Konuk Yazar: Ahmet Hulusi Bulut.
Yaşadığımız dönemdeki gelişmiş teknolojik imkânlar, pazarlama sektörünün daha iyi tekniklerle tüketici davranışlarını daha etkin şekilde takip edebilmesine ve yönlendirebilmesine imkân tanıyor. İnternet alışverişlerinde kişiselleştirilmiş ürün katalogları sayesinde kullanıcıların belirli pazarlama kümelerine dahil edilebilmesi aşina olduğumuz bir gerçeklik: Alışveriş sitesindeki kişisel bilgilerimiz ve site içi tarayıcıdaki aramalarımız, önceki alışverişlerimiz üzerinden bizi belirli bir tüketici kümesine dahil ediyor. Bu durumun ilgi alanlarımıza yönelik ürünlere ulaşmamızda bize büyük bir kolaylık sağladığı şüphesizdir. Peki acaba internet alışveriş sitelerinin kişiselleştirilmiş katalogları kullanarak satın alma talebimizi yönlendirmesi her alışveriş türü için kullanışlı mıdır?
İnternet kitapçıları, onlara bahşettiğimiz kişisel bilgi ve verilerimizi sağladıkları yapay zekâ aracılığıyla belirli bir tasnife tabi tutarlar, benzer müşterilerin taleplerini bir katalogda kümelerler. Bizlerin yerine düşünerek “Hangi kitabı almalıyım?” sorusunu kendi analitik algoritmaları sayesinde bir yanıta ulaştırırlar. Veriler arasında kurdukları korelasyonlar bazen tercihlerimizi bizden daha iyi tahmin edebilmelerini sağlar. Bu durum kitap alışverişimizde bize zaman kazandırır. Alışverişimizdeki taleplerimizin algoritmalar aracılığıyla yönlendirilmesine dair genel endişelerin dışında özel olarak kitap “tüketim”imiz konusunda da endişelenmeli miyiz? Piyasadaki arz odaklı durum, bazılarımızın kutsal, içsel sayabileceği okuma faaliyetini daha da dışsal, maddi koşulların sonucu haline getiriyor: Bize sunulanı okuyoruz. İnternet kitapçıları kitap tüketimimizi tatmin ettiği ölçüde okuma faaliyetimizi de tatmin edebiliyor mu? Kitapları yalnızca alışveriş sitelerinden temin etmek okuyucu için yeterli mi?
Kesinlikle bilmeniz gereken tek şey, kütüphanenin nerede olduğudur.
-Albert Einstein
Büyük bir kitapçıya veya kütüphaneye gittiğimizde farklı bölümlerde ilgimizi çeken kitapları incelemek için heyecan duyarız. Bu mekanlarda doğrudan bir tüketici kümesine dahil edilmeyiz. Tüketici davranışlarımızın nispeten yönlendirilmediği bu yerlerde, merakımızı uyandıran bir üzümü elimize alır ve onunla ahbap oluruz. O zamana kadar hiç düşünmediğimiz veya somut olarak fark edip soyut kavramlarla ifade edemediğimiz bir olguyu özümseyebilmemizi ve onun bilgisini kendimize katabilmemize vesile olur. Okuduğumuz üzümün ölçüsünde kararırız: Ona benzeriz. Nihayetinde okuma faaliyetimizin alışveriş ilişkisinin üzerinde bir değerinin olduğunu hissetmek ruhumuzu tatmin eder, bilincimizi özgürleştirir. Çünkü bu mekanlar vitrinlerin ötesine geçip raflara inmemize imkân tanır. Bilgimizin olmadığı devasa bölümleri görmek bizde merak duyurur. Aşina olmamız gerektiğini hissettiğimiz onca şey, öğrenilmesi gereken onca raf, tatlı bir korku duymamıza sebep olur. Bu itkiyle yeni şeyler görür ve öğreniriz. Merakımızı gidermenin peşinde kıvranırız. Aynı bir kitabın “içindekiler” bölümünü karıştırmanın verdiği zihinde haritalandırma imkânını, o alandaki ilgili kitapları toplayarak sunan kitap bölümü de bize verir. Birçok kitaba sahip bir kitabevinde veya İl Halk Kütüphanesinde örneğin İngiliz Edebiyatı bölümüne yöneldiğimizde ilgili yazarları ismen de olsa tanıyabilmiş oluruz; Ankara Dost Kitabevinde Siyaset Sosyolojisi bölümünü incelediğimizde siyaset sosyologlarının güncel ve genel anlamda neleri yazıp okuduğunu görebiliriz. Hangi kitapların rafta olduğunu görmek konuya dair çıkarım yapmamızı sağlar, kafamızdaki bazı soruları yanıtlar ve en önemlisi yeni sorular sormamızı sağlar.
