Bazı konular üstüne düşünmek yetmiyor. Bazı konular üstüne bir şeyler inşa etmek gerekiyor.
Bir işe başlamadan önce plan yapmak, işleyişi bir sistem haline getirmek elbette çok önemli. Hatta ben de buna çok önem veririm. Ancak gelin görün ki bazı konularda düşün düşün bir yere varılmıyor. Hiçbir şey ifade etmiyor. İşe direkt girişmek gerekiyor bazen.
Bunun süreci hızlandırdığını da düşünüyorum. Çünkü önümüzde inceleyebileceğimiz somut bir şey yokken onun üstüne çalışmak daha da zor oluyor. Bu durumda verim de düşüyor. İnsanların karalara bağladığı bile oluyor.
Düşünmek yerine uygulamaya geçmek işi biraz daha pratiğe döküyor. Yaptığınız şeyden sonuçlar ve dönütler almaya başlıyorsunuz. Sonuçları en iyi şekilde değerlendirip planladığınız işleyişi geliştirirken aynı zamanda dönütler de buna katkı sağlıyor.
En basitinden son zamanlarda oyun sektöründe böyle şeylerle çokça karşılaşıyoruz. Yapımcılar oyun henüz piyasaya sürülmeye hazır değilken oyunu yayınlıyorlar. İyi bir reklamla hem buradan gelir elde ediyorlar hem de oyunu geliştirme süreçleri hızlanıyor. Bundan şikayetçi olan oyuncu bir kitle de var. Ama şöyle bir durum da var ki eğer böyle bir şey yapılmasa oyunun çıkış tarihi daha geç olacak. Bu hem oyunculara oyunu önceden deneyimleme imkanı sunuyor. Hem de oyunun tam olarak çıkış tarihini erkene çekiyor.
Düşünceleriniz yalnızca sizin gerçekliğinizde barınıyor. Düşüncelerinizi uygulamaya döktüğünüzde ise başkalarının gerçekliğine de giriş yapıyor. Bu ortak gerçeklikte, sizin oluşturduğunuz şey büyümeye ve gelişmeye başlıyor. Bunun da sizin planlarınızın dışında fakat farklı ve güzel bir yol olduğunu düşünüyorum.
Sizleri, beğendiğim bir şiirin birkaç dizesiyle yazının sonuna ulaştırmak istiyorum:
“Boşalt Kafanı.
Susturma beyninin içinden çıkanı.
Kaplama mantıkla çevresini, düşünce ile…
Nasılsa öyledir elbet.
Eğme, bükme, düzeltme onu.
İşte o zaman özgürsün esasında.”*
* http://redmercan.blogspot.com/2006/10/dnme-konu.html