Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
Birey olmanın bir bütünün parçası olmaktan daha değersiz olduğu bir gelecek öngörüsü ile başlıyoruz. Konumumuz “Yeni Londra”. Yeni dünyanın temelini oluşturan teknoloji kutsallaştırılmış. Henry Ford’un ilk arabası Model T’yi piyasaya sürdüğü tarih milat kabul edilmiş. Ve Henry Ford bir ilah haline getirilmiş. Bunu en net, şaşkınlık duyan bir Yeni Londra sakininin “Oh my Lord!” demek yerine “Oh my Ford!” cümlesini kullanmasıyla anlıyoruz.
Peki, teknoloji açısından neler öngörülmüş hadi bakalım.
1.Genetik Mühendislik
İnsanların genetik mühendislik yolu ile laboratuvarlarda sınıf sınıf üretildiği, yetiştirme sürecinde bulundukları seviyeye göre koşullandırıldıkları bir gelecek bu. Alt seviyede olması istenilen embriyoların beyinlerine alkol verilerek bazı zihinsel fonksiyonlarının gelişimi baskılanıyor. Bu şekilde her seviyenin ihtiyacı olan zihinsel kapasite sağlanıyor.
Günlük hayatta çocukları koşullandırarak eğittikten sonra uykularında bile bu koşullar telkin edilerek sahip oldukları sınıfa dair özellikler adeta beyinlerine kazınıyor. Bu sayede toplumdaki sorumluluklarını körü körüne yerine getiren bireyler oluşuyor.
Tüm dünyayı yöneten devlet, toplumsal döngüyü bu şekilde sağlarken bireyleri yüzeysel eğlenceler ve teknolojik aletlerle oyalayarak kontrolü sağlıyor. Bu kısım günümüze pek de uzak hissettirmedi.
Aynı zamanda bireylere fiziksel mutluluk sağlayan soma isimli hapı devlet ücretsiz sağlıyor. Yani mutlu hissetmenin garanti hatta zorunlu olduğu bir dünya okuyoruz.
Bu romanı okudukça fark ediyoruz ki temelde bireysel ve duygusal derinliği yok olan bir toplumun nasıl olacağı tasarlanmış ve eleştiriliyor. Zihninizi gıdıklayan ve yeni düşünce tohumları atan bir kitap olduğunu düşünüyor, sizlere de tavsiye ediyorum. Aşağıya da kitaptan hoşuma giden bir alıntı bırakıyorum:
“Mutsuz olma hakkını istiyorum.”
Ekstra olarak bu kitabın yazarının Hayvan Çiftliği, 1984 gibi klasik eserlerin yazarı George Orwell’in öğretmeni olduğunu bu yazıyı araştırma sürecinde öğrenmiş oldum.
Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Kitapların yakıldığı, düşünmenin ve sorgulamanın tuhaf karşılandığı bir eserle devam ediyoruz. İsmindeki sıcaklık bir kitabın tutuşması için gereken sıcaklığı ifade ediyor. Bunu öğrendiğimde kitabın başlığını çok çarpıcı bulmuştum.
Şimdi asıl odaklandığımız teknoloji boyutuna bakalım. Bu kısımda kitabın 1953 yılında yayımlandığını aklınızda tutmanızı tavsiye ederim.
Romanda gizlice haberleşmek için karakterler “deniz kabukları” ve “küçük radyolar” kullanıyorlar. Ve bunların nasıl çalıştığına dair bazı detaylara yer veriliyor. Her iki cihaza bu kitapta rastladığımda 90’lara yakın ortaya çıkan Bluetooth teknolojisinin önceden hayal edilmiş olduğunu fark ettim.
Kitap içerisinde “duvar” olarak bahsedilen büyük ve düz görüntü ekranları kullanılıyordu. Ve bu dünyada herkes vaktinin büyük bir kısmını duvarda yayınlanan programları takip ederek geçiriyor.
Yüksek itibarlı bir meslek grubu olan itfaiyeciler, evinde kitap bulundurduğuna dair ihbar aldığı kişilerin evlerini ateşe veriyor ve içerisindeki kitapları yakıyor. Fakat yeni üretilmiş eşyalar ve evin kendisi yangına dayanıklı olması sebebiyle zarar görmüyor. Bu durumun da malzeme bilimi adına bir tahmin olduğunu söyleyebiliriz.
Bahsettiğim ve bahsetmediğim birçok yanıyla bu kitabın hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacağına inanıyorum. Aşağıya da kitabın özünü yakaladığını düşündüğüm bir alıntı bırakıyorum:
“Bilmiyorum.
Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz.
Bir șey eksik.”
Büyük bir perspektiften bakacak olursak teknolojinin gelişimini ele alarak farklı bir dünya tasarlayan bu iki kitaptan biri mutluluğun eksikliğine diğeri ise mutsuzluğun eksikliğine değinmiş. Bu iki romanda da mutluluk ve mutsuzluk birbirinin zıttı değil, tamamlayıcısı konumunda olduğunu görebiliriz.
Kitaplarla kalın,
Nisa.
Kaynakça
https://barisozcan.com/cesur-yeni-dunya/
www.huseyinguzel.net
www.edebiyathaber.net