” Dudağın kenarı seher,
Yurdum, o vakti bekler. ”
Bana masalların en güzeli
En uzunu
En bizi
En içteni
Bana sihirlerin en olanı
En delisi
En ütopyası
En ulusu
Bana dantel yapan ellerin
En beyazı, en temizi
En ak-pakı
Bana gökyüzünden ulaşanların en safı
Kapa gözlerini
Bu dünya soğuk ve artık gözlerini
İstemiyorum başkasının görmesini
Tut dillerini
Sözleri anlamayacak insanlardan esirge
Bir sen duy
Ben nasılsa
Nasılsa..?
Ayakların sevmesin tuzaklarını
Dünyanın
İşgale katıl, sert dur
Ama incitme içindeki kalbi
Turna’nın
Kaf Dağı ardından değilse
Duyduğun seslere inanma
Nasılsa ulaşır güneş
Söyledikleriyle sana
Yolculuktasın, uzunca. Yorulunca
Atma geriye adım
Acılar geçmişten buldu seni
Dilin küsmesin söyleyemediklerine
Tebeşir al, yaz göğe
Taş topla Anadolu’dan
Taşranın kokusunu unutmadan yaşa
Çiçeklere saygını belli et
Korkarım onlara hediye veren olmamıştır
En güzel hediyeleri sen ol
Değil mi ki seni
Bir gece, bir gündüz, bir tren sonrası
Karşılamadılar?
Bana, veda
Bana atmaca heyecanı
En hızlısı
En yükseği
Bana nefes almanın kıymetini
En yaşanılır
En içteni
Bana sılanın acısını
En kara, en aydınlık
En yakını
Bana avuç açmanın değerini
En güzel duayı
En samimi isteği
Ve daha
Omzuma dokunan gelecek
Bambaşka, ömür sürecek
Soluksuz kalmadan, Turna
Avuçlarıma ulaşsın yüzün