E-kitap sitelerindeyse merakımızı uyandırabilecek, bizi yeni bir serüvene başlatabilecek metinlere ulaşmamız daha zordur. Sitede ana sayfamızda bizim için kişiselleştirilmiş vitrin halihazırda ilgilendiğimiz konulara dair kitapları barındırır. Vitrinlerin kişiselleştirilmesi ihtiyaçlarınızı nispeten tatmin etse de merak duygunuzu tatmin etmez. Tabii, birçok farklı alana dair kitapların birlikte bulunduğu vitrinler mevcuttur. Çoğu zaman onları birleştiren “en çok satılanlar” veya “yeni çıkanlar” listelerinde rastlaşmalarıdır. Kitapçıda rahatlıkla elimize alıp inceleyebileceğimiz bir kitabın ancak ekran üzerinden, sunulmuşsa, içindekiler kısmına bakabiliriz. İlgimizi çekip çekmediği noktasında emin olmadan sadece o kitap için sipariş vermeyiz. İade etmenin imkânlarının bizi sokacağı zahmetten çekiniriz. Benzer birçok kitabı kıyaslamamız dijital ortamda zordur. İstediğimiz üzümün yanında kararmaktansa bizi ilgili bağa yönlendirirler. İki durumda da nihayetinde kara üzümlerin yanındayızdır. Ancak deneyimimiz epey farklılaşmıştır.
Kabul etmek gerekir ki internet kitapçıları aradığımızı bulmak noktasında geleneksel alışverişten daha başarılıdır. Ancak kitapçıların sağladığı sosyal ortamı ve okuma arzusunu sağlamakta muvaffak olamazlar. İnsan ise eylemlerinin popüler olandan, toplumun talebinden, şekillendiğini bilmekten olabildiğince kaçınan bir varlıktır. Tesadüfi deneyimlere, kişisel tecrübelere kıymet veren bireyin bir alışveriş sitesinde kendini biricikleştirmesi pek olanaklı değildir. Bu ihtiyacıysa kitapçılar, kütüphaneler ve sahaflar tatmin eder. Fiziksel mekânın üzerimizde sağladığı psikolojik etki de okuma deneyimimize ilişkin önemli bir husustur. Bir kitapçı da internet kitapçısı da nihayetinde bir dükkandır. Fakat kitapçı sağladığı mekân aracılığıyla okuma isteğimizi kaşır. Kitap arama faaliyetimizi bir alışveriş deneyiminden daha fazlası yapar, biricik hissettiren bir hobiye dönüştürür. Periyodik olarak yaptığımız ziyaretler okuma alışkanlığımıza hissedilebilir bir katkıda bulunur.
Bir başka üzümün yanında kararmaya gönüllü, meraklı ve sabırlı isek periyodik olarak kütüphane ve kitapçılarda zaman geçirmeyi kendimize hobi edinebiliriz. Tüketim davranışlarımızın veriler ve korelasyonlar kadar duygu ve dürtülerinizi temel alması ipleri elimize almamızı sağlayacak, kitaplarla olan ilişkimizi tüketim odağından öğrenme odağına yakınlaştıracaktır. Tabii ki kitap alım maliyetlerimizi düşürmek ve almamız gereken kitapları edinmek için kitap siteleri kullanışlıdır. Bu nedenle her daim hayatımızda olacaklar. Kitapçının sağladığı doyuruculuğu hissettirebileceği noktasındaysa kötümserim. İşin güzel yanı ya biri ya diğeri gibi bir seçime zorlanmıyor oluşumuzda.