Konuk Yazar: Sümeyye Tekin
Hava geç de olsa ısınmaya başladı güneş yavaş yavaş daha samimi ısıtıyor içimi. İçimdeki burukluk da ara ara yokluyor bedenimi, yoksa açıklayamam uyuşukluğumun nedenini. Zaten bu bahaneler de olmasa neye sığınacağım ki. Sahi neden böyleyim sürekli?
Bazı ruhlar böyledir ve eskiden benim ruhum da böyle diyerek kandırırdım kendimi ama şimdi düşününce bu kadar basit ve kestirip atılacak bir konu değil, aksine üzerinde uzun saatlerce konuşulması tartışılması gerekir. Biraz bencilce olacak ama burada kendim hakkında konuşmak istiyorum, içimde büyüyen o rahatsız edici ve bir o kadar da benim olan duyguyu anlamak, anlatmak istiyorum.
Öncelikle çok az kendimden bahsedeyim. Eskiden hırslı, yetenekli biraz da kibirli ve karakterinden taviz vermeyen yeni yetme bir ergendim. Başım dik ideallerim ve doğrularım adına durmadan koştururdum. Sonra anlamadığım bir şeyler oldu önce inancım terketti beni, sonra da diğerleri… Bir an geldi daha ne olduğunu anlamadan, aniden içim öldü. İnsan alıştırır önce değil mi? Tak diye gidilir mi? Ama böyle zamanlarda anlayana kadar izlemiş oluyorsun hepsinin gidişini. Kendimi oradan oraya savrulan, kim nereye çekerse oraya giden biri olarak buldum. Sonuçta olan olmuştu. Artık çabalamıyor, düşünemiyor, önemsemiyor ve hissedemiyordum. Kendimi çoğunlukla ve biraz da şaşkınlıkla ama en önemlisi bıkmışlıkla dışarıdan izler halde buldum. Bunların yanında beni daha da dibe çekeni ise artık kalbimi hissedemiyordum. Yaptığım, yapamadığım, hayal ettiğim hiçbir şey kalbimi çarptırmaya yetmiyordu. Her şeyden o kadar çabuk sıkılıyordum ki uzun zamandır tam olarak bitirebildiğim hiçbir proje olmadı çevremdeki hiçbir şey dikkatimi çekecek kadar uzun vadeli bulunmadı daha doğrusu içimdeki boşluğu doldurmak için küçük şımarık bir çocuk gibi gördüğüm her oyuncağa saldırdım sırf susuzluğunu gidermeye çalışan insanın çırpınışları gibi içimi yakan, bana acı ve sıkıntı veren şeyi söndürebilmek için. Nihayetinde bu maymun iştahlılığın faturasını ağır ödedim artık tüm bu olmayan şeylerin yanına bir de bu eklenince…
Gerçekten neden yaşıyorum ki o zaman? Hahaha varoluş sancıları mı çekiyorum ne? Çok karamsar oldu değil mi? Buraya kadar geldiyseniz içiniz çoktan bayılmıştır herhalde. Ama bencil ve önemsemeyen bir insan olduğum için sanırım devam edeceğim. Derin bir nefes alıp devam edelim evet içimdeki burukluktan açıldı konu değil mi? Şu sıkıntıyı bir atabilsem rahatlayıp derin bir uyku çekeceğim ama olmuyor aslında tek yapmam gereken şey oyalanabilmek ama bu da yanlış gibi geliyor. Bence insanı bu duruma getiren de oyalanmalar zaten. Hep bir şekilde oyalana oyalana geçiyor zaman da elinde bir şey kalmıyor işte silkelenip kendine geldiğinde ise yıllar geçmiş, için geçmiş uyumuşsun senelerce, uyuşmuşsun tüm çaresizliğinle.