Bu yazı boyunca bir sorgulama yapmanızı istiyorum sizden. Düşüncelerinizi, bu düşünceleri dönüştürdüğünüz davranışları hatırlayabildiğiniz kadar zihninizde canlandırmaya çalışın lütfen. Eğer yapabiliyorsanız da ara ara bu sorgulamayı yapmaya gayret edin ve ona göre bir karar verin. Ortam insanı mısınız yoksa prensip insanı mı? Hangisi olduğunuzu düşünürseniz düşünün fark etmez. Burada amacım bir tarafın yanlışlığını ispat etmek değil. Sadece bilelim ve farkında olalım istiyorum. Birini tercih ediyoruz. Yanlış veya doğru, muhasebesini herkes kendisi yapabilir ve yapmalı.
Bir davranışı insanlar arasındayken, gözler üzerimizdeyken sergileyip kendimizle baş başa kaldığımızda sergilemiyor veya sergileyemiyorsak o davranış bir prensipten kaynaklanmıyordur. O davranışı bize yaptıran içinde bulunduğumuz ortamdır. Belki o ortamdaki insanlardan kabul görme düşüncesi yaptırmıştır. Ya da belki iradeyi zorlayacak bir davranıştır ve tek başımızayken bu iradeyi göstermede zorluklar yaşıyoruzdur. Toplum içindeyken ise yanımızdaki insanların teşviki ile (siz de o toplumu oluşturan diğer insanlar için aynı teşviki sağlıyor olabilirsiniz tabi) o iradeyi gösterebilmiş olabiliriz. Ama iki durumda da o davranış prensip haline gelememiştir. Bundan dolayıdır ki bu davranışın sürekliliği tehlikededir. İnsanlar çekilince etrafımızdan veyahut başka bir toplumun içine girdiğimizde ilk başta zorlanacak ve büyük ihtimalle bir sürenin sonunda sergilediğimiz eski davranışın yerini yeni ortamımızda kabul gören yeni davranışlar alacaktır.
Değişim inkâr edilemez ve hatta inkâr edip kabul etmemeyi bırakın değişime açık olmak çok önemli ve değerli bir durum. Pekâlâ eski davranışımızı sergilemekten vazgeçmiş artık öyle davranmamamız gerektiğine kanaat getirmiş olabiliriz. Bir davranıştan zaten bilinçli bir şekilde vazgeçtiysek bunu da prensip kategorisine alabiliriz. Burada önemli olan ve sorgulamamız gereken nokta şu ki bence davranışın sergilenip sergilenmemesi konusunda ne düşünüyoruz. Acaba gerçekten yapılması gereken bir şey mi? Yoksa yapılsa da yapılmasa da çok da fark etmez mi? Eğer gerekliyse ve önemliyse, aklımızın kanaati buysa o zaman bu davranışların kaderini gerçekten sürekli değişebilecek olan bulunduğumuz veya bulunacağımız ortamlara mı bırakacağız. Yoksa başta belki biraz zorlanarak ama zaman içinde belli bir düşünme süreci ile yapılmasının gerekliliğine kanaat getirdiğimiz o davranışları prensip haline mi getireceğiz. Şunu da kabul etmek gerekir ki prensip kazanmak ve o şekilde yaşamaya çalışmak zordur. Bazen insanı yalnız bile bırakabilir. Değer mi? Değmez mi? Hangisini seçmeli? Yoksa biraz ondan biraz ondan ortaya karışık mı yaşamalı? Sorular benden düşünmesi ve karar vermesi sizden. Arada bir bakalım kendimize, davranışlarımıza ve soralım acaba ortam insanı mıyım yoksa prensip mi? Ya da hangisi olmalıyım? Soralım ve bilelim ve farkında olalım yaptığımız tercihlerin.