölüleri. Kırılmadan
kalemi; yazıldı sayfası. Halen aynı toprağa
yakınlığı.
Hücreye özgür
Ödünç verdi Tanrı infaz hakkını. Nokta
protesto etmekte yazılanları. Olur olmadık.
Emirler güldürmedi yüzünü, yaşı
ufaktı hem. Göğe en yakın ağaç; dar
olsa da. Yine de uzaktan
görkemle seslendi:
Gülümse
celladına!