Konuk: Bedirhan Turan Durmuş
Donup kaldım
bu buğulu cam pus kustu üstüme
derine daldım
yağmur değdi tenime
hasatlar toplandı ekinler biçilmeden
dokunmadan ben birine
aldı götürdü seni benden birileri
hasatlar toplandı ekinler biçilmeden
güz geldi
yutkunamaz olduk eskisi gibi
kalanlar çıktı yalanların altından
sıkı giyindik
kırpıldı koyunlar
bulutlar kondu göğe
oysa cam gibiydi gökyüzü daha dün
bozkır sessizdi hiç olmadığı kadar
nerden çıktı bu yağmurlar
kasım kapıda dolanır, gözü üstümüzde
bi’ kaç öksürük silkelenir aynanın karşısında
çay geçti boğazdan gemilerle
dindi rüzgarları içimde eylülün
saçlarım savruldu her köşesine zihnimin
ağlar örüldü kalbimde
güz geldi
yağmur değdi tenime
kuraktı sesim oysa
çatladı dudakları parmaklarımın
derisi yüzüldü tüm şiirlerin
ciğerleri beş para etmezdi
ondandır böbreklerini söktüm mısraların
sen geçtin zihnimin her bir yolundan
kokun kaldı ruhumun üstünde
tenim dokunmadı yağmura
yağmur değdi tenime
suçlu ben değilim
hasatlar toplandı ekinler biçilmeden
gök gürledi içimde
gözlerim soldu
yaz bitti ve binlerce yaprak düştü
işittim uğultusunu sonbaharın
yaz bitti
ne deniz, ne kumsal kaldı çıplak ayaklarımda
dolandım yüksek semalarda
yağmur değdi tenime
kaçtım alabildiğine gerçekten
uyuz bir atım şimdi ben…
yaz bitti
yalnız kaldı deniz ve kumsal
bir de ayak izleri kaldı sahilde
biri yaza ait biri sana…