Sudaki Yaşam Üzerine Bilim-Kurgusal Bir Yaklaşım: Mercan Nakli
Mayıs 4, 2025
Brief Introduction to Ishiguro
Mayıs 4, 2025

Acı – Kader – Gözyaşı… Ama Her Ne Olursa Olsun: Yine De Fenerbahçe!

Bir gün her şey unutulur; ama hissettirdiklerin, paylaştıkların ve sevgiyle dokunduğun anlar kalır. Olduğumuz insanla, yaşadığımız her bir parça değişim; bir kelebek etkisi misali… Peki bu felsefe nereye varacak, bir yere varacak mı derseniz; ben hayatımın dönüm noktalarından birini paylaşmak istiyorum sizlerle o da: Fenerbahçe.

Neden Fenerbahçe? Nerede ve nasıl başladı? Haydi, oturalım ateş başına… Bu hikâyeyi anlatmam gerekli.
Hayatınızdaki en eski anınızı hatırlamaya çalışın diye bir sohbet vardır ya hani… Benim en eski Fenerbahçe anım: 100. yıl şampiyonluğumuz. Staddaki ambiyansı anlatmak bugün bile çok zor. Ancak hatırladığım tek şey o ihtişam, o atmosfer. Ruhun hissedildiği, “Biz başardık!” naralarının yankılandığı o an… Şimdi diyorum ki, o anları 6-7 yaşımda değil de şu anki yaşımda yaşasaydım, herhalde mutluluktan kafayı yerdim.

Sonraki yıllarda maçlara gitmeye başladım. Şükrü Saraçoğlu’na her gittiğimde, o koridordan geçip güneşin çimlere usulca değdiği o ışıklar gözüme çarptığında… İnanın, kalbimin sesini duymanızı isterdim. Gözlerim hâlâ dolar çünkü mabed böyle bir yerdir: evindir.
Futbol benim için bir yaşam sebebi. Hayatımı futbolla kazandım ve beni hayatta tutan en önemli şeylerden biri hep o oldu. Tutkularla sevgiler birleşince ortaya muhteşem bir bütün çıkıyor. Ve o bütünlüğü kaçırmamak en önemlisi. Fenerbahçe ve futbol, benim için vazgeçilmez sevdalar.

Ama Fenerbahçe sadece futbolla girmedi hayatıma. Ben Fenerbahçe oldum.
Babam, Hüseyin Ulvi Saruhan, eski bir Fenerbahçe sporcusuydu. Sporculuk yıllarından bu yana kulübün kongre üyesi, aynı zamanda yüksek divan kurulu üyesidir. Fenerbahçe’nin içinde büyümüş bir hayat… Ben de babamın izinden gittim. Lise 1. sınıftayken Fenerbahçe’de kürek takımına yazıldım.

Hayatımın en zorlu dönemlerinden biriydi. Çünkü Fenerbahçe’de sporcu olmak demek, rekabetin içinde ayakta kalmak demektir. Yaklaşık 6–7 ay kürek sporu yaptım ve hayatımda hissettiğim disiplin duygusunun büyük bir kısmını orada kazandım. Kürek anılarını askerlik anısı gibi anlatmayacağım tabii ki ama bize verilen eğitim, adeta bir askeri kamp gibiydi. Bazen keşke devam etseydim derim içimden. Ama her şey olması gerektiği zamanda başlar ya da biter, değil mi? Doğduğumdan beri, babamın üyeliği sayesinde kulübe üyeyim aslında. Ama 2021’de resmî olarak kongre üyesi oldum. 2046’da ise (ömrüm yeterse) yüksek divan kurulu üyesi olacağım.

Fenerbahçe, benim için sadece bir kulüp değil; içinde büyüdüğüm bir yapı. Fenerbahçe’nin içinde büyüdük hepimiz. Hiçbirimizin birbirimizden farkı yok. Kendini bu camianın bir parçası olarak hisseden herkes aynı darağacında sallanır, aynı tribünde bağırır.
En önemlisini en sona sakladım çünkü az daha unutuyordum… Tüm yaşamım Kadıköy’de geçti. Kadıköy topraklarında büyüdüm. Bu topraklarda büyüyüp başka bir sevdayı yaşamak, Musul’un çeşmesinden su içip zehirlenmek gibidir. Öyle bir sevdadır ki bu: Yaşamayan bilmez, yaşayan asla vazgeçemez.

Ben Fenerbahçeli değilim, ben Fenerbahçeyim.
— Kadıköylü Fenerbahçeli, Alper Saruhan



Paylaşmak Güzeldir: