Bir okyanus gibiydi hayat. İçinde yüzmesini bilen okyanusun derinliklerinde incilerini buluyordu. Herkesin incisi kendine has ve bir yerlerde bulunmayı bekliyordu. Kiminin birden çoktu incisi çünkü farklı yerlere bakıyordu ve orada kendine özgü envaiçeşit inciyle buluşuyordu.
İçinde yüzen dalgıçlardı insan. Kimi zaman vurgun yiyor, kimi zaman sahile vuruyor, kimi zaman da metrelerce derinlerde arayışını sürdürüyordu. Başlangıcı düşündüğümüzde yüzme bilmezdi ki insan. Okyanus ve içindekiler ona yavaş yavaş nasıl yüzüleceğini öğretirdi. Yüzmeyi ve incileri bulmayı öğrendiğindeyse metrelerce derine dalabilir, kilometrelerce uzakta dolaşabilirdi.
İnciler kimi zaman değersiz de olabilirdi. Bazıları ne aradığını ya da nasıl araması gerektiğini bilmediği için inciyi bulduğunda bir değer hissedemezdi. Belki de inciler bizim onlara verdiğimiz anlamdan ibaretti. Yüzmeyi ve inciyi nasıl arayacağını bilmesine rağmen bulduğunda incinin bir anlam ifade etmemesi ne demekti? Kimi zaman istediği inciyi bulamazdı, kimi zaman aradığı şeyin o olmadığını düşünürdü, kimi zaman da aradığı belki de o olmasına rağmen inci ona hiçbir anlam ifade etmezdi.
Ya derine ya uzağa gitmek ya durmak ya da akıntıya kendini kaptırmak bir seçenekti. İnsan hangisini ne zaman yapacağını nasıl bilebilirdi? Hiçbir zaman en doğrusunu bilemezdi ama nereden başlayacağını o an için seçebilirdi. Belki de zamanın ve okyanusun akışı onu başka başka dalgalara götürecekti.
Dalgalar insanın hayatında önemliydi. Ne zaman nasıl geleceğini bilemezdi belki insan ama her dalgadan sonra bulacağı inciye yükleyeceği anlam değişebilirdi. Dalgalar insana yeni yollar, yeni su altı dünyaları sunardı. Bu dünyalardan ne alacağı, bu dünyalara ne vereceği ise dalgaların kuvvetine ve insanın seçimine kalmıştı.
Okyanus hayat, dalgıç insandı bu sahnede. Kocaman okyanusta bir dalgıç olması imkansızdı, dalgıçlar birbirleri olmadan yapamazdı. Her dalgıcın birbirinden öğreneceği yöntemler, dalgalar ve inciler vardı. Okyanusa atıldığı ilk anda insan bilgisizdi, kendi öğrenirken başkalarından da öğrendi. Bazen öğrenmek istemedi bazen öğrendikleriyle çok başka su altı dünyalarına ve oraların en güzel incilerine gitti. Sonunda ise okyanusun ona sunduklarından da bağımsız onlardan almak istedikleriyle akışa kendini bıraktı.