Bir süredir devam ettiğim yazı serimde 6 numaraya kadar ulaşmışım. Bu yazıyı yazmadan önce geri dönüp eski yazılarımı yeniden okudum. Şu kanıya vardım; yazdıklarım bir bütünlük hatta neredeyse bir ortak nokta bile taşımıyor ama . Okurken kendime biraz hak verdim çünkü yazmasaydım bu konuların hepsi uçup gidecekti.
Yazma serüvenim devam ederken aslında belirli bir amaca hizmet ettiğimin farkına vardım. Kendimi zamanla daha iyi ifade etmeye başlıyorum galiba. İlk yazımı çıkardığım gün olayın buraya geleceğini görmemiştim hiç ama iyi oldu valla, şu anda yazdığım bu yazıyı bile gülerek okuyacağım ileride :).
Bugün tartışmak istediğim konu da yine soyut ve varoluşsal sancılara dayanıyor: Hayattaki amacımız. Amaçtan kastım, hayatımızdaki her aksiyonun içinde barındırdığı amaç. Kendi kurallarımca hayattaki her eylemimde bir amaç veya somut bir dayanak arama eğilimindeyim. Yaşadığım her duygunun altında yatan bir sebep var, tüm o sebepler de beynimin belli bir amaca hizmet etmesini sağlıyor.
Bu arada, bunu güzel bir şeymiş gibi düşünmeyin çünkü amaçsız hareketler yapmayı da çok severim. Kötü amaçlar da buna dahil. Bu amaçsız hareketler de bende müthiş bir vicdan azabı yaratır. Bu vicdan azabını seviyorum herhalde çünkü çok yapıyorum son zamanlarda.
Neden bu kadar çok düşünüyorum ki?
Her eylemin altında bir sebep aramak ve eylemlerin sonuçlarını gözlemlemek benim için artık bir refleks haline geldi. Mühendis kimliğimin bir özelliği herhalde veya başka bir şey. İyi hissettirse de inanın bana lanet gibi geliyor bazı zamanlar.
Bir amaç doğrultusunda hayatı yaşamak da zor bir şey galiba. Kendimi amaçlarımın altında ezilirken bulmak çok tatsız. Kendimi gerçekliğe bağlayarak amacımı şekillendirmeye çalışıyorum.
Durduramadığım şey ise bu düşünce sisteminde önüme koyduğum bütün kanıtlar sanki beni dibe çekiyor. Gerçek olanı kovalamanın bir bedeli herhalde. Bütün kanıtlarım, hayatın ne kadar önemsiz olduğunu ve yaptığımız hiçbir şeyin bu dünyada iz bırakmayacağını söylüyor. Beni çok üzse de gerçek buymuş gibi hissediyorum.
Ama gerçeklik çok güzel bir şey. Yaşadığını ve insan olmanın farklılığını her saniye hissedebiliyorsun. Sevinmemek elde değil bu evrende bir yıldız tozu .