Kendi kendimize hayatın anlamını kavrayabildiğimiz yaşayabildiğimiz bir boyut.İnsan bu gerçeklikte her şeyin nasıl aynı zamanda hem anlamlı hem de bir o kadar anlamsız olabildiğini merak ediyor ve kısacık ömründe bunu sorgulamaya yeltenmek gibi bir hata yapıyor.Hayatla bir derdi olduğunu zannediyor. Düşünmeyi, kaybettiklerinin acısını sırf insan olduğu için tatmak zorunda kalıyor.Önüne serilen yaşam yolunda dikkatli bir şekilde düşüncelerini kendiyle ilişkilendirerek ilerliyor.Bir raddeden sonra geceleri sabaha artık bağlanmıyor,hayatından kaç kişi geçmiş olabileceğini düşünüyor.Zaman çare olmuyor aksine kaybettiklerini hatırlatıyor.Etrafında ilk kez tanıştığı ya da belki de birkaç kez gördüğü veyahut zihninde o anın unutulacağını bile bile göz göze geldiği kimselerin yaşamın etkisiyle nasıl bir değişimle kendisini karşılaştırabileceğini, her şeyin kaderin yansıması olduğunu anlıyor.Geceleri uyumadan önce uğraştığı meşgalenin yaşamın asıl sırrı olduğunu ancak insanların benliğinden çıkarak başkalaşarak kalıba girerek ayrımlaştığını görüyor.Yıllar önce duyduğu ve aklının bir köşesinde sana gerektiği zaman hatırlatılmak üzere saklı duran söz zihninde çağrışım yapıyor.Belki bilirsiniz bu söz kader ve tesadüfün kesişimine dayanır.Her gün yanınızdan geçen kıyafetlerinizin değdiği kişiler aslında önceki hayatınızda bir bağlantınızın olduğuna inanıldığına dair bir söz.Bunu anımsadığın an günlerdir zihninde
dolanan sorunun cevabını buluyorsun.Gerçekte ömür birbiri için bir anlam ifade etmediğini düşünen ya da kaderlerinin ve hayat gayelerinin bir arada olmadığını düşünenler için çok kısa ve yetersiz.Hayat akışımız koridor boyunca bizi takip edecek çizginin en sonunda bizi farklı yöne çekecek karakterlerden oluşuyor.