Bir gün geldi,
Ansızın.
Ben farkında bile değilken hedefini seçti,
İlerledi.
Ve kimseye bir şey demedi.
Özgürdü.
Özgür ruhluydu.
Bilmiyordum, bilsem de hesap soramazdım.
‘Neden seçtin beni?!’ diyemezdim.
O devam etti,
Seçtiği yer en güzeliydi.
Oturdu, yavaşça
Ne kadar yavaş oturursa o kadar uzun kalacakmışçasına.
Belliydi zaten kolay kalkmayacağı.
Belli olmayan benim ne zaman fark edeceğimdi.
Ne oldu sonra,
Neden fark ettim?
Her şeye yön veren oydu aslında,
Ben sadece bir figür gibi hissettim.
Hissettim!
Onu ve onun getirdiği her şeyi
Önce bir çarpıntı ve biraz kuşku
Sonra daha açık bir gökyüzü,
Daha tatlı bir çay,
Güneşin sıcaklığını daha çok hissettim.
Özgürlüğüne,
Güvenine,
Pervasız oluşuna,
Dikkat ettim.
Dikkat ettim ve sevdim.
Farklıydı.
Ve doğaldı.
Çünkü zaten özeldi.
Bunun için fazladan çaba sarf etmesine gerek yoktu.
Neye gerek vardı.
Benim konuşmama gerek yoktu.
Ona soru sormama gerek vardı.
Keşfetmem gerekti!
Keşif güzeldi,
Berrak ve derin sularda.
Daha da güzel oluyordu,
O izin verdikçe kulaç atmama.
Dediğim gibi ben figürdüm.
Bir fil gibi,
Şifonyerin üzerinde ki.