Yahudi Katliamı Yalan, Hitler de Kahraman Mıydı?
Kasım 8, 2018
Charles Darwin
Aralık 8, 2018

Pandora’nın Kutusu: 2018

Yeni yıla 25 var. Karanlığın hakimiyeti son bulacak. Işık zaten karanlıktaydı ya, yayılmayı bekliyor işte. Ama ne bekleyiş! Ne stresler, ne iç yakınmalar, ne sırlar, ne mutsuzluklar, ne bilinmezlikler… Yüzleşme vakti. Fobim var. Kusamıyorum. İçim bir dökülse başka sorun kalmayacak gibi. Kandırma kendini. Bu sadece bir başlangıç. Duygularıyla dibi görmüş birinin hummalı yolculuklara adım atmasının başlangıcı. Saat 23:36. Ağlayamıyorum. Ağlarsam ne olacak bilmiyorum. Ben sadece filmlerde ağlıyorum. Sinemalar da karanlık oysaki. Korkma, anlat! Başladım ağlamaya.

Teşekkürler Ailem.

Rahatlamıştım. Tamam demiştim, oldu; 2018’e düzgün bir başlangıç yaptık. Allah bozmasındı. 20 yaşına da bir o kadar güzel girmiştim. Ancak endişe insanda bir duygu. Olmaması hastalık olduğu gibi fazla olması da ayrı hastalık. Ne ifrat ne tefrit. Orta yolu tutturmuş gidiyordum ki sadece iki ay yol alabilmişim. Lastik patlamış. Düzen neydi bilmiyorum ama düzen bozulmuştu. Üçüncü ayda ise bir değil, iki lastiğin birden patladığını arabadan inip bakınca fark ediyorum. Kalakaldım. Gidip sırlar bankına oturuyorum. Birkaç ay sonra bıçaklanmanın eşiğinden döneceğimizi bilmediğim banka. Karşımda Yoros Kalesi. Dertler bankı desek de olur sahi. Konuşuyoruz…

Teşekkürler Beha.

Hay böyle dünyanın içine edeyim! Nasıl bu kadar karmaşık, nasıl bu kadar işin içinden çıkılmaz olabilir ki? Napıyorum ya ben? Bir bilsem. Duygularımı regüle edemiyorum. Neden her bir düşüncemi ve onun duygusunu bu kadar yoğun yaşıyorum ki? Yine karanlığa gömülmek istemiyorum ama neyi tutsam elime dikeni batıyor. Bir, iki, üç. Ellerimi bırakmışım, girdapta sürükleniyorum. “Ama ne rüyaydı be!” diyorum. Bütün her şey o gece kaçışlarının dinginliğinde bir yansıma oluyor. Oldukça parıltılı bir yansıma. Sonra bir soru geliyor: “Sen nasıl yorumluyorsun Furkan’cım?”. Kör oldum diyorum! Sıkıldım diyorum; bırakmak istiyorum, uyuşmak istiyorum, düşünmek istemiyorum diyorum. Beni üç saniye kadarcık ağlatıyor. Şaşırıyor. Ağlattığı için de üzülüyor sanki. Sonra bi’ anda basıyorum kahkahayı. Ne bileyim, gülmeyi severim ben; anlatmayı ve öğretmeyi… Zorlukların ve düşüncelerin bu dünyada olduğunu hatırlatıyor bana.

Teşekkürler Taha Hoca.

Lise 2 ve lise 3. Nasıl da farklı ve önemli referans noktaları hayatımda. Duygusu farklı, yaşananları farklı, ilhamı farklı yıllar. İçselleştirmişim. Yaşadıklarımız, ders çıkarmak ve mihenk taşımızı oluşturmak adına devam ededuran hayatta önemli bir yere sahip. Bir de bunlardan bağımsız bazı kılcallar var tabii. Anlamam, anladıktan sonra da aksiyona geçmem zor olan kılcallar. Hayati değillerdir ama yine de bir bütünün parçasıdırlar. Onarılmaz zannediyordum. Yüzleşme, patlatma ve onarma yani. Bu sene onlarla birlikte neler onardım neler.

Teşekkürler Arkada Bıraktığım İnsanlar.

Ne sıcak ama! Bitmedi şu anksiyetesi bol yazlar. Ben diyeyim bir paradoks, siz deyin bir lanet; debelenip duruyorum. Yetişkin bezleri sarıyor kaderimi. Yıkılıyorum. Yine kahkaha atıyorum yalnız. Delirdim iyice. Vaktimi boşa harcıyorum, toparlanamıyorum. Kötülükler ile karşılaşıyorum. Pergelimin bir bacağı hep sabit. Her yer karanlık ama Doğu nurla kaplanmış. Defterimi açıp notlarımı okuyorum. Okudukça damıttığım düşüncelerimi.

Teşekkürler Molla Said.

Elimde bir mürekkep. Öyle bol, öylesine akışkan ki sadece ben yararlanmıyorum. Başarılı bir ekiple beraberim. Çok şey öğreniyorum, öğrendikçe aidiyetimi arttırıyorum. Aradığım da biraz bu sanırım. İnsanlar tanıyorum, tanıdıkça gelişiyorum, geliştikçe sessizleşiyorum. Sessizlik oldukça hoşuma gidiyor. Sesi henüz kapatmadım. Kapatamam belki de. Yalnız kalamam. İç sesimden korkarım.

Teşekkürler Simurg.

Pandora’nın kutusu 2018’de de açıldı. Herkesin bir yerlerde var olan kutusu… İçinden tüm kötülüklerin saçıldığı o mitolojik kutu. Ve geriye sadece kutunun kullanma kılavuzuna uygun hareket etmek kalıyor: Umut.

“Teşekki, kaderi tenkit; teşekkür, kadere teslimdir.”



Paylaşmak Güzeldir:

Furkan Çankırı
Furkan Çankırı
Bir Simurg mezunu! Sosyal etki ve iyi oluş çalışanı. Keyifli ve huzurlu akışları önemser. Dünya vatandaşlığı hayali gütse de fazlasıyla Çanakkale sevdalısı. Alturizm ve Eurovision denince akan suları durur. Hikâye koleksiyonerliği ve yürüme eylemi ile hemhâl olarak kırılgan gerçekliğinde şaşkınlıkla yol almaktadır. Biraz hayatı keşfetme çabası, biraz beşerî kültür, biraz da ne deneyimliyorsa işte. Peki ya anlatmasa? Öylesini hiç sevmedi